Kılıçdaroğlu: "Erdoğan'ın keyfi yerinde, Allah bu millete sabır versin"

Kılıçdaroğlu: "Erdoğan'ın keyfi yerinde, Allah bu millete sabır versin"

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, şehit haberleri gelirken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AKP kongresinde konuşmasına ve şehitlerle ilgili açıklamayı Malatya Valisi Aydın Baruş’un yapmasına tepki gösterdi.

Kılıçdaroğlu, “O gülüşmeler, kahkahalar, fıkralar… 13 kişi hayatını kaybetti, Hangi ahlaka, hangi inanca göre bunu yapıyorsunuz? Ben böyle bir inancı bilmiyorum, ahlakı da görmedim. Topu atmışsın Malatya Valisi’ne, o konuşuyor. Kaçacak delik arıyorlar, kusurlarını çok iyi biliyorlar. Güle oynaya kongre yapıyorlar. Şehit ailesini telefonla bağlatıyorlar, Erdoğan’ın keyfi yerinde, anne ağlamaklı, ders vermeye kalkıyor. Allah bu millete sabır versin. Bir şehit annesi, onu propaganda malzemesi olarak kullanıyor. ‘Oğlunuz şehit oldu, siz bu şerefi yaşadınız.’ Lafa bak. O şeref en çok sana yakışır. Göndersene çocuklarını askere. Neden bedelli yaptırdın? Neden fakir fukara çocukları bedel ödüyor” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, CHP grup toplantısında konuştu. Yeniden milletvekili vasfını kazanan Enis Berberoğlu, 8 ay sonra grup toplantısına katıldı. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından önce 13 şehit için bir dakikalık saygı duruşu yapıldı.

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

CHP SAVAŞ MEYDANLARINDA KURULDU

Hakkı, hukuku ve adaleti her ortamda savunduk, savunmaya da devam edeceğiz. Sanıyorlar ki biz geri adım atarız, sanıyorlar ki ‘baskı kurduğumuz zaman bunların sesi çıkmaz’, sanıyorlar ki ‘hapse attığımızda bunlar dağılır.’ Onların bilmeleri gereken bir şey var. Bu partinin dokularında Kuvayi Milliye ruhu var. CHP, avukat bürolarında kurulan bir parti değildir, savaş meydanlarında kurulmuştur. O insanlar cumhuriyeti kurdular.

GARA ŞEHİTLERİ İÇİN ELİMİZDEN GELEN HER ŞEYİ YAPTIK

Gara şehitlerimiz var. Beş buçuk altı yıldır terör örgütünün tuttuğu erlerimiz. Beş altı yıldır… Beş altı yıldır ne yapıldı? Defalarca hatırlatılmasına karşın ne yapıldı? Bunların tamamı hayatlarını kaybetti. Şehitlerin ailelerinin bulunduğu evlere kor ateşi düştü. Hepimiz yanıyoruz. İçimiz yanıyor. Öyle bir noktaya geldik ki adeta şehitler üzerinden hesaplaşan Türkiye. Şehit şehittir. Vicdanı olan toplumda ayrı bir yeri vardır. Hangi ahlak, hangi erdem, hangi bilgi, hangi kültür, hangi inanç? Anlamakta zorlanıyorum. Aileler her kapıyı çaldılar. Bana da geldiler. Arkadaşlarımızı görevlendirdik. Basın toplantıları yaptılar. ‘Olaya iktidarın el atması gerek’ dedik. Çocukları terör örgütleri elinde olan aileler ile iktidara çağrı yaptık. Soru önergeleri verildi. Her soru önergesi sıradan olayın özüne inmeyen, ‘…faaliyetler azim ve kararlılıkla devam etmektedir’ yanıtta bu yazıyor. Ailelerle Malatya’da, Ankara’da görüştüm. Dönemin başbakanına, bakanlara aktarmaya çalıştım. Elimizden gelen her şeyi yaptık.

