AB liderlerine iklim krizi mektubu: “Çözebilecekmiş gibi davranmayın“
Greta Thunberg okul eylemine başladığı ilk günün ikinci yıldönümünde küresel hareketin diğer önde gelen isimleri eşliğinde Merkel ile buluştu, AB liderlerine iklim krizi mektubu verdi.
Greta Thunberg iklim adaletine dikkat çekmek için başladığı okul eyleminin yıldönümünde Almanya Başbakanı Angela Merkel ile bir araya gelen Thunberg’e, başlattığı küresel hareketin diğer önde gelen isimleri Luisa Neubauer, Anuna de Wever ve Adelaide Charlier eşlik etti. Deutsche Welle Türkçe’nin haberine göre dört aktivist, Merkel ile buluşmalarında, AB liderlerine “Olaya bir kriz gibi yaklaşmadan ekoloji ve iklim krizini çözebilecekmişiz gibi davranmayı bırakın” mesajı veren bir mektup ilettiler.
125 bin kişinin imzasını taşıyan bu mektup, fosil yakıtlara yapılan yatırım ve teşviklerin acilen durdurulmasını talep ediyor. Almanya 2038 yılına kadar kömür kullanımını, 2050 yılına kadar da karbon kullanımını tümüyle sıfırlamayı gündemine almıştı. Fridays for Future (Gelecek İçin Cumalar) hareketi ayrıca, Berlin’den kömür için belirtilen tarihin 2038’den 2030’a, karbon kullanımı için belirlenen tarihinse 2050'den 2035'e çekilmesini istiyor.
Heidelberg Üniversitesi'nde fizik öğrencisi olan Fridays for Future hareketinin sözcüsü Line Niedeggen, iklim hareketine öncülük etmenin Almanya’nın bir sorumluluğu olduğu görüşünde. Ülkenin tarihsel olarak dünyanın en büyük karbon emisyonuna sahip ülkelerinden birisi olduğunu söyleyen Niedeggen, Almanya’nın daha temiz enerji sistemlerine geçmek için yeterli bütçesi olduğunu ve AB Konseyi’ne başkanlık ettiğine dikkat çekiyor.
DW’ye konuşan Niedeggen, “Dünyanın en büyük karbon salınımı yapan ülkelerinden biri olarak bu görevi mevcut rotayı değiştirmek için kullanmalıyız. Çünkü bilimsel olarak 2020, 1 buçuk dereceye erişme konusunda bir şeyleri değiştirebileceğimiz son yıl” diyor.
2020 SON YIL
Birleşmiş Milletler Çevre Programı yöneticileri, geçen kasım ayında, 2020 yılının dünyada emisyonları kesmek için son yıl olduğu konusunda uyarıda bulunmuştu. Ancak kimse bunun beklenmeyen bir kamu sağlığı kriziyle aynı zamana denk düşeceğini tahmin etmedi.
Pandemi iklim aktivizmine bir darbe vurdu. Niedeggen, tüm dünyanın bilimsel tavsiyelere göre hareket etmesi gerektiğini savunan hareketlerinin, karantina önlemlerini son derece ciddiye aldığını ve kamusal alandaki protestolar yerine internet üzerinden aktivizm yaptıklarını belirtiyor.
Hareket, 24 Nisan'da bir “dijital grev” düzenledi. Canlı yayına 250 binden fazla kişi katıldı. “Fiziksel olarak yan yana değildik ama birlikte savaşıyorduk” diyor Niedeggen.
Bazı aktivistler de Almanya’nın dört bir yanından getirdikleri dövizleri Alman parlamentosunun önüne bıraktılar. Sloganları, “Her krizle savaşın” idi.
Yine de korona krizi kaçınılmaz olarak iklim krizinin önüne geçti ve Postbank tarafından düzenlenen yeni bir ankete göre 16-18 yaşındaki Almanların yalnızca yüzde 6’sı bu platformun digital protestolarına katıldı. Bu oran pandemi öncesi dönemde yüzde 30’ların üzerindeydi.
