Hakan Gülseven

Hakan Gülseven

Gökhan Zan vakası...

Ekrana yansıyan öfkesi samimiydi. Yani bana öyle gelmişti. Gökhan Zan’dan söz ediyorum.

Eğer Antakya halkı da böyle düşünüyorsa, Gökhan Zan’ı destekleyeceklerse, etrafında iyi bir ekip oluşturarak büyükşehir belediye başkanlığına aday gösterilebilir... Evet, böyle düşünmüştüm.

İyi de, İYİP’ten milletvekili adayı gösterilmişti. Nasıl olacaktı?

Soruşturdum, bir parça gaza gelmiş, Meral Akşener tabiri caizse "pohpohlamış", vekillik de cazip tabii... Yoksa faşist eğilimleri olan biri falan değil, "sağcı" tabir edilebilecek biri de değil, esasında "politik" bir figür bile değil, esasen Arap-Alevi bir kökenden geliyor. Öyle dediler...

Peki farklı farklı yerlerde Gökhan Zan’ın belediye başkan adaylığı ihtimalini niye konuştuk?

Çünkü bir arayış vardı.

Hatay ağır bir deprem yaşamış. Her şeyden önce bir deprem suçlusu olan eski AKP’li – sonradan CHP’li Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın ailecek rezillikleri ortaya saçılmış. AKP-MHP’yi hiç tartışmıyorum bile... Büyük acılar yaşayan Hatay halkı "kırk satır mı kırk katır mı" ikilemine mahkum edilmiş...

Depremin yıl dönümünde Hatay’da gerçekleştirilen müsamereleri, "ana muhalefet"in Lütfü Savaş’a –artık niyeyse- mahkumiyetini ve halkın tüm bunlara karşı yükselttiği öfkesini hep beraber görmüşüz... Gökhan Zan halkın tepkilerini yüksek sesle ifade ederek pek çok kişinin takdirini kazanmış...

Ve elbette gözler Türkiye İşçi Partisi’ne dönmüş. Evet, başka herhangi bir parti değil, TİP...

Neden?

"KALIBININ ADAMI" ÇIKMADI

Bir kere Barış Atay gibi bir vaka var. Bence incelenmesi gereken bir fenomen. Bir internet programında soruları yanıtladı ve partiye yığınla yeni üye aktı. Çoğu genç ve işçi bir toplam... Velhasıl eski Hatay Milletvekili Barış Atay, daha da önemlisi bölgedeki TİP ekibi partiyi halihazırda alternatif bir odak haline getirmiş vaziyetteydi.

Ve TİP özellikle büyük depremin ardından Hatay’da inanması güç varlığıyla halka büyük güven verdi. Sadece Hatay halkı nezdinde değil, tüm Türkiye’de bir güven oluştu. Pek çok ilde toplanan deprem yardımları TİP aracılığıyla bölgeye ulaştırıldı. O dönemde bizzat bu deneyimi yaşadım; deprem yardımlarını bölgeye TİP aracılığıyla ulaştırmak isteyen o kadar çok kişi aramıştı ki...

Bu durum, partiyi ister istemez siyasi olarak da daha fazla etkinleşen bir güç haline getirdi. Ve nihayet milletvekilliği seçiminde TİP Can Atalay’ı Hatay’dan aday göstererek iktidarın hukuksuzluğuna meydan okudu.

Evet, Can hâlâ hapiste ama bu vaka hem iktidarın hukuksuz bir blok tarafından gasp edilmiş olduğunu tescilledi, hem de Tayyip Erdoğan’ın bu meydan okumaya ne kadar sinirlendiğini göstermiş oldu. Bu nedenle Hatay’ı hâlâ tehdit edip duruyor...

Neticede, Hatay’ı Lütfü Savaş çetesine mahkum etmeye çalışan CHP’ye karşı alternatif üretme yükümlülüğü TİP’in omuzlarına yıkılmış oldu. Ve Gökhan Zan bir tartışma sürecinin ardından sadece TİP’in değil, TİP listesinden mümkün mertebe bir Hatay mutabakatının adayı olarak gösterildi.

Kendi adıma Gökhan Zan’ın adaylığına hiç de önyargılı yaklaşmamak gerektiğini, halk istiyorsa TİP’in bu isteği yerine getirmesi gerektiğini düşündüm. Zira önemli olan iyi bir yönetim ekibi oluşturmaktı...

Daha fazla uzatmayayım, deprem yıl dönümünde gösterdiği tutumla hepimizin sempatisini kazanmış olan Gökhan Zan "kalıbının adamı" çıkmadı.

Peki, söyledikleri doğru olabilir mi? Yani konuşmaları montajlanmış mıdır?

Mümkündür. Lağım çukuruna dönmüş siyasi atmosferde her türlü fenalığı beklerim. Baksanıza, depremin ardından UNICEF’in depremzedelere yolladığı battaniyeler şimdi AKP’nin "seçim rüşveti poşetleri"nden çıkıyor!

Lakin bir kere bir partinin adayı olmuşsan, hele o parti sosyalist bir partiyse, seçime ya da sonrasına dair partiden habersiz hiçbir görüşme gerçekleştiremezsin. Ceza sahasında kolunu açıp topa çıkarsan, top ele çarpar ve o penaltı verilir.

TİP YANILDI MI

Binlerce emekçinin dişinden tırnağından artırdığı üç kuruşla, evet, özellikle vurguluyorum, emekçilerin çocuklarının sofrasından eksilterek verdikleri aidat ve bağışlarla seçim kampanyası yapmaya çalışan bir partinin adayıysan herhangi bir montaja herhangi bir milyon sokamazsın. Montaja gelemezsin. Aksi takdirde parti sana müsamaha gösteremez, gösterirse de vasfını kaybeder.

Ha, bu işin vebalini TİP’e yüklemeye çalışanlara gelince...

Her şey olup bittikten sonra eleştiren tarafta olmanın keyfi hiçbir şeyde yok; biliyorum çünkü hayatım boyunca onlara gıpta ettim. Elini hiçbir taşın altına koymadan yemeğe oturmak ve tuzu az bulup mızmızlanmak...

Elbette TİP’in Türkiye solunda bu kadar öne çıkmasını hazmedemeyen ve bir açık bulduğunu düşünüp konunun üzerinde tepinenler de var. Dertlerini açıkça söylemek yerine imalarla, tetikçiler aracılığıyla TİP’i yıpratmaya çalışanlar... Olmaz. Bu şekilde yıpranmaz TİP.

Peki TİP yönetimi Gökhan Zan’ın samimiyeti konusunda hiç yanılmadı mı? Çok yanıldı.

Türkiye devrimci hareketinin tarihi bir yanılgılar tarihidir zaten. Uzun bir tartışma konusu olması hasebiyle, esas tartışmayı sonraya bırakarak belirteyim, bu iş de sınıfsaldır. Ne kadar işçiysen o kadar az yanılırsın. İşçi denetimi esastır. Solun sorun çözmek için daha fazla işçileşmesi gerekir.

Uzun lafın kısası, hayattan hep öğreniyoruz. Öğrenmeye devam edeceğiz. Bu yerel seçim sadece TİP için değil, tüm sol için bir deneyim oldu. Benzer hataları bir daha kimsenin yapacağını sanmıyorum.

Öte yandan, Türkiye’de bir daha bildiğimiz manada seçim olacak mı, ondan hiç emin değilim. Zira çok karanlık bir yere doğru sürükleniyoruz. Kafayı esas olarak buraya yormakta fayda var. Faydasız tartışmalarla kaybedecek vakit ise yok...

Bu yazı toplam 3718 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
Hakan Gülseven Arşivi