Bilgi Transferi Anlaşması herkesi ilgilendirir

Bilgi Transferi Anlaşması herkesi ilgilendirir

Otomatik Bilgi Transferi Anlaşması sadece sosyal yardım alanları değil, Türkiye’de banka hesabı, faiz - kar payı veya kira geliri olan herkesi ilgilendiriyor. Hükümet soruları geçiştirip anlaşmayı seçim sonrasına ertelemek istiyor.

OKTAN ERDİKMEN - Türkiye’nin de imzaladığı Otomatik Bilgi Transferi Anlaşması çerçevesinde ilk bilgi değişimi, 2018 yılının eylül ayında yapılacak. Maliye Bakanlığı ise anlaşmayı 2019’daki Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasına atmaya çalışıyor. Çünkü bilgiler paylaşılmaya başladıktan sonra ne olacağı, anlaşmanın ne gibi sonuçlar doğuracağı belli değil. Hükümet ‘Bir şey olmaz’ diyerek konuyu ötelemek istiyor ancak bir sorunu görmezden gelmek, önlem almamak ve insanları yanlış yönlendirmek çok daha vahim sonuçlara neden olabilir. 

Herkesi ilgilendiriyor

Anlaşmayla ilgili önemli bir yanlış algı da bu konunun sadece Avrupa’da sosyal yardım alıp, Türkiye’de malı mülkü olanları ilgilendirdiği yönünde. Çalışanların çoğu, bu şekilde düşünüp ‘Beter olsunlar, tüm bilgiler verilsin, haksız yere ödenen paralar geri alınsın’ diyor. Oysa sosyal yardım konusu, anlaşmanın sadece bir boyutu ve hayatında hiç sosyal yardım almayan bir kişi bile, anlaşma nedeniyle Avrupa’da yaşadığı ülkenin Maliye Bakanlığı’ndan bir mektup alabilir.

Türkiye hangi bilgileri verecek?

Anlaşma çerçevesinde, Türkiye’de mevduat hesabı bulunan, bankalardan veya başka kurumlardan faiz geliri olanların bilgileri diğer ülkelere verilecek. (Kar payı olarak adlandırılan faiz gelirleri ve bankalardaki altın vb saklama hesapları da bu kapsamda).

Emekli maaşı hesapları, ev, iş yeri, tarla gibi gayrimenkuller, halka açık olmayan şirket hisseleri, otomobil vb taşıtlar ise kapsam dışı ve bu konularda bilgilendirme yapılmayacak. 

Bilgiler verildiğinde ne olacak?

Bu çerçevede, Türkiye’deki faiz gelirleriyle ilgili yaşadığı ülkeye bilgi verilen bir vatandaş, örneğin Almanya’da sosyal yardım alıp almadığına bakılmaksızın, aradaki vergi farkını ödemek zorunda kalabilir. İki ülke arasındaki Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması kapsamında Türkiye’deki vergi oranı yaklaşık yüzde 15 iken, Almanya’daki oran kişinin gelir düzeyine göre yüzde 26 olabiliyor. Alman makamları da bunun üzerine aradaki vergi farkını geriye dönük olarak talep edebilir ve vergi cezası kesebilir. Ayrıca kişinin Türkiye’deki gelirlerini zamanında bildirmemesinden dolayı, geriye dönük olarak vergi dilimi artışı ve daha yüksek vergi ödenmesi gibi durumlarla karşılaşması söz konusu olabilir.

Sosyal yardım alıp Türkiye’deki gelirini gizleyenler

Avrupa’da sosyal yardım alarak Türkiye’deki faiz, kar payı, kira gibi gelirlerini gizleyenlerin yukarıda ifade edilenlere ek olarak, bir de ödenen sosyal yardımın geri istenmesi gibi bir durumla karşılaşmaları söz konusu olabilir.

Kuşkusuz bütün bunların anlaşma imzalanmadan önce düşünülmesi gerekirdi ancak gelinen noktada, hükümetin konuyu seçim sonrasına atmaya çalışmaktan ve insanlara ‘Bir şey olmaz’ demekten vazgeçmesi gerekir. 

AK Parti bugüne kadar gurbetçilere verdiği sözlerin çoğunu tutmadı. “Emeklilere çalışma izni getireceğiz” dedi, getirmedi. “Türk Hava Yolları’nda indirim yapacağız” dedi, yapmadı. 

Dolayısıyla ‘Sözümüzü tutmasak da, bunlar nasılsa bize oy veriyor’ düşüncesindeler.

Ancak insanların gerçek sorunları hamasetle çözülmüyor ve her geçen gün daha fazla kişi bunun farkına varıyor.

 

Oktan Erdikmen'in diğer yazılarını okumak için tıklayınız.

NOT: Bu yazıdaki bilgilerin önemli bir kısmını, CHP Berlin Birliği’nin uzmanlara hazırlatarak vatandaşlara ücretsiz dağıttığı kitapçıktan derledim. Bu konuda ayrıntılı bilgi almak isteyenler burayı tıklayarak kitapçığın tümünü okuyabilir ve yukarıdaki linkten önceki gün konuyla ilgil yayımladığımız videoyu izleyebilirler:

HABERE YORUM KAT
2 Yorum