BUNLAR KÖY BİLE YÖNETEMEZLER

Bu arada bu kardeşlerimizin öldüğü haberi geldi. Önce şunu düşündüm, ‘nerede, nasıl bu kardeşlerimiz şehit oldu.’ Açıklamayı Malatya Valisi yapıyor. Niçin? Bu ülkenin Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan, Milli Savunma Bakanlığı koltuğunda İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturan bir kişi var. Benzer bir olay İdlib’te olmuştu. Açıklamayı Hatay Valisi yapıyor. Neden? Çünkü kabahat ve yanlışlarını biliyorlar, eksikliklerini biliyorlar. Bir olay çok önemli… Erdoğan ‘çarşamba günü çok önemli bir haber vereceğim’ diye açıklama yaptı. Ona göre ordu müdahale edecek, bu kardeşlerimiz kurtulacak ve müjde verecekti. Ama bunların tamamı şehit oldu. Açıklama yapmaktan korktunuz. Devleti yöneten birisi, ‘Çarşamba açıklama yapacağım’ diye açıklama yapmaz. Operasyon gizli yönetilir. Rahmetli Ecevit, terör örgütünün başındaki kişiyi getirirken bile eşine haber vermemiştir Devlet böyle yönetilir. Düğün bayramla devlet yönetilmez. Nasıl yönetilmesi gerektiğini bunlar bilmiyor. Bunlar bir köyü bile yönetemez.

ÇOK TEHLİKELİ BİR TUTUM

Ayrıştırmaya başladılar oysa şehitler 83 milyonun şehidi. Bu ülke için hayatlarını verdiler onlar. Bu ayrılık gayrılık neden? Bu korku neden? Farklı bir iklimi getirmeye çalışıyorlar. Çok tehlikeli bir tutum. Daha defnedilmemiş, yaralar tazeyken bunu yapıyorlar. Talimat üzerinden yapıyorlar. Sarayın talimatı üzerinden yapıyorlar. İçim acıyor. Şehitler gelmiş daha cenazeler kalkmamış Kavga ediyorlar. Sen ben kavgası mı? Devlet yönetemiyorlar. Yönetme güçleri yok. Kin ve öfkeyle devlet yönetilmez. Toplumu ayrıştırıyorlar. Bölüyorlar. Kimliğiniz, yaşam tarzınız, siyasi görüşünüz, inancınız ne olursa olsun, benim başımın üstünde yeriniz var. Asla ayrımcılık yapmayacağım. Türkiye, bu acıları yaşıyor.

13 ŞEHİDİMİZ VAR UMURUNDA BİLE DEĞİL

Erdoğan, sanki bu olaylar hiç olmamış gibi bir yaylaya kahvaltıya gidiyor. Rize ile Trabzon arasına her 15 metreye polis dikiyorlar. Yahu sen kendi vatandaşa güvenmiyor musun? Görev yapan polisler söylüyor. Yaylaya çıkıyorsun, sabah kahvaltısı yapmaya, 13 şehidimiz var, umurunda bile değil. Sonra Rize kongresi. Bütün vatandaşlarımdan rica ediyorum. Oturun internetten izleyin. O gülüşmeler, kahkahalar, fıkralar. 13 kişi hayatına kaybetti, 13 kişi… Hangi ahlaka, inanca göre bunu yapıyorsunuz. Ben böyle bir inancı bilmiyorum, ahlakı da görmedim. 13 kişi hayatını kaybetmiş bari onlara saygı duy. Sen konuşmuyorsun, bakanlar konuşmuyor, topu atmışsın Malatya Valisi’ne o konuşuyor. Kaçacak delik arıyorlar, kusurlarını çok iyi biliyorlar. Güle oynaya kongre yapıyorlar, şehit ailesini telefonla bağlatıyorlar. Erdoğan’ın keyfi yerinde, anne ağlamaklı, ders vermeye kalkıyor. Allah bu millete sabır versin. Bir şehit annesi, onu propaganda malzemesi olarak kullanıyor. Tüm Türkiye görüyor. Nasıl keyif içinde olduğunu tüm Türkiye görüyor.

