Rekor korkutuyor: “Altına hücum” refah değil kriz belirtisi

Rekor korkutuyor: “Altına hücum” refah değil kriz belirtisi

Ekonomistlerin tam bir “kriz metali” olarak tanımladığı altının fiyatı uluslararası finans piyasalarında rekor üzerine rekor kırıyor. Ancak bu yükseliş “hayra alamet” değil. Hatta bazı çevrelere göre kötü haber.

Altının yeniden parlamaya başladığı, daha kısa bir süre öncesine kadar pek dikkate alınmayan bu metalin, ekonomik kriz derinleştikçe uluslararası finans piyasalarında da bir numaralı “arzu nesnesine” dönüştüğü saptandı. Ancak yatırımcıların yine de bu “kriz güvencesine” fazla bel bağlayamadığı belirtildi.

Ekonomik krizde güvenli bir yatırım aracı olarak tanımlanan altına yönelik talepteki patlama, 10 yıllık fiyat rekorunun kırılmasına yol açtı. Altının onsu 1944,71 ABD Doları oldu. 2008 sonrasındaki avro krizinin sonuçlarıyla mücadele ederken de altın fiyatları yükselmiş ve 2011 yılındaki rekor 1921 dolar olmuştu. Döviz piyasalarındaki oynaklığa karşı altına yönelen yatırımcılar, böylece bir çıpa yaratmışlardı. Altının 9 yıl sonra yeniden o noktaya geçiş yaptığı ve aştığı ortaya çıktı. 

KRİZ ALTINA YARIYOR

Yeni kriz sadece Avrupa'nın göbeğini ve en zenginlerini değil, tüm dünyayı pençesine almış durumda. Dünyanın önde gelen ekonomileri hemen hemen aynı anda kepenkleri indirdi. Buna daha önce barış zamanında hiç rastlanmamıştı. Uluslararası finans uzmanlarına göre, bu son kriz sanki altın için biçilmiş bir kaftan. 

Bu arada altının sanıldığı kadar sağlam ve istikrarlı bir yatırım aracı olmadığı da uluslararası uzmanların sık sık öne çıkardığı bir sorun. Nadir bulunan bir metal olması dışında bir avantajı bulunmuyor. Altının fiyatı sık dalgalanıylor, ancak nadir bulunma özelliğiyle yatırımcıları kendisine çekebiliyor. Özellikle kriz zamanlarında enflasyona karşı bir güvenli liman olarak görülüyor. Bu da düzenli faizi ve senet getirisi olmamasına rağmen hep gündemde kalmasına yol açıyor. 

TALEP ARTIŞININ NEDENLERİ

Frankfurt Borsası ve benzeri uluslararası finans piyasalarında altına yönelik talep patlamasının nedenleri araştırılıyor. Koronavirüsün nasıl bir gelişim göstereceği bilinmiyor. Etkili bir aşının bulunup bulunmayacağı da belirsizliğini koruyor. Ekonomik krizin sonuçları o kadar kapsamlı ve derinlerde uzanıyor ki, somut sonuçların ne zaman alınacağını önceden söylemek mümkün değil. Ama dünya ölçeğinde devletlerin ve şirketlerin hızla borçlanma yoluna girmesi, altına olan talepteki büyük sıçramayı kısmen açıklayabiliyor. 

World Gold Council'e göre bu yılın ilk çeyreğinde altın üretimi 2015'ten bu yana en düşük düzeye indi. Dünyadaki önde gelen sanayileşmiş ülkelerin dev boyutlardaki borçlanmalarına bakıldığında, bu tutarların hızlı ekonomik büyüme gibi doğal yollardan geri ödenmesinin mümkün olmadığı anlaşılıyor. Borç riskinden kurtulmak için faizler düşük tutuluyor ve enflasyon da görmezden geliniyor. Bu da paranın değersizleşmesi demek. Dolayısıyla yatırımcılar paranın değer kaybetmesinden kurtulmak için parasal değerler yerine altın, gayrimenkul gibi somut değerlere yatırım yapıyor. 

ALTIN, FAİZSİZ YATIRIM

Ayrıca faizler birçok ülkede yok gibi bir şey. Dolayısıyla faizsiz yatırımlardan sayılan altın, faizlerin sahneden çekildiği bir dönemde kendisine ilk yönelinen değer oluyor. Düzenli bir gelir kaynağı olmamasına ve bir dalgalanma yaşamasına rağmen, faiz yokluğunda yatırımcıların altına yönelmesi sağlanıyor. 

Uluslararası değerli maden uzmanları, olağanüstü düşük bir faiz ortamında, hatta bunun “negatif faize” dönüştüğü zamanlarda, altına yönelik ilginin ve talebin bir patlama yaşamasının normal karşılanması gerektiğini belirtiyorlar. Enflasyonda bir artış beklenmiyor. Altın fiyatlarının orta vadede bu gelişmelerin desteğiyle yoğun bir talep yaşayacağı kesin. Ancak şu andaki rekor talebin düzeltilmesi de mümkün. Yani altın fiyatları birdenbire düşebilir de. Bu da koronavirüs krizi ve bir aşı bulmak için sürdürülen araştırmalara bağlı. Belirsizlik, altın piyasalarında da sürüyor. 

+49-FRANKFURT

FOTO: Sven Hoppe/DPA 

HABERE YORUM KAT