Dış politikada yine U dönüşü

Dış politikada yine U dönüşü

FETÖ, PKK destekçisi Nazi Almanyası, nasıl oldu da bir günde Erdoğan’ın eski dostu ilan edildi? Türkiye’de terörist, Alman ajanı diye tutuklananlar neden birer birer serbest bırakılıyor? En önemlisi de, yandaşlar neden her şeyi ayakta alkışlıyor?

OKTAN ERDİKMEN - AKP iktidara geldiğinde arkasında ABD’nin ve Avrupa Birliği’nin büyük desteği vardı. Erdoğan, Davos’ta George Soros’la birlikte poz veriyor, AKP kurucusu Cüneyt Zapsu Amerikalılara “Erdoğan’ı deliğe süpürmeyin, kullanın” diyordu.

Avrupa Birliği ülkeleri, henüz milletvekili bile olmayan Recep Tayyip Erdoğan’ı devlet protokolüyle karşılıyor, el üstünde tutuyordu. Avrupalılar bu ılımlı siyasal İslamcıların Türkiye’deki otoriter askeri vesayeti yıkacağına inanıyorlardı. 

Aradan geçen süre zarfında siyasal İslamın aslında o kadar da ılımlı olmadığı ortaya çıktı. Ortadoğu kan gölüne döndü, milyonlarca mülteci Avrupa kapılarına dayandı.

Avrupa iç politikada düşman figürü 

Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi Erdoğan anketlerde geride gidiyordu. Seçimlere az bir süre kala, iç politikada kullanmak üzere bir düşman figürü ihtiyacı hasıl oldu. 

‘Gezinin arkasında Almanlar vardı, havalimanlarımızı ve yollarımızı kıskanıyorlar’ algısı işlenmeye başladı. Avrupalılar, ülkelerinde yaşayan Türk kökenlilerin Türkiye seçimleri için manipüle edilmesini istemiyorlardı. AKP’li bakanların ülkelerinde toplantı yapmasına izin vermediler. Ancak AKP’ye dış düşman lazımdı. Zorla gittiler, polis memurları onları itip kaktı. Türkiye’nin itibarı iki paralık edildi.

Almanlar tam AKP’nin aradığı demokrat düşmanlardı. Trump’la Putin’in ne yapacağı, nasıl karşılık vereceği belli olmuyordu. FETÖ elebaşı ABD’de yaşarken kimse onları FETÖ’cülükle suçlamıyor, herkes Almanya’ya iltica eden FETÖ’cüleri konuşuyordu. Amerikalıların kurduğu İncirlik’e herkes girip çıkarken, Alman milletvekillerine yasak konuluyordu. 

Almanlar İncirlik’ten çekildiler. İmamlar hakkında casusluk soruşturması başlattılar. Türkiye de buna karşılık olarak Alman gazetecileri ve aktivistleri ajan diye tutukladı.

Yandaş medyada çarşaf çarşaf ajanlık faaliyetleri yayımlandı. Almanların Türkiye’yi nasıl bölmeye çalıştıkları ayrınılarıyla anlatıldı.

Aradan geçen sürede Rıza Zarrab davası ve Rusya yakınlaşması nedeniyle Türkiye’nin ABD ile de arası bozuldu.

Rusya’dan S400 füze siparişi verildiği gün, Suriye konusunda ABD-İsrail bloğunun terminolojisine dayalı bir açıklama yapılarak, ‘Esed teröristtir’ denildi.

Dış politikada savrulup duruyoruz

Son durum şöyle: İran’a karşı ABD ve İsrail’in yanındayız. Suriye’de ikili oynuyoruz çünkü kimse bizim PYD karşıtı pozisyonumuza destek vermiyor. Avrupa Birliği üyeliği maceramız fiili olarak sona erdi. ABD’den savaş uçağı, Rusya’dan füze alarak yaranmaya çalışıyoruz ancak her iki blok da bize zerre kadar güvenmiyor. Çünkü S400 aldıktan hemen sonra İran’da ABD-İsrail bloğunu destekliyoruz. 

Dış politikada itibarımız kalmadı. Birilerinin tanıdığı, adamı, cemaatlerin referansı olmadan başkonsolos, büyükelçi olunamıyor. Dışişleri Onur Öymen, İnal Batu seviyesinden, meclis kürsüsünden ‘El kol hareketi yapma’ diye bağıran Mevlüt Çavuşoğlu seviyesine düşürüldü. 

Yıllardır bir o tarafa, bir bu tarafa savrulan Erdoğan, sonuç itibariyle yeniden Avrupa Birliği’ne yanaşmaya çalışıyor.

Önce, Türkiye’de ajan diye, terörist diye tutuklanan Almanlar serbest bırakılmaya başlandı.

Erdoğan son olarak, düne kadar yerden yere vurduğu, terör destekçisi Nazi olmakla suçladığı, ‘Türkiye düşmanı, oy vermeyin’ dediği Merkel’in eski dostu olduğunu iddia etti.

"Her zaman söylediğim bir laf var. Biz düşmanı azaltmaya, dostu çoğaltmaya mecburuz. Ne Almanya'yla problemimiz var ne Hollanda'yla, ne de Belçika'yla. Tam tersine oralarda iş başında olanlar benim eski arkadaşlarım” dedi.

Dış politikada yeni bir U dönüşü başladı. 

Deniz Yücel serbest bırakılacak

Deniz Yücel, 320 gündür cezaevinde. Ortada ne bir delil, ne de bir iddianame var. 

Zaten iddia edecek bir şey de yok. Almanya ile pazarlıkta kullanılacak bir koz olarak, rehin tutuluyor.

Maalesef, Türkiye’deki iktidarın kendi insanlarına bakışı bu.

Erdoğan, Alman gazetesine verdiği röportajda, ‘Deniz Yücel, ben yönetimde oldukça hapisten çıkamayacak’ demişti.

Ancak Deniz Yücel yakın zamanda (muhtemelen de AİHM gerekçesiyle ama Erdoğan’ın talimatıyla) serbest bırakılacak.

Yalakalarsa, neden böyle savrulup durduğunu sormayacaklar.

Bugün söylediğini ertesi gün neden inkar ettiğini sorgulamayacaklar.

Çocuklar aç yatarken neden bin odalı saray yaptırıldığını, kapıda neden 268 araba olduğunu merak etmeyecekler. 

“Dik dur” diyecekler. “Eğilme. Köprü yaptık, yol yaptık. Kıskanıyorlar”.

 

 

Oktan Erdikmen'in diğer yazılarını okumak için lütfen tıklayınız.

HABERE YORUM KAT
1 Yorum