OKTAN ERDİKMEN - İstanbul halkı, Ekrem İmamoğlu’nu ikinci defa belediye başkanı seçerek, kendini Türkiye’nin sahibi sanan oligarşiye tarihi bir ders verdi. 

Avrupa basınının da manşetten verdiği bu sonuçlar, Türk siyasetinde büyük bir dönüşümün başlangıcına işaret ediyor. Avrupalılar, böylelikle Türkiye’nin siyasal İslamcı bir oligarşiden ibaret olmadığını, halkın büyük çoğunluğunun demokrasiden ve hukuktan yana tavır koyduğunun farkına vardı.

AKP, başkanlık referandumundan itibaren seçim öncesi Almanya, Fransa, Hollanda ve Avusturya başta olmak üzere, Avrupa Birliği ülkeleri ile kavga etmeyi, bu ülkelerin liderlerini faşist, Nazi olmakla suçlamayı gelenek haline getirmişti.

“Seçimlerde Türkiye’de iki oy fazla alacağız” diye ısrarla uygulanan bu düşmanlık politikası, Avusturya’da vatandaşlık iptallerine, birçok ülkede sosyal yardım ve vergi soruşturmalarına giden olumsuz bir sürecin başlangıcı olmuştu.

Almanya seçimlerinde “Şu partiye oy verin, buna oy vermeyin” diyerek ülkenin iç işlerine karışan AKP’liler, Avrupa’da Erdoğan fotoğrafı basılı araçlarla propaganda yapmıştı. Bütün bunlar, Avrupa siyasetinde Türkiye’nin ve Avrupa’da yaşayan Türk göçmenlerin malzeme edilmesine giden süreci hızlandırmıştı.

Türklere yönelik baskılar sadece soruşturmalarla değil, okullarda, iş yerlerinde artan ayrımcılıklarla da kendini hissettirdi. AKP’nin kontrolündeki bazı kamu kurumları ve özellikle de camiler, bu süreçte truva atı olarak görülmeye başlandı. Yaşanılan toplumla ilişkiler oldukça olumsuz etkilendi.

İstanbul’da yakılan bu demokratik değişim meşalesi, Avrupa’da da kendini gösterecek, bu ülkelerin geniş toplumu Türk göçmenlere daha büyük bir sempati ile bakacaktır. 

Zaman içerisinde AKP’nin seçim öncesi düşmanlık siyasetinin yarattığı tahribat azaltılacak, Avrupa ülkeleri ile gurbetçiler üzerinden yepyeni bir dostluk ve iş birliği süreci başlayacaktır.

Bu da hem Türkiye açısından, hem de gurbetçiler açısından olumlu sonuçlar doğurur. 

Yeni dönemde CHP liyakata dayalı, halkçı, eşitlikçi politikalar geliştirebilirse, hem Türkiye'deki hem de yurt dışındaki Türkler için, her şey çok daha güzel olur.