Dünyanın diğer bölgelerinde de online aktivizme kayma daha olumsuz sonuçlar doğurdu.
Gambiyalı iklim aktivisti Fatou Jeng, Afrika’daki okul protestosu eylemlerinin halihazırda Avrupa’dan çok daha düşük katılımla gerçekleştiğini söylüyor. DW’ye konuşan Jeng, kendi aktivizmini ağaç yetiştirmek, sahil kıyılarını korumak ve insanları iklim değişikliği hakkında bilgilendirmek üzerinden yaptığını belirtti.
“İklim değişikliğinden en çok etkilenen Afrika’nın çoğu kırsal bölgesinde internet erişimi olmadığını” belirten Jeng, yine de hükümetlerine baskı yapmak için Gambiya’daki aktivistlerin dijital olarak eylemlerine devam ettiğini ifade etti.
Korona krizinin ardından getirilen toplumsal kısıtlamaların çoğu gevşetildi ve protestocular tekrar sokağa çıkmaya istekli. Dünya çapında 7,6 milyon kişinin katıldığı düşünülen ve geçen sene Eylül ayında yapılan Küresel İklim Grevi’ne benzer bir eylemi yeniden yapmayı düşünüyorlar.
Niedeggen bu yıl 25 Eylül’de düzenlenmesi planlanan eylemin geçen senekinden çok farklı olacağını söylerken, COVID-19 pandemisinin fırsatlar sunduğunu da sözlerine ekliyor:
“Pandemi bize günlük hayatımızı kriz durumlarına göre değiştirip dönüştürebildiğimizi gösterdi. Yenilenebilir bir dünya düzeni ile herkes için, iklimi önceleyen bir yeni normal yaratma imkanımız var.”
Geçen sene Jeng’in de içinde olduğu 20 kadın aktivist G20 ülkelerinin ekonomi bakanlarına bir açık mektup gönderip “kulislerde alınan teşvik paketleri ve kurumsal kurtarma planlarının” on yıllardır iklim konusundaki gelişimin önünü tıkadığını belirtmişti. “Sistem bozuk değil, zaten adaletsiz olmak üzerine kurulmuş. Onu kurtarmaya değil, yeniden kurmaya ihtiyacımız var” diyen mektupta siyahların ve yerli halkların ekonomik kriz, iklim krizi ve koronavirüs krizinden “adaletsiz bir biçimde etkilendiği” belirtiliyordu.
“HENÜZ POLİTİKA DEĞİŞİKLİĞİ YOK”
Ancak devletlerin teşvik harcamalarına ilişkin son veriler, aktivistlerin sözlerinin pek de etkisinin olmadığını gösteriyor. Yoksul ülkelerin borçlarının ödenememesi bir yana, Energy Policy Tracker’ın son verilerine göre, G20 ülkeleri salgının başlangıcından bu yana fosil yakıt kullanımı için 169 milyar dolarlık teşvik güvencesi verdi.
Fridays for Future hareketi üzerine çalışan ve İsveç’in Uppsala Üniversitesi’nde siyaset bilimi doçenti olan Katrin Uba'ya göre, aktivistler farkındalık yaratıp siyasetçilere ulaşmayı başarsa da, bir politika değişikliğini henüz gerçekleştiremediler.
Ancak Uba, toplumsal hareketlerde kamusal ilginin inişli çıkışlı bir seyir gösterdiğini ve “seferberlik dalgaları” halinde büyüdüğüne dikkat çekiyor. DW’ye konuşan Uba, Fridays for Future hareketinin en büyük başarılarından birinin, pandemi krizinden çok sonra bile aktif olabilecek, iklim mücadelesini devam ettirebilecek politik bir nesil doğurmak olduğu görüşünde.
Eyleme katılan çok sayıda insanın hayatlarında daha önce hiç protestoya katılmadığına dikkat çeken Uba şöyle diyor: “Bir defa protestoya katıldıktan sonra bunun devamının geleceğini de biliyoruz.”
+49 – BERLİN