Vasiyetname

Vasiyetname

Avukat Beyza Çolakoğlu yazdı...

Miras, insan yaşamının var olduğu günden bugüne kadar süre gelmiş bir kavramdır. Mirasın kelime anlamına bakılacak olursa; bir kişiye ölen bir yakınından kalan bir mülk, para ya da kalıtım yolu ile gelen herhangi bir özellik, bir neslin kendinden sonra gelen nesle bıraktığı herhangi bir şeydir. Miras maddi olabileceği gibi manevi de olabilir. 

    Toplumumuzda miras nedeni ile mirasçılar arasında birçok ihtilaf ortaya çıkmaktadır, hatta bu anlaşmazlıklar kimi zaman kan davasına dahi dönüşmektedir. Miras paylaşımı gerek kişinin yaşamı süresince gerekse ölümünden sonraki süreçte önemli bir yer edinmektedir. Mirasçılar arasında oluşabilecek anlaşmazlıkların önüne geçilebilmesi için Türk hukuk sisteminde birtakım düzenlemeler vardır.  Bunlardan birisi de vasiyetnamedir.

    Vasiyetname, miras bırakan kişinin son istek ve arzuları ile mirasının paylaşımını belirleyen yazılı belge veya sözlü beyandır. Miras bırakan vasiyetname yaparak mal varlığının istediği kişilere geçmesini sağlayabilecektir. Türk Hukuk sistemine göre vasiyetname 3 şekilde yapılmaktadır. Bunlar ; resmi, el yazılı ve sözlü vasiyetnamedir. Vasiyetname yapacak kişinin bu işlemi yapabilmesi için ehil olması gerekmektedir. Bu vasiyetname çeşitlerinden en çok el yazılı ve resmi vasiyetname şekli kullanılmaktadır. Sözlü vasiyetname ise istisnai bir tür olup diğer türlerine göre koşulları daha farklıdır. Vasiyetname öylesine yapılacak bir işlem olmayıp, geçerliliği sıkı şekil şartlarına bağlanmıştır. Vasiyetnamenin geçerli olabilmesini sağlamak için mutlaka profesyonel destek alınması gerekmektedir. Aksi halde yapılan vasiyetnamenin hiçbir geçerliliği olmayacaktır. Bu durumda da mirasçılar arasındaki miras paylaşımında anlaşmazlıklar ortaya çıkaracaktır. 

    Resmi vasiyetname en çok tercih edilen yöntem olmakla birlikte mutlaka resmi memur, noter veya sulh hukuk hakimi önünde yapılmaktadır. Vasiyetname yapılması esnasında iki tanık da bulunması gerekmektedir. Vasiyetname yapan kişinin okur yazar olup olmamasına göre yapılacak işlemler farklılık göstermektedir. Bu işlem esnasında vasiyetname yapan kişinin noter veya sulh hukuk hakimi dışında bir kişiden profesyonel destek alması gerekmektedir. 

    El yazılı vasiyetnamede ise, miras bırakan vasiyetnameyi tek başına kendisi hazırlamaktadır. Vasiyetname baştan sona kadar el yazısı ile yazılması gerekmektedir. Vasiyetname hazırlanırken tarih, yer yazılması ve imza atılması yapılması gereken en önemli koşullardan biridir. Miras bırakan vasiyetnameyi kendi saklayabileceği gibi, yine sulh hukuk hakimine ya da notere vasiyetnamesini saklaması için bırakabilir. El yazılı vasiyetnamenin geçerlilik koşulları daha ağırdır, vasiyetnamenin eksiksiz yapılabilmesi için destek alınması burada yine çok önemlidir. Bir şartın gerçekleştirilmesindeki en ufak ihmal vasiyetnamenin iptal edilmesi sonucunu ortaya çıkaracağı şüphesizdir. Bu nedenle süreçle ilgili hukuki yardım alınması vasiyetname düzenlenmesinde en garantili sonuçlara ulaşılmasını sağlar, miras bırakan yasal sınırlar içerisinde olmak koşuluyla ölümünden sonra da malvarlığının dilediği kişilere geçmesini sağlamış olacaktır.


    En istisnai tür olan sözlü vasiyetnamede ise, en önemli şart olağanüstü durumun bulunmasıdır. Türk Hukuk sisteminde bazı olağanüstü durumlar sayılmıştır, ancak bu durumlar sınırlı değildir. Bunlar; yakın ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi, hastalık ve savaştır. Üst mahkeme içtihatların göre ise; kazalar, yaralanmalar, yer sarsıntıları, su baskınları da olağanüstü durum olarak kabul edilmektedir. Sözlü vasiyetnamede, en önemli şartlardan biri miras bırakanın yanında iki tane tanığın mutlaka o esnada orada bulunması gerekmektedir. Miras bırakanın son arzularını tanıklara beyan ettikten sonra tanıklar bu beyanları ya bizzat hemen yazıya geçirirler ya da murisin bu beyanlarını sözlü olarak hemen sulh veya asliye hukuk hakimine bildirirler ve hakimce tutulan tutanağın altını imzalarlar. Gerçek yaşamda bu tür vasiyetnamenin yapılması hayli zordur, yapılması halinde ise koşulları çok ağır olduğundan geçerliliğinin ispatlanması oldukça zor olacaktır. 

Sonuç olarak ; kişi sağlığında edindiği mal varlığı üzerinde ölümünden sonra kimlerin hak sahibi olabileceğini belirleyebilmektedir. Bu işlemlerin kişi tarafından profesyonel bir avukattan destek alınmadan yapılması halinde, mirasın paylaşımında mirasçılar arasında anlaşmazlığa sebep olabileceği gibi, miras kalmasını istemediği akrabalarının da bu mirastan hak elde etmesine neden olabilecektir. Tüm bunların önüne geçilebilmesinin en sağlıklı yolu ise, profesyonel bir destek alınarak avukat yardımı ile bu sürecin yürütülmesidir. 

                        Av. Beyza Çolakoğlu LL.M. 
                        Demirkılıç Hukuk 
                        Yönetici Avukat 

İletişim : 
Mail : [email protected]
İnstagram: @hukukcunasor

 

    

 

HABERE YORUM KAT