Halkalı ayı...

Halkalı ayı...

Başımızdakiler, "eskiyi büyüklerinize sorun" deyince ben de orta yaşı çoktan geçmiş biri olarak kendimi büyükler arasında gördüm, aklıma gelenleri anlatayım istedim...

AYNUR GÜNEŞ - Siz de bilirsiniz, eskiden ayı oynatıcıları vardı. Sokak -sokak gezer ellerindeki defle burnuna bir halka takıp zincirinden çektikleri, türlü numara öğretilmiş kocaman bir hayvanla gösteri yaparlardı. Mahalleli başına toplanır, ayıcının verdiği komutlarla şekilden şekle giren bu yabani hayvana biraz da sözünü dinleten ayıcıya hayran hayran bakardı.

Hamamda kadınlar nasıl bayılıyor kızım?

Ayı kendini kadınsı bir edayla yere atar, bir süre öyle gözü kapalı yatar, kalabalık alkışlar.

Düğünde kadınlar nasıl oynuyor kızım?

Ayı, çalınan defin ritmine uyarak, biraz da kırıtarak oynar, kalabalık güler, eğlenir, çılgınca alkışlar.

Genç kızlar nasıl utanıyor, göster bakalım?

Ayı ellerini yüzüne kapatır, başını yana eğer. Bu da tamam! Kalabalık alkışlar. Gösterinin sonunda ayıyla ayıcı kıyasıya bir güreşe tutuşur, ayıcı birkaç pençe darbesiyle hafifçe yaralansa da sonunda ayı yenilirdi. Bazen ayı kavganın heyecanına fazla kapılır, çaresiz içgüdülerine uyar,  hizadan çıkar, sahibini fazla hırpalardı. O zaman ayı, burnuna takılmış zinciri sertçe çekilerek sakinleştirilir, gerekirse dövülürdü.  Kalabalık gene alkışlar.

Gösteri defe atılan bozuk paralarla -ki o defi de ayıya tuttururlardı –ve ayının beslenmesi için verilen artık, kuru ekmeklerle son bulurdu.

Oysa ayılar aynı insanlar gibi çok çeşitle beslenir. Sebze meyve, biraz et de yer, fındık, mısır, bal sever. Yok, sade kuru ekmek!

Çocuktum ama bu gösteriyi izlerken içim acırdı. Ayının vahşi bir hayvan olduğunu, daha yavruyken annesinden kaçırılıp eziyetle, dayakla bu numaraların öğretildiğini, hele o dans etme numarasının ayaklarının altına kızgın saç koyup başında def çalarak bir çeşit şartlanmayla öğretildiğini bilirdim. Zavallı hayvan def sesini duyunca yine ayakları yanacak sanıp kaldırıyor, izleyiciler de dans ediyor sanıyor.

Neyse ki vicdan sahibi hayvan severler ve doğa koruyucular sayesinde artık bunları görmüyoruz.

Başımızdakiler, "eskiyi büyüklerinize sorun" deyince ben de orta yaşı çoktan geçmiş biri olarak kendimi büyükler arasında gördüm, aklıma bunlar geldi. Size de anlatayım istedim.

Ayılar çoktan kurtuldu ama halkı burnuna halka takılmış bir ayı gibi oynatma niyetindeki siyasetçilerden bir türlü kurtulamadık. Kabul edelim ki milyonlarca insanı yönetmek zordur fakat sağa gitmesin, sola gitmesin, peşimden ayrılmasın,  oynasın ama fazla hırpalamasın, kuru ekmekle doysun,  baş edemeyince dayak atarım dersen ayı oynatıcısından bir farkın kalmaz. Modern dünyada artık bu olmaz.

Sürekli eski günlerin yoksulluk ve zorluğuyla, üstü açık-kapalı bizi tehdit ederek bugünkü koşullara razı gelmemizi bekleyenler daha çok bekler. İnsanların geçmişi hatırlarken çoğunlukla özlem duyduğunu, zor günleri için bile’’ ahh ! Ne güzel günlerdi o günler ‘’dediklerini bilirsiniz. Sosyal medyada bu çağrıya uyup, geçmişin yüzlerce karşılaştırmalı hikayesini bulabilirsiniz.

On altı yıllık iktidarın sonunda ‘’ithalatı yok edeceğiz, kamudaki israfı önleyeceğiz, vergiyi tabana yayacağız’’ diyorlar. Yapmadıkları her şeyi yapacaklarını vaad ediyorlar.

İnce- kalın, uzun -kısa kime isterseniz oy verin siz bilirsiniz ama ben her seçim zamanı çalınan defle türlü numaralar yapan, gösteri sonunda kuru ekmeğe talim eden zavallı ayı olmaktan sıkıldım, bıktım artık.

En çok da ‘’vergiyi tabana yayacağız’’ kısmına takıldım. Biz zaten kızgın sacın üzerinde zıplayan tabanlarız, hala daha dans ettiğimizi sanıyor bunlar.

Sağlıkla kalın efendim.

 

HABERE YORUM KAT