GÖNDERSENE ÇOCUKLARINI ASKERE

‘Oğlunuz şehit oldu, siz bu şerefi yaşadınız.’ Lafa bak. O şeref en çok sana yakışır. Göndersene çocuklarını askere. Neden bedelli yaptırdın. Göndersene askere. Öyle bir şerefi kabul etmek istiyorsan, ailelere miras olacak şekilde içselleştirmek istiyorsan gönderirsin askere. Neden fakir fukara çocukları bedel ödüyor, bazılarının çocukları bedel ödemiyor? Gerçekten içimiz acıyor.

ERDOĞAN'A BEŞ SORU

Lütfen beni iyi dinleyin. Erdoğan’a beş soru soracağım. Cevaplarını millet adına dinleyeceğim…

1.Bölücü terör örgütünün tam 5,5 yıl elinde tuttuğu vatan evlatlarını kurtarmak için 2015 tarihinden bu yana Başbakan olarak ya da Cumhurbaşkanı olarak ne yaptınız?

2.Terör örgütünün başı Abdullah Öcalan’dan seçimlerde size yardımcı olması için mektup dilenirken, neden vatan evlatlarının serbest bırakılması için çağrı yapmasını istemediniz? İstanbul seçimleri sizin için 13 vatan evladından daha mı kıymetliydi?

3.Yıllarca ‘dostum Trump’ diye böbürlenip durdunuz. Neden dostluğunuzu, vatan evlatlarımızı terör örgütünün elinden kurtarmak için kullanmadınız?

4. Daha önce benzer hadiselerde sorunun çözümünde büyük katkıları olmuş İnsan Hakları Vakfı, İnsan Hakları Derneği ve Mazlum Der gibi ulusal insan hakları örgütleri ile Uluslararası İnsan Hakları Örgütlerinden terör örgütünün elinde tuttuğu evlatlarımıza zarar gelmemesi ve serbest bırakılmaları için en azından çağrıda bulunmak hiç mi aklınıza gelmedi?

5.Dün Rize’de yaptığınız açıklamalarda sınır ötesi operasyonun hedeflerinden birinin de şehit olan 13 evladımızın kurtarılması olduğunu, ancak başaramadığınızı söylediniz. 13 vatandaşımızın kurtarılması amacıyla başlatılan operasyondaki başarısızlığı kim üstlenecek? Bu işin sorumlusu kim?

CEVAPLARI YARIN BEKLİYORUM

Yediden yetmişe bu millet bu beş sorunun cevabını bekliyor. Savunmaya geçti şimdi. Salı toplantılarını Çarşamba yapıyor. Beş soruyu sordum, beş sorunun cevabını yarın bekliyorum. Ben beklemiyorum, 83 milyon insan bekliyor.

BUNLARDA AHLAK VAR MI

Devlet dediğiniz kurum vatandaş üzerinden baskı yapmaz. Bir kadın Elazığ’da. ‘Açım’ diyor. Kadını uymuyor. Devletin valisi, kadını çağırıyor. Allah bilir, derdest edip getirdiler. ‘Açım demeyeceksin, beni yanlış anladılar diyeceksin.’ Koskoca valisin. Bari kadının yanına git ayağına çağırıyorsun. Bunlarda ahlak var mı? O kadın ‘açım’ diyor. Herhalde bir paket verdiler. ‘Sözlerini geri al.’ Valiler bir partinin valisi olamaz. Tarafsız olmak zorundadır. Her vatandaşına eşit davranmak zorundadır.

KONTROLÜ KAYBETMİŞ SİYASAL İKTİDAR VAR

Bütün anne babalara sesleniyorum. Doğruları söyleyenleri dokuz köyden kovarlar ama Boğaziçi Üniversiteliler dokuzuncu köyden kovulsalar onuncu köye gidip yine doğruları söylemeye devam edecekler. Kontrolü kaybetmiş bir siyasal iktidar var ama bunları aşacağız.

HUKUK İÇİNDE ÇÖZMEYE KARARLIYIZS

Sandık gelecek. Nasıl eridiklerini görüyoruz. Sandıkla geldiler. Sandıkla göndereceğiz. Demokratik olarak göndereceğiz. Güle oynaya göndereceğiz. Her şeyi hukuk içinde çözmeye kararlıyız.

‘SOKAĞA TERK EDİLMİŞ ÖKSÜZ ÇOCUK GİBİYİZ’ DİYOR

Perşembe günü Bolu’ya gittim. Esnafları dinledik. Hepsi şikayetçi. Sonrasında bir toplantı yaptık. Sitemleri vardı, dillendireceğime söz verdim. Önce Şehitler ve Gaziler Derneği’ne gittik. Şehit ve gaziler arasında ayrım yapmayın. Sonra bir meydanda toplantı yaptık. Kahveciler Odası.. ‘Biz her siyasi partiye kapımızı açtık’ diyorlar. Doğru. Milletvekili olarak önce kahvehanelere gideriz. Buradan başlarız. ‘Bakıyorsunuz, kongreler yapılıyor, bizim kahvehaneler kapalı, 11 aydır ekmek götüremiyorum, nereye kadar gidecek,’ haklı… Şu cümle çok önemli. ‘Sokağa terk edilmiş öksüz çocuk gibiyiz.’ ‘Sizin sahibiniz CHP’dir, CHP emeğe, çalışmaya değer verir’ dedik. Düğün salonu sahipleri, ‘bari HES koduna göre izin verin’ diyor. Orman işçileri, benim de bilmediğim bir konuyu açtılar.1996 yılında bir tebliğ var, ona göre para alıyorlar. 2021 yılında uygulanmak üzere 2020 yılında değiştirmişler. Her şey zamlandı, bunların ücretleri düşüyor. 2020 yılında bu işi yaptığımızda 140 lira alıyorduk, şimdi alacağımız para 117 lira. Grup başkanvekili arkadaşlarım bu konuyu gidip görüşün. Gelir düşer mi? Esnaf Odaları Birliği Başkanı, ‘çok zor durumdayız, bir yıl ertelesinler, faizsiz olsun, zamanı gelince öderiz, kredi çekmekte zorlanıyoruz, yasaklar devam edecekse faizsiz kredi verin’ diyorlar. Faturalarını bile karşılayamıyorlar, ‘perişan vaziyetteyiz’ diyorlar. Ziraat Odası Başkanı, ‘ilaçta, gübrede sorunumuz var, patatesler kaldı, satamıyoruz’ diyor.

İKTİDARA GELDİĞİMİZ İLK BİR HAFTA

Ak Parti iktidarının devletin kasasından ödediği para 134 milyar lira. Kime gidiyor? Sordum, içinizde bu faizi alan var mı, esnaf orada, sanayici orada, herkes orada, sordum. Nereye gidiyor? Beş kişiye gidiyor.  Ödediğimiz faiz, bütçedeki bütün gelirleri yok ediyor ve esnafa gidecek para kalmıyor. Onlara üreten Türkiye’ni ne olduğunu bütün ayrıntılarıyla ifade ettim. Duymayan vatandaşlarım duysun. İktidarımızın ilk bir haftasında ne yapacağımızı açıklamıştım. Aynı açıklamayı tekrar yapmak isterim. Katar ordusuna peşkeş çekilen tank palet fabrikasını şanlı ordumuza iade edeceğiz. Buna tahammül edemeyiz. Bizim milliyetçilik anlayışımız, onlarınki gibi göstermelik değil. 15 Temmuz şehit ve gaziler için toplanan paralar var, hak sahiplerine iade edeceğiz. Beşiktaş’taki terör saldırısında hayatını kaybeden 47 şehidimiz için toplanan paraların tamamını hak sahiplerine iade edeceğiz. Tarım Kredi Kooperatiflerindeki faizlerin tamamını sileceğiz. Esnafın aldığı kredilerin tamamını sileceğiz. Ana parasını da taksitlendireceğiz. Stopaj vergisini kaldıracağız. Süleyman Şah Türbesi’nde bayrağımızı dalgalandıracağız.

FOTO: A.A.

HABERE YORUM KAT