Alman medyası: Türk milliyetçisi Alman siyasetçileri tehdit etti

Alman medyası: Türk milliyetçisi Alman siyasetçileri tehdit etti

Alman Die Tageszeitung Gazetesi, bir Türk milliyetçisinin Almanya'daki bazı siyasetçileri tehdit ettiğini ve Alman devletinin durum karşısında çaresiz göründüğünü yazdı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Almanya Başbakanı Olaf Scholz'un Berlin'de bir araya gelmesinin üzerinden iki hafta geçti. Görüşmenin ardından Alman Die Tageszeitung Gazetesi "Bir Türrk milliyetçisi Almanya'daki siyasetçileri tehdit ediyor. Devlet çaresiz görünüyor." ifadelerine yer verdiği bir makale yayımladı.

Scholz'un Türkiye'den yardım istediğini belirten gazete, Türkiye için "Avrupa'nın sınır koruyucusu" dedi.

"SORUŞTURMA GECİKTİ"

Makale'de şu ifadelere yer verildi:

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Olaf Scholz'un Berlin'de bir araya gelmesinin üzerinden bir buçuk hafta geçti. Başbakan Scholz, Avrupa'nın sınır koruyucusu olarak Türkiye'den yardım istedi. Bunun karşılığında Türkiye'nin deprem bölgelerindeki eğitim kurumlarının yeniden inşası için yardım sözü verdi. Bu da Erdoğan için yeterli olmadı ve Türk vatandaşlarına vize kolaylığı sağlanması çağrısında bulundu.

Sol Parti Milletvekili Martina Renner'in gazetemize özel olarak ulaşan ve gazetemizin araştırmasına dayanan küçük bir soru önergesine Alman hükümetinin verdiği yanıt iş birliğinin hangi noktalarda iyi işlemediğini açıkça ortaya koyuyor. Yanıtın, üç yıldan uzun süredir devam eden bir dizi tehdidin mağdurları için sonuçları olacaktır. En azından Şubat 2020'nin sonundan bu yana Kürt kökenli solcu siyasetçilerin yanı sıra Kürt kökenli olmayan kişiler de aşırı sağcı Türk Ülkücü hareketine olumlu atıfta bulunan sosyal medya hesaplarından ölüm tehditleri alıyor. Bu durum 2022 yılında yaptığımız araştırmanın sonucuydu ve şimdi Alman hükümetinin verdiği yanıtta da belirtiliyor.

Ancak neredeyse dört yıl süren soruşturmaların ardından bile Alman makamları ölüm tehditlerinin yazarına karşı çaresiz görünüyor.

Ocak 2022'de gazetemiz bu ölüm tehditlerini gönderenin Kayseri'de bir cep telefonu dükkanı işleten Tayfun K. olduğunu tespit ettiği bir soruşturma yayımladı. Gazetemizin telefonla ulaştığı adam, ölüm tehditlerini kendisinin gönderdiğini ve aynı zamanda aşırı sağcı Ülkü Ocakları'nın destekçisi olduğunu itiraf etti.

Federal hükümetin bildiği kadarıyla ilk tehditler Şubat 2020'nin sonunda meydana geldi. O zamandan bu yana yaklaşık 40 vaka kaydedildi." diyor küçük çaplı suç duyurusuna verilen yanıt neredeyse iki yıl sonra. Kesin olan bir şey var: Çeşitli federal eyaletlerdeki bazı savcılıklarda soruşturmalar devam ediyor. Federal hükümete göre Federal Kriminal Dairesi (BKA), Tayfun K. davasında "Merkezi Kriminal Dairesi" olarak hareket etti ama eyalet makamları tarafından yürütülen soruşturmalara doğrudan dahil olmadı.

Fakat gazetemiz, BKA'dan, siber suçlar departmanının Haziran 2021'de Hessen Eyaleti Kriminal Dairesinin talebi üzerine soruşturmada destek verdiğini belirten bir mektup aldı.

Sol görüşlü Milletvekili Martina Renner şunları söyledi:

"Muhtemelen yurt dışından hareket eden failler tarafından ülke çapında düzenlendiği anlaşılan tehditler göz önüne alındığında soruşturmaların BKA'da birleştirilmesi gecikmiştir."

"FAİL ALMANYA'DA SERBESTÇE DOLAŞABİLİR"

Alman güvenlik ve yargı makamları çeşitli eyaletlerde ve federal düzeyde yıllardır bu tehditler dizisiyle uğraşmaktadır. Lakin failin kimliğini tespit etmek için yürüttükleri soruşturmalarda ilerleme kaydedemedikleri ve Türk makamlarından yardım istedikleri anlaşılıyor. Ancak Alman hükümetinin verdiği son yanıtın da gösterdiği üzere Alman-Türk iş birliği bu vakada da başarısız oldu.

Ocak 2021'den yani gazetemizin araştırmasının yayımlanmasından kısa bir süre sonra, Ekim 2022'ye kadar BKA Türk makamlarından üç kez bilgi talebinde bulundu. Fakat "Türk makamları bu taleplerin hiçbirine yanıt olarak herhangi bir bilgi vermedi." deniyor.

Alman hükümetinin fail Tayfun K.'nın ülkeye giriş yasağı veya başka bir polis uyarısına tabi olup olmadığı konusunda bilgi sahibi olmaması ise şaşırtıcıdır. Dolayısıyla ölüm tehditlerini gönderen kişi Almanya'ya girebilmiş ve kovuşturma korkusu olmadan serbestçe dolaşabilmiştir. Üstelik bunu, kurbanları Almanya'ya gelmekle tehdit etmiş olmasına ya da halihazırda Alman topraklarında bulunmasına rağmen yapmıştır.