“Erdoğan yerini Berat Albayrak’a bırakabilir, şaşırmam”

“Erdoğan yerini Berat Albayrak’a bırakabilir, şaşırmam”

KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır: “Tayyip Bey’in ihtiyacı olan şey, yeniden enerjik bir teşkilat üretmek. Bunun için illa bırakması gerekmiyor. Ama bırakırsa da sadece buna odaklanacak birisine bırakır. Bu Berat Albayrak da olabilir, şaşırmam.”

KONDA Genel Müdürü Bekir Akırdır, Evrensel gazetesinden Serpil İlgün’ün sorularını yanıtladı. Ağırdır, güncel siyasi tabloyla ilgili özetle şu değerlendirmelerde bulundu:

Erdoğan’ın muhalefete yüklenmesi

“Hükümet bunun için çok şey yapıyor tabii ki, iktidar gücüyle, yargıçlarıyla, güvenlik güçleriyle vs. ama en azından şu ana dek görüldüğü kadar çok da çalışmıyor.

Muhalefet blokundaki partilerin en azından lider seviyesinde henüz bir parçalanma emaresi görünmüyor.

Tam tersine belki de farkında olmadan kurduğu bu dil, tıpkı İstanbul’da yenilenen seçimlerde olduğu gibi hem kurumsal olarak bütün muhalif blokta yer alan partileri, hem de seçmenlerini konsolide etmek gibi de paradoksal bir sonuç üretiyor.

Reel sorunlar üzerinden başarı arama kapasitesi, mahareti çok zayıflamış görünüyor iktidarın. O zaman da o toplumsal destekle var olan pozisyon ve hakimiyet arasındaki yarılmayı işte böyle şoven, dinci, güvenlik temelli birtakım politikalarla, dış düşman hikayeleri üzerinden vs. kapatmaya çalışıyor. O yüzden de sürekli olarak kurulan dil, karşı tarafı suçlarken aslında bu tarafta daha emniyetli bir alan olduğunu ima ediyor, yani kendi seçmenini kaybetmek istemiyor diyelim.

“Ayasofya’yı hatırlayan yok”

İlginç bir şey oldu bu pandemi sürecinde. İslamcı siyasetin geleneklerinde, kodlarında, o dünyadan geldiğini düşündüğümüz, bildiğimiz insanların anlatılarından anlıyoruz ki, Ayasofya mesela onlar için müthiş bir hedefmiş. Ama Ayasofya’yı hatırlayan yok. Çünkü bu reel sorunların harareti bu soyut hikayeleri eritiyor. O yüzden de çalışmıyor. Geldiğimiz noktada donmuş bir durum var ve siyasi tablo kilitlenmiş görünüyor. Ve bütün siyasi aktörler de bildikleri oyunu değiştirmiyorlar. Muhalefet de değiştirmiyor. Sadece daha soğukkanlı ve bir arada durmanın farkındalığı içinde davranıyorlar ama henüz seçmeni oraya bağlayacak, bir çekim gücü oluşturacak güçte de değil. Ya da yetmiyor.

Toplum canı burnunda yaşıyor bir kere. Ama bir yandan da aşağıda insanların zihin dünyasında, gündelik pratiklerinde de değişen bir sürü şey var. Dış politika meselesi insanlara çok değmiyor. Anlık oluyor tabii ki o an için insanlar “heyt be, Amerika’ya posta koydu” diye mutlu oluyor ama akşam evine giderken sofrada ne olacağını, sabah kalktığında eşine mutfak harcaması için ne bırakacağını düşündüğü anda bütün o hikaye havada asılı kalıyor. İktidar onu bir türlü yeni bir umuda yöneltemiyor.

“Beslenme damarları kapandı”

Bir kere beslenme damarları kapandı. Yaratıcı kapasitesi de bitti, bir sürü sebepten. Sadece “FETÖ’cüler gitti” diye değil. Bir kere yönetim düzeni değişikliği, anlaşıldı ki ellerinde bir tasarım bile yokmuş. Dolayısıyla mekanizma çalışmıyor.

“İktidar afallamış durumda”

Yeni mekanizmalar tanımlı olmadığı için yukarıdaki büyük kararlar da çalışmıyor. Dolayısıyla afallamış durumda iktidar.

O zaman yapabileceği şey seçime odaklanmak ve “seçimde 50 1’i nasıl sağlarım”ın derdinde. Onu da kimliklerin korkularına yaslanarak yürütüyor.

“Eski AK Parti teşkilatı yok”

2011-2017 seçimlerinde büyük bir makine gücüyle çalışan o teşkilat o efsane halinde anlatılan Ak Parti teşkilatı yok karşımızda. Çünkü hem lidere biat eden, aynı zamanda da -her ne kadar üst yönetim dava lafını tekrarlıyor olsa da- artık örgütsel kurumlarda dava değil, çıkar hesabının olduğu gibi bir gözlemim var.

“Erdoğan Berat Albayrak’a bırabilir”

Dolayısıyla bugün Tayyip Bey’in ihtiyacı olan şey, yeniden sokaklarda hareketli ve enerjik bir teşkilat üretmek. Bunun için illa bırakması gerekmiyor.

Ama bırakırsa da sadece buna odaklanacak birisine bırakır. Bu Berat Albayrak da olabilir, şaşırmam. Berat Albayrak istifasından beri sessiz duruşuyla en azından Tayyip Bey’e bağlılığını ispatlamış oldu.

İlla bırakır diye bir kanaatim yok, bırakmayabilir. Ama bırakırsa da ağırlığını koymayacak birisi olmasını tercih eder. Hele seçim öncesi bir risk ya da ayağına takılacak bir taş olsun istemez. O yüzden de öyle güçlü bir profil olmaz diye düşünüyorum.

Hep sessizliğinden bakıyoruz meseleye ama, unutmayalım istifa mektubunda, başta söylediğim iktidarı oluşturan koalisyon içindeki zihni çatışmaya yönelik çok önemli cümleler vardı. “At izi it izine karıştı”, “Sonumuz hayr olsun” falan, dolayısıyla o tartışmadan bakmak lazım.

“Türkçü kanat, Tayyip Erdoğan’ın hareket alanını sınırlıyor”

Benim gördüğüm, özellikle Süleyman Soylu’nun söylemlerindeki sertleşmeler veya bir gazetecinin HDP’nin kurumsal kimliğini de aşıp doğrudan seçmenini terörist saymaya dönük geçen hafta patlayan söylemlerin tesadüf olmadığını düşünüyorum.

Zihni koalisyon içinde Türkçü kanat, Tayyip Erdoğan’ın hareket alanını sınırlıyor.

Burada tek başına MHP de değil, Türkçü kanadın, Süleyman Soylu’nun doğrudan aydınları, entelektüelleri isim vererek suçlaması ile düşünürsen, iktidar içinde bir pozisyonlanma, Mart’tan sonrası için bir güç, sembolik olarak masaya oturulduğunda kendi rengini, zihniyetinin damgasını vurma çabaları var.

Ak Parti tabanında az ya da çok Kürtler var, artı teşkilatında illerde, ilçelerde, milletvekillerinde Kürtler var. Dolayısıyla bu söylem onları da rahatsız eder.

HDP’yi eleştirebiliriz veya beğenmeyebiliriz ama şimdi Galip Ensarioğlu’nun Mehmet Özhaseki’nin söyleminden rahatsız olmadığı düşünülebilinir mi? Terörist denilen veya lanet okunan insanlar belki onun kuzenleri, amca çocukları, eşi, çocuğu. Dolayısıyla bu düzeltmelerin bir anlamı var.

HABERE YORUM KAT