Merkez sağdaki kriz aşılır mı...

Merkez sağdaki kriz aşılır mı...

Halit Çelikbudak yazdı...

Herkesin başına gelmiştir mutlaka... Bazen biri gelsin, sihirli değneğiyle yanlış giden her şeyi tekrar yoluna koysun isteriz... Bir kurtarıcı aranır... İçinde bulunulan kötü durumdan birinin gelip çıkarmasını beklenir… Almanya’da merkez sağ parti hristiyan demokratların hali de bu… Eylül ayında yapılan seçimde tarihlerinin en kötü sonucu olan merkez sağ parti yeni bir genel başkan seçimine gitti… Aslında genel başkandan ziyade bir kurtarıcı bekliyordu…

Üç kişi ortaya çıktı… Şapkalarını sahneye fırlattılar… ‘Ben kurtarırım‘ dedi her biri… Biri ‘Ben Merkel’in devamıyım‘ diyordu… ‘Merkel’in popülaritesinden‘ faydalanmak istiyordu sanki… Bir diğeri hedef ne sağ ne de sol diyor, ‘Modern orta‘ kavramını kullanıyordu… Ama kavramın içini dolduramıyordu… Üçüncü kişi ise tekrar muhafazakarlığın ön planda olmasını savunuyor, Şansölye Merkel’in sosyal liberal politikalarla partiyi sola çekerek şirazesinden kaydırdığını öne sürüyordu…

Merkez sağ Hristiyan Demokratlar’da yıllardır yönetimi elinde tutan ağır toplar gönülsüz onay verse de bu kez üyelere soruldu… ‘Bizi kim kurtarsın‘ denildi… Bir bölümü sanal, bir bölümü mektupla oy kullanan üyeler üçüncüyü seçti yüzde 62,1 ile… Son sözü yine 20-21 Ocak‘ta ağır toplar söyleyecek ama eninde sonunda onların da üyelerin bu seçimine onay vermesine kesin gözüyle bakılıyor…

Merkez sağın lideri şimdi 66 yaşındaki Friedrich Merz gözüküyor… Hırslı biri… Bu göreve daha önce 2018 ve 2019’da da iki kez talip olmuştu… İkisinde de rakibi kazanmıştı… Yılmadı… Bu kez kazandı… Çekirge üç kez sıçrar derler ya onun gibi bir şey oldu… 1989-1994 yıllarında Avrupa Parlamentosu milletvekili, 1994-2009 arasında da Almanya federal milletvekiliydi… 2000-2002 arasında merkez sağın meclis grup başkanıydı…

2009’da siyasete ara vermişti…  Avukatlık yaptı… Çeşitli şirketler için çalıştı… 26 Eylül’de yapılan seçimde tekrar milletvekili seçilip siyasete döndü… Sanki hiç gitmemiş gibi geri döndü… İşi zor… 2022’nin ilk beş ayında üç eyalette seçimler var… Bunlardan biri de en büyük eyalet Kuzey Ren Vestfalya… Çok kısa süre içindeki seçimler işini daha da zorlaştırıyor…

Merkez sağ bir iktidar partisi… Savaş sonrası farklı çıkarlara, değerlere sahip farklı seçmen gruplarını bir araya toplamayı başarmıştı…  Konrad Adenauer, Helmut Kohl ve Angela Merkel ile 76 yıllık cumhuriyetin 46 yılında iktidardaydı… Şimdi muhalefette olmak hem acı hem de zor… Sosyal Demokrat Şansölye Olaf Scholz ‘Merkez sağ yoruldu, şimdi biraz dinlensin‘ diyerek dalga geçiyor sanki…

Bence merkez sağ şimdi kimliğini aramalı… Merkez sağın sorunu parti programı sorunu… Yaklaşık 400 bin üyenin büyük bölümü 59-61 yaş civarında… Kadın üye yüzde 25 civarında… Erkek hakimiyeti var… Üye kaybediyorlar. Sıcak sulara sürüklenen büyük buz kütleleri nasıl yavaş yavaş daha küçük buz kütlelerine ayrışıp yok oluyorsa parti de ufalıyor. Siyaset bilimcilere göre, bu süreç belki yavaşlatılabilir ama durdurulamaz… İçerik olarak iflas etmiş bir partinin yeniden yapılanması çok güçtür… Yeni genel başkan sadece kuvvetli retorik ile mevcut durumu değiştiremez…

Merkez sağ da kendini yeniden konumlandırmak zorunda… Friedrich Merz yönetiminde merkez sağın kendisini yeniden tanımlaması, kendi kimlik tartışmasını yapması gerekecek…  Merkez sağ seçmeni bugün şöyle düşünebiliyor… ‘Ben genellikle merkez sağa oy veririm. Ancak herhangi bir nedenle gerçekten inandırıcı bulmazsam, liberallere, Yeşillere veya sosyal demokratlara oy vermeyi hayal edebiliyorum‘…  Zaten 26 Eylül‘de merkez sağın 2.5 milyon oyunun da o partilere gittiği tespit edildi…

Şimdi gözler merkez sağın yeni başkanının yani kurtarıcısının üzerinde… Attığı her adım, söylediği her söz hemen tahlil ediliyor… Angela Merkel, parti başkanlığına seçildiği kongrede sözlerine Alman şair Henrich Heine’nin ‘Stufen‘ (Basamaklar) şiirinden bir mısra ile başlamıştı. ‘Her başlangıç içinde bir sihiri barındırır‘…  Şimdi aynı sözler yeni başkan için de geçerli… Bekleyip göreceğiz…

HABERE YORUM KAT