DSÖ yetkilisi: Akıl sağlığı herkesin meselesi

DSÖ yetkilisi: Akıl sağlığı herkesin meselesi

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Bölgesi Ülke Sağlık Politikaları ve Sistemleri Bölümü Direktörü Dr. Natasha Azzopardi-Muscat, akıl sağlığının "herkesin meselesi" olduğunu belirtti.

Azzopardi-Muscat, DSÖ Pan-Avrupa Ruh Sağlığı Koalisyonu 2. Toplantısı için geldiği Ankara'da e açıklamalarda bulundu.

Toplantının "koalisyonun yenilikçi DSÖ bünyesinde kullanılan bir araç" olduğuna işaret eden Azzopardi-Muscat, "Sadece üye ülkelerle değil aynı zamanda sivil toplum kuruluşları, akademisyenlerle çalışıyor ve deneyimli kişileri de bir araya getiriyoruz. Geleneksel akıl sağlığı sektörünün dışına çıkıp daha geniş sağlık sektörü aktörleriyle daha geniş katılım sağladık." dedi.

Azzopardi-Muscat, koalisyona katılan 150'den fazla örgütün bulunduğunu ve koalisyona katılmak isteyen yeni örgütlerin de olduğunu vurgulayarak akıl sağlığının "herkesin meselesi" olduğunu belirtti.

Kovid-19 salgının ardından insanların akıl sağlığının önemini kavradığını ileri süren Azzopardi-Muscat, "Bunu gün yüzüne çıkardık ve şu anda hükümetin en yüksek seviyelerinin de dikkatini çekmeyi başarıyoruz. Başkanlık, başbakanlık makamları, sağlık sektörü dışındaki aktörler, hepsi akıl sağlığının önemli olduğunun ve akıl sağlığının herkesin meselesi olduğunun farkında." ifadelerini kullandı.

Azzopardi-Muscat, Birleşmiş Milletlerin (BM), 25 Kasım'ı Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak belirlemesine değinerek kadınlara yönelik çok fazla şiddet vakası gerçekleştiği, bunların bazılarının ise ölümle sonuçlandığını dile getirdi. Azzopardi-Muscat, ayrıca, cinsel şiddete ve birlikte olduğu partner şiddetine maruz kalan kadınların kaygı bozukluğu ve depresyona yakalanma riskinin ise iki kat daha yüksek olduğuna dikkati çekti.

"Kadına karşı şiddete odaklanma vakti"

Kadınlara karşı cinsel şiddetin yalnızca "bir kamu sağlığı endişesi" olmadığını vurgulayan Azzopardi-Muscat, bunun aynı zamanda "daha ciddi bir şekilde ele alınması gereken klinik, ekonomik ve sosyal endişe" olduğunu söyledi.

Dr. Azzopardi-Muscat, Kovid-19 salgını boyunca, eş şiddetiyle ilgili vaka sayılarının artmaya devam ettiğinin görüldüğünü belirterek "Bu da son yıllarda bu alanda elde ettiğimiz başarıya zarar veriyor. Bu sebeple gerçekten konuya odaklanılması gereken bir zamandayız." dedi.

Azzopardi-Muscat, kızların ve genç kadınların "bu tür şiddet belirtilerinin farkında olacak şekilde eğitilmesi gerektiğini kaydetti.

Sağlık uzmanlarının kadına şiddet konusunda eğitilmesi ve bunun işaretlerini anlayabilmesi gerektiğini kaydeden Azzopardi-Muscat, "Eş ve aile içi şiddeti duyurmakla ilgili bir utanç söz konusu ve bazen işaretler ve semptomlar saklanabiliyor. DSÖ olarak bu meseleyi, gündemin en önemli maddesi haline getirmeye ve en yüksek mertebelerde ön plana çıkarmaya devam edeceğiz. Kriz ve tehlike durumlarında özellikle kadınlara karşı cinsel şiddete odaklanıyoruz. Ülkemizde büro aracılığıyla sağlık çalışanlarına da eğitim programları sunuyoruz." ifadelerini kullandı.

Azzopardi-Muscat, 2050'ye kadar bunama sayılarındaki hızlı artışta Avrupa'nın 6 DSÖ bölgesi arasında en hızlı yaşlanan bölge olduğuna dikkati çekerek yaşlıların sayısının artacağı konusunda uyarıda bulundu. Azzopardi-Muscