Hakan Gülseven

Hakan Gülseven

Çözüm ve düğüm...

Çözüm ve düğüm...

Son dönemin siyasi gelişmelerini olabildiğince sade bir biçimde ele alalım...

Tahmin edilebilecek son isim, Devlet Bahçeli, yeni bir 'açılım' inisiyatifini başlattı ve bu şaşırtıcı adımın ardından tarihte benzerine rastlanmayan bir hızla, fiilen savaşan bir gerilla kuvveti silah bırakacağını açıkladı.

Peki bu nasıl gerçekleşti?

Kısa süre öncesine, Esad’ın Suriye’yi terk edip iktidarı HTŞ'li katil sürüsüne bıraktığı günlerin az öncesine gidelim.

Trumplı yeni Amerikan düzeni -ki ABD başkanlık seçimleri Siyonistlerin isteğince sonuçlanacaktır, diye yazmıştık- netleştikten sonra Putin'le pazarlık masasına oturuldu.

ABD-İsrail hattında hizalanma!

İsrail’in güvenliğini ve uzun vadeli bölgesel hedeflerini önceleyen ABD-İsrail hattı, Ukrayna ve Zelensky’yi Rusya Putin'e sattı, Suriye'de Esad rejimi sona erdi, HTŞ liderliğine kravat taktırdılar, bölgedeki kahyaları haline getirdiler...

Sonra Rojava’nın unutulan ‘özgürlükçü’ anayasasını ve silahlı kuvvetlerini yeni sisteme entegre etme ve batıda Lazkiye bölgesini katliamlar eşliğinde teslim alma süreci başlatıldı.

Tüm bu süreç öncesinde İmralı’yla sürdürüldüğü anlaşılan ‘devlet’ görüşmeleri, bölgede titizlikle zemini oluşturulan ASD-İsrail hattından bağımsız değil elbette. Ki hiç kuşkusuz benzer bir trafik Kandil’le de farklı kanallardan benzer görüşmeler gerçekleştirildi.

Devlet Bahçeli’nin çağrısını yaptığı, Tayyip Erdoğan’ın güç verdiği bu yeni ‘otoriter açılım’ elbette ‘yerli ve milli’ bir çıkış falan değil, ABD-İsrail hattında bir hizalanmadır.

Görünen o ki, PKK de aynı hizada anlaşma sağlamış.

Peki bu durumda ne olacak?

Siyasal karşı devrim tamamlanacak

Bazı öngörüleri sıralayalım...

  1. PYD askeri kuvvetleri Suriye’nin kolluk kuvvetlerine özel bir statü ile entegre edilecek, maaşlı elemanlar haline getirilecek. HTŞ ile yapılan anlaşma bu tahlili destekliyor.
  2. Ne yazık ki, Kuzey'inden herhangi bir tedirginliği bulunmayan HTŞ şimdi rahatça Alevi katliamına girişti. Bunun bölgesel bir soykırıma dönüşme ihtimali oldukça güçlü.
  3. Öyle görünüyor ki, PKK askeri gücü, Suriye’dekine benzer bir biçimde Irak'taki bölgesel Kürdistan kolluk kuvvetlerinin bir parçası haline gelecektir. Barzani'yle yürütülen görüşme trafiği bu ihtimali destekliyor.
  4. Böylelikle, İran ve Lübnan Hizbullah'ı arası Şii koridoru tamamen kapanmış oluyor. ABD-İsrail ittifakı uzun süredir başaramadığı bu hedefe sonunda ulaşmış görünüyor. İsrail açısından Lübnan'da büyük kitle etkisine sahip Şii Hizbullah'ı boğma, hiç değilse etkisini iyice zayıflatma imkanı doğdu.
  5. Filistin halkı bu durumda çok daha büyük güçlüklerle uğraşmak zorunda kalacak. Trump’ın muhabbet tellalı dedesinden devraldığı genetik mirasa uygun olarak açıkladığı küstah Gazze ‘imar planı’nın önünde Gazzelilerin canlarından başka engel yok artık.
  6. Akdeniz kıyılarından Kandil’e kadar düzlenen Ön Asya'da ABD-İsrail gücü İran sınırına dayanmış bulunuyor. İran operasyonu yakındır. Türkiye tüm diğerlerinde olduğu gibi, İsrail'e palavradan efelenen siyasi söyleminin aksine, bu operasyonda da ABD-İsrail hattında hizaya geçecektir.
  7. Türkiye'nin siyasi atmosferini bu bölgesel siyasi konumlanış belirliyor. Bu arada, iç siyasette AKP, iktidarını sürdürebilmek için, satranç tabiriyle CHP-DEM ‘rok’u yapıyor. Başka deyişle, DEM iktidar açısından mutedil bir konumda kaldığı ve yeni anayasal girişimlere açık ya da örtülü bir destek sunduğu sürece, iktidarın baskısı CHP’ye yöneltilecek, Tayyip Erdoğan’ın bir kez daha seçilmesi ve devletin tamamen AKP’leşmesi hedefi –siyasal karşıdevrim- tamamlanacak.
  8. Özetlersek... Türkiye’de ‘çözüm’ diye yeniden ısıtılan süreç aslında dış siyasette ABD-İsrail hattının İran operasyonuna topyekun asker yazılmak, iç siyasette ise daha baskıcı ve karmaşık bir döneme hazırlanmak anlamına geliyor. ‘Çözüm’ün altından çıkan bu yeni düğümler ne yazık ki ülkenin geleceği açısından hiç de hayırlı değildir.

Devam edeceğiz...

NOT: Bu yazı bugünkü gelişmelerden önce kaleme alınmıştır.

Bu yazı toplam 1795 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Hakan Gülseven Arşivi

2025 kehanetleri...

03 Şubat 2025 Pazartesi 08:25

Neo-Abdülhamid Devri... –II-

11 Ocak 2025 Cumartesi 14:28

Açılım mı, saçılım mı?

30 Aralık 2024 Pazartesi 09:20

Neo-Abdülhamid Devri... –I-

06 Aralık 2024 Cuma 10:54

Dinciliğin günah tarihi...

17 Nisan 2024 Çarşamba 09:01

İktidarın sırrı...

27 Mart 2024 Çarşamba 21:48

Gökhan Zan vakası...

20 Mart 2024 Çarşamba 15:33

"Üçüncü Savaş" senaryoları

07 Mart 2024 Perşembe 12:23