Prof. Dr. İnci Enginün, Milli Mücadelenin usta kalemi Halide Edip'i anlattı

Prof. Dr. İnci Enginün, Milli Mücadelenin usta kalemi Halide Edip'i anlattı

Marmara Üniversitesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. İnci Enginün, açıklamalarda bulundu

Marmara Üniversitesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. İnci Enginün, Halide Edip Adıvar'ın Milli Mücadele yıllarında yaptıklarına ilişkin, "Gerçek vatanseverler zaten ne yapmaları gerektiğini bilirler ve gerektiği zamanda onu yaparlar. Halide Edip de bu fikri muhafaza ediyor ve aynen kendisi de Milli Mücadele'de bunu gerçekleştiriyor." dedi.

Usta yazar üzerine incelemelerini Dergah Yayınlarından çıkan "Halide Edib Adıvar" ve "Halide Edib Adıvar'ın Eserlerinde Doğu ve Batı Meselesi" kitaplarında kaleme alan akademisyen yazar Enginün, Halide Edip'i AA muhabirine anlattı.

Enginün, yazar, siyasetçi, akademisyen ve öğretmen Halide Edip Adıvar'ın kişiliğinde yetiştiği ortamın büyük önem arz ettiğini ifade ederek, şunları kaydetti:

"Babasının evinde iki zıt nokta var. Babası bir yandan Batıcı, kızının kıyafetine, yediği yiyeceklere kadar Batıcı. Öte taraftan birkaç eşle evlenmekte hiçbir beis görmüyor. Eğer bu açıdan bakarsanız o devrin bütün aydınlarında böyle ikilemleri görürsünüz. Hatta biçare Halide Edip, ilk eşi Salih Zeki'den bu yüzden ayrılıyor. Ama kızını çok iyi eğitiyor Halide Edip'in babası. Amerikan Koleji ve özel öğretmenlerle yetişiyor. Devrin bütün ünlü isimleri ona öğretmenlik ediyor. Bunun yanında anneannesinin evinde Kur'an-ı Kerim dersleri ve din eğitimi alıyor. Anneannesi Mevlevi zaten."

- "Sultanahmet Mitingi'nde yaptığı konuşma çok etkili oldu"

Namık Kemal'den itibaren "Kadınlarımızı eğitelim, çünkü çocuklarımıza o terbiye verecek" yaklaşımıyla gelindiğine işaret eden Enginün, "Halide Edip'ten önce Cevdet Paşa'nın kızı Fatma Aliye Hanım bu feryadı koparıyor; 'Bizi iyi ettiniz, peki şimdi biz ne olacağız?' Bu sessiz feryadı Halide Edip de romanlarında dile getiriyor. Bu yüzden 'Handan' romanının çok büyük bir önemi vardır. O bir kadındır, bir insandır ve onun öğrendiklerini uygulayacağı bir yer lazımdır. Ama kendisine evlilik teklif eden Nazım'ı bu yüzden reddeder. Çünkü bir ideali paylaşmak için mutlaka evlenmek gerekmez, fikir arkadaşlığı yeter. Halide Edip'in bu konudaki yaklaşımı çok radikal görünüyor." değerlendirmesinde bulundu.

Enginün, Halide Edip'in millet gerçeğine ve vatan sevgisine inanan bir yazar olduğuna dikkati çekerek, Adıvar'ın beslendiği yazarların başında Namık Kemal ve Tevfik Fikret'in geldiğini söyledi.

Halide Edip'in, 15 Mayıs 1919'da İzmir'in işgalinden sonra düzenlenen Fatih, Üsküdar ve Sultanahmet mitinglerine konuşmacı olarak katıldığını aktaran Enginün, özellikle Sultanahmet mitinginde yaptığı konuşmanın çok etkili olduğunu ve Türk toplumu tarafından hiç unutulmadığını dile getirdi.

- "Gerçek vatanseverler zaten ne yapmaları gerektiğini bilirler ve gerektiği zamanda onu yaparlar"

İnci Enginün, "Işıldak'ın Rüyası" eseriyle Milli Mücadele'nin zafere ulaşacağı inancını belirten ilk hikayeyi Halide Edip'in yazdığının altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Milli Mücadele öncesi aydınlar hep Batı yanlısı oldukları halde, yıllar yılı o günlerde Türk'e karşı Batının ne kadar zalim olabileceğini, zalim yüzünü gördükleri için hepsi başka şeyler aramaya başlamışlardı. Halide Edip'teki bu belki sezgi diyelim, sanatçı sezgisi, kadın sezgisi bilemeyeceğim ne olduğunu, onun Mev'ud Hüküm romanı ilk defa vatan tarifini yaptığı eseridir. Vatanperver kimdir? Almanya'da eğitim görerek çok iyi yetişmiş, gösterişsiz bir doktor karakteri vardır. Haftada bir gününü fakir hastalara bakmakla geçirir. Balkan Savaşı çıktığında kimseye sormadan gönüllü olarak cepheye gider. Kimse anlayamaz. Neden muayenehanesini bırakıp gidiyor? Nereden çıktı? Hiç onun öyle vatanperver nutuk söylediğini görmedik. Ama gerçek vatanseverler zaten ne yapmaları gerektiğini bilirler ve gerektiği zamanda onu yaparlar. Halide Edip de bu fikri muhafaza ediyor ve aynen kendisi de Milli Mücadelede bunu gerçekleştiriyor." 

- "Halide Edip, milli hükümet merkezinin sesini dünyaya duyurmak için çok çalışıyor"

Milli Mücadele'ye katılmak için Anadolu'ya geçişi sırasında Yunus Nadi ile sohbetlerinde bir ajans (Anadolu Ajansı) kurulması fikrinin ortaya çıktığını vurgulayan Enginün, sözlerini şöyle devam ettirdi:

"Halide Edip, milli hükümet merkezinin sesini dünyaya duyurmak için çok çalışıyor. O konudaki belgeler henüz tam manasıyla ortaya çıkmadı. Ben bazılarını neşrettim. Resmi ajanslardan giden haberlere pek itibar etmiyorlar. Gazetelerde yaptığım incelemelerde de şunu gördüm: Mesela, 'Misyoner kaynaklarından aldığımıza göre şöyle şöyledir, onlar Hristiyan oldukları için daha doğru olmaları muhtemeldir' şeklinde ifadeler yer alıyor. Böyle tuhaf yorumlarla Türklerin görüşlerini de veriyorlar. Anadolu Ajansı'nın kurulması elbette çok önemli bir şey. Böyle kırık dökük, her yerden bir şeyler gelerek toplanmıştır. Mesela Balkan savaşında Hindistan'dan gelen bir heyet var, sağlık heyeti. Onlar da Doktor Adnan'ı tanıyorlar, o vasıtayla gelmişler. Onlar daha sonra Halide Edip'in başvuracağı kaynaklar oluyor. Mesela Ermeniler neler yapmışlar Antep'te, bunların resmi raporlarını onlara gönderiyor, 'Bunları neşrettirin' diyor. Ondan sonra misyoner arkadaşları var. Yani Halide Edip inanılmayacak kadar çok iş yapmıştır o tarihte. Mesela Genelkurmay'da tamamının bulunması lazım, Tetkik-i Mezalim raporları var. Bunları neredeyse kendi başına topluyor. Başlangıçta dört kişiler ama diğer ikisi Halide Edip'in prensiplerine de enerjisine de uyamıyor. Biri Yusuf Akçura, öbürü zaten sağlığı müsait olmayan Yakup Kadri, onlar bırakıyorlar. Halide Edip o tarihlerde genç bir şair ve bir fotoğrafçı ile birlikte bunu devam ettiriyor. Yani tüyler ürpertici bir şey. İnanılmaz bir emek."

- "Bizim ateşten gömleklerimiz hiç eksik olmadı"

Enginün, Halide Edip'in Ankara günleri bittikten sonra tedavi amacıyla yurt dışına çıktığını aktararak, "En çok istismar edilen konulardan birisi zannederim bu. Yani burada başka bir şey aramaya hiç lüzum yok. Eşiyle birlikte İngiltere, Fransa, ABD ve Hindistan'da bir süre yaşıyorlar. Hindistan'daki hayatı gazetelerin çok gündeminde oluyor. Orada adeta bir ikon haline geliyor. Valla Hindistan'ı çok seviyor ve onu da orada çok seviyorlar. Halide Edip Hindistan'ın geleceğine çok umutla bakıyor. Orada bir şeyler olgunlaşınca gelecek için hem Türkiye hem de Hindistan için çok büyük umutları vardır." değerlendirmesinde bulundu.

Halide Edip'in Türk kadınları için önemli bir örnek teşkil ettiğinin altını çizen Enginün, usta yazarın kadınların kazandığı haklarda öncü olduğunu ifade etti. Enginün, sözlerine şöyle tamamladı:

"Ateşten Gömlek eserinin önsözünde Yakup Kadri'ye bir açık mektubu var. Orada şöyle der: 'Eğer siz de ateşten gömleğinizi yazarsanız, ilerde kütüphanede iki ateşten gömlek birbirleriyle konuşup bugünleri anarlar ama acaba o zamanlar Türk milletinin, Türk gençliğinin sırtında hangi ateşten gömlek olacak?' Maalesef bizim ateşten gömleklerimiz hiç eksik olmadı. Hep bir takım sıkıntıları yaşadık ama bunları aşmasını biliyoruz."

 

HABERE YORUM KAT