Solingen katliamında hayatını kaybedenler Frankfurt'ta anıldı

Solingen katliamında hayatını kaybedenler Frankfurt'ta anıldı

Solingen kentinde 1993 yılındaki ırkçı saldırıda ölen Genç ailesinin 5 üyesi, Frankfurt'ta anıldı.

Solingen'de 1993'te ırkçılar tarafından evleri kundaklanarak katledilen, Genç ailesinin beş ferdi, Frankfurt'ta "Hülya Günü" etkinliğiyle anıldı.

"Solingen, Hanau'dan Minneapolis'e ''ırkçı şiddete karşı koy" adıyla Frankfurt Türk Halkevi, Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF), Bockenheim Gelecek İnisiyatifi, Kültürlerin Açık Evi, Romanları Destekleme Federasyonu ve Seebrücke Frankfurt'un da aralarında olduğu sivil toplum kuruluşlarının 29 Mayıs'ta düzenlediği anma Frankfurt Üniversitesi Bockenheim kampüsünde başladı. Anma törenine  SPD ve Yeşiller partisi temsilcileri, Frankfurt Eğitim ve Uyum Encümeni Sylvia Weber ile Hanau'da ırkçıların katlettiği Ferhat Unvar'ın annesi Serpil Unvar katıldı.

img-1943.jpg

Yapılan konuşmalarda beraber yaşamın ve ırkçılığa karrşı birlikte mücadelenin önemine değinildi.

 

 

Anma törenini organize eden Frankfurt Türk Halk Evi  adına konuşan Mustafa Korkmaz:

''Poliste ırkçılıkla karşılaşıyoruz. Rengimizden, dış görüşümüzden dolayı potansiyel suçlu muamelesi görmekteyiz, çok sık kontrol edilmekteyiz. Almanca'dan başka dil bilmesek de, burada doğmuş olsak bile ismimizden dolayı işe alınma ve ev bulma problemleri yaşıyoruz. Eğer bir suç işlerseniz sanki bu ırkınızdan kaynaklıymış gibi basında anlatılıyor. 28 yıldır 213 kişi katledildi ve ırkçılık geniş kesimler tarafından kabul edilir oldu. 213 kişinin sorumluluğunu bu toplum almak zorunda, karanlık olaylar aydınlatılmak, ırkçılık kurbanlarının ailelerine maddi ve manevi destek sunulmalıdır. Tüm demokratları ırkçılık gördüğünüzde müdahale etmeye, tepki vermeye, takip etmeye çağırıyoruz."  sözleriyle Türklerin Almanya'da karşılaştığı ırkçığa dikkat çekti.

Hülya Günü" etkinliği, konuşmaların ardından Hülya Meydanı'na yapılan yürüyüşle devam etti.

 

img-1942.jpg

Yürüyüş esnasında  ırkçı terör kurbanlarının isimlerini yazılı olduğu pankart ve dövizler taşınarak bu tür cinayetlerin unutulmaması gerektiği vurgulandı.

Meydana ırkçı kurbanların anısına çiçek bırakıldıktan sonra tekrar kampüse dönüldü.

 

Mustafa Korkmaz'ın açıklamasının tamamı:

1992'de başlayan Anayasa'daki sığınma yasasının değiştrilmesi sürecinde Almanya'da ana gündem (Das Boot ist voll‘ Bild gazetesi kampanyası) sahte mülteciler,‚sosyal kasalarımızı tarumar eden yabancılardı.Toplum ırkçı fikirlerle zehirlenmişti.


Bu ırkçı atmosferde ırkçı faşistler de birçok yerde mültecilere saldırıyor, göçmenlerin kaldıkları evleri kundaklıyorlardı. 1992'de Rostock-Lichterhagen de Vietnamlıların kaldıkları ev kundaklanmış, bölge sakini Almanlar alkışlarla alevlere tempo tutmuş, polis çok geç gelmişti. Möln kentinde Türkiye kökenli ailenin kaldığı ev kundaklanmış ikisi çocuk üç kişi hayatını kaybetmışti. Bu şiddet saldırıları 1993'te 29 Mayıs'ta  Sollingen'de zirve yapmıştı.


Aradan 28 yıl geçti. Bu geçen 28 yıl içinde sanki toplumumuz ırkçı şiddete alışmış gibi. Almanların birleşmesinden günümüze (3 Ekim 1990) 213 kişi ırkçılar tarafından katledildiler. Geçmişte Neo-Nazilerle sınırlı olan fikirler günümüzde toplumun ortalarına kadar girmiş durumda.Irkçı fikirler çeşitli olaylar abartılarak meşrulaştı. Toplumun geniş kesimlerince meşru, kabul edilebilir olarak görülüyor. AfD (Almanya için Alternatif) ile parlementoda varlar artık. 1990'lardaki gibi izole değiller.


Spor kulüplerinden, itfaiyeye, polise, bürokrasiye, toplumun her yerinde varlar artık.
Başka korkutucu bir gelişmede polis ve devletin çeşitli kurumlarında var olmaları. Biz artık politikacıların her ırkçı saldırı sonrasında bizlere 'kesinlikle aydınlatacağız‘ söylemlerine inanmıyoruz. Çünkü inandırıcı değiller. Daha bu hafta Hessen eyalet Parlementosunda NSU dosyalarının açılması talebine hayır dedi. CDU ve
Yeşillerin oylarıyla dosyaların açılması red edildi. Bu nasıl aydınlatma? Bizim bildiğimiz aydınlatma dosyaların açılması ile başlar, kapatılması, delillerin yok edilmesi ile değil.
Nasıl inanacağız, her ırkçı saldırıdan sonra yapanların ‚tek kişi olduklarını, bağlarının, desteklerinin olmadığını duyarak mı? Halle de Sinagoga saldırıyı yapan tek kişiydi.Kassel Valisini öldüren tek kişiydi.Hanau'da 9 göçmenin katili tek kişiydi, Frankfurt polis karakolundan kişilere mahsus özel bilgileri alıp göçmenlere ve solcu politikacılara yazılan tehdit mektuplarda tek kişinin marifeti miydi? Karakolda, poliste destekçileri yoktu. Hessende çesitli kentlerde ortaya çıkan polisler arasındaki ırkçı internet Chat guruplaşmaları hiç olmamıştı ya da tek kişilik eylemlerdi, tek kişiler trafikten çekildi, tutuklandı.28 Nisanda göçmen kökenli bir çift parkta gezerlerken silahlı birisi tarafından tehdit ediliyorlar. Çift durumu iyi atlatıyor, tehdit eden arabasına binip oradan uzaklaşıyor. Çift hemen polisi arıyor ve yardım istiyor. Polis yardım etmediği gibi çifti korona kurallarına muhalefette (dışarı çıkma yasağı) ceza yazmakla tehdit ediyor (bu saatte neden dışarıdasınız diyor). Çift ertesi gün Hanau, (19 Şubat
2020 de 9 göçmenin katledildikleri şehir, yani polis biraz daha duyarlıdır beklentisiyle
polis merkezine gidiyor. İçeri sokulmadıkları gibi, görevli polisi ‚aşağı inersem ağzını
burnunu dağıtırım sözleriyle tehdit ediyor. (Bu konuşmanın kaydı var). Bu tür vakalar biz göçmenleri her gün maruz kalıyoruz.


NSU'dan beri biliyoruz ki ya devletin gizli örgütleri bu ırkçı saldırıların birçoğunu biliyorlardı ve en azından ırkçıları... Kasselde Halit Yozgat'ın katledildiği olayda Anayasayı Koruma Teşkilatına çalışan muhbir oradaydı. Ve daha birçok olayı önleyebilirlerdi ama yapmadılar ve hesap sorulmadı tam tersine deliller yok edildi, kalanlarıda 120 yıllığına kapalı tutacaklar (Yeşiller partsinin desteğiyle).

Poliste ırkçılıkla karşılaşıyoruz. Rengimizden, dış görüşümüzden dolayı potansiyel suçlu muamelesi görmekteyiz, çok sık kontrol edilmekteyiz. Almanca'dan başka dil bilmesek de, burada doğmuş olsak bile ismimizden dolayı işe alınma ve ev bulma problemleri yaşıyoruz. Eğer bir suç işlerseniz sanki bu ırkınızdan kaynaklıymış gibi basında anlatılıyor. 28 yıldır 213 kişi katledildi ve ırkçılık geniş kesimler tarafından kabul edilir oldu. 213 kişinin sorumluluğunu bu toplum almak zorunda, karanlık olaylar aydınlatılmak, ırkçılık kurbanlarının ailelerine maddi ve manevi destek sunulmalıdır. Tüm demokratları ırkçılık gördüğünüzde müdahale etmeye, tepki vermeye, takip etmeye çağırıyoruz.

 

Artı49 Haber Merkezi

HABERE YORUM KAT