Ekonomi kötü gidince, Almanlar eski dost oldu

Ekonomi kötü gidince, Almanlar eski dost oldu

Bütçe açığı, enflasyon ve işsizlik rekor düzeyde artınca, AKP'liler borç vermeyi kesen Almanlara 'eski dostlarımız' demeye ve kapı kapı dolaşmaya başladılar. 

OKTAN ERDİKMEN - Türkiye’de yandaş medyada, Avrupa’nın Erdoğan’a karşı olduğu yönünde sürekli tekrarlanan bir yalan var. Oysa Erdoğan 2002 yılında henüz milletvekili bile değilken, Avrupa başkentlerinde devlet başkanı gibi ağırlanıyor, önüne kırmızı halılar seriliyordu.

Avrupalılar Türkiye’de ordunun etkisini kırmak için bu ılımlı İslamcılardan medet umuyordu. AKP’ye teşvik üstüne teşvik, hibe üstüne hibe, borç üstüne borç verdiler. 

Ancak karşılarında Abdullah Gül, Bülent Arınç ve Melih Gökçek gibi en yakın arkadaşlarını bile yarı yolda bırakan bir isim vardı. Erdoğan, Türkiye’de gücü tek eline alınca, Avrupalılara artık ihtiyacı olmadığını düşündü.

Referandum sürecinde ‘Evet’ oyları anketlerde geride olduğundan, Avrupa ülkeleri ve en çok da Almanya düşman ilan edildi. Bu süreçte Alman siyasetçilere etmedik laf bırakılmadı: Nazi, terör destekçisi, Türkiye düşmanı, sen kimsin, kaç yaşındasın vs…

AKP’liler seçimden sonra Almanlarla barışacaklarını sanıyorlardı ancak yanıldılar. Avrupa Birliği’nden gelen yardımlar ve Alman bankalarından alınan borçlar bıçak gibi kesildi.

Turist sayısı bir yıl içinde 1,6 milyon azaldı. Zaten zor durumda olan Türk ekonomisi, birkaç kişinin şahsi istikbalini kurtarmak uğruna iyice çıkmaza sokuldu.

Yüzlerce otomobil, onlarca uçak, bin odalı saray derken, bütçe açığı yüzde bin 150 oranında arttı.

Nakit açığı 60 milyarı geçti, devletin açıkladığı enflasyon yüzde 12’ye, işsizlik yüzde 11’e dayandı.

Bunun üzerine sürekli olduğu gibi yine bir politika değişikliğine gidildi. Düne kadar etmedik hakaret bırakılmayan Avrupalıların aslında ne kadar da iyi insanlar oldukları anlatıldı. Fransa devlet başkanıyla fotoğraf çektirebilmek için tonlarca et ve 7 milyar avroluk uçak alım anlaşmaları imzalandı.

Almanların Türkiye’yi kıskandıkları unutuldu, Mevlüt Çavuşoğlu, Alman Dışişleri Bakanı’nın köyüne kadar gitti. Samimi pozlar verildi. 

Mavi Marmara’da, Suriye’de, Irak’ta, İran’da, Rusya’da, ABD’de olduğu gibi yine keskin bir U dönüşü yapıldı.

Ancak Avrupa Birliği ülkeleri ve en başta da Almanlar, bu dengesiz politikaların sebebinin zor durumda olan ekonomi olduğunu biliyorlar. 

AKP kendini kurtarmak için Türkiye’nin itibarını feda etmeye çekinmiyor.

Her ne kadar motivasyonu hiç samimi olmasa da, bu sürecin sonunda Rusya, İran gibi otoriter ve baskıcı rejimler yerine, yönümüzü yeniden insan haklarına ve demokrasiye çevirirsek uzun vadede bu girdaptan kurtulma ihtimali doğar.

Avrupalılar Türkiye’de öncelikle insan hakları, hukuk ve demokrasi yönünde adımlar atılmasını istiyorlar.

Bizim hükümet mecburiyetten gazetecileri teker teker serbest bırakıyor.

Keşke Türkiye’deki demokratik değerleri, Türkler de Avrupalılar kadar önemseseler.

O zaman kimsenin yardımına ihtiyacımız olmaz ve yöneticilerimiz de 3 ayda bir tükürdüklerini yalamak zorunda kalmazlar...

HABERE YORUM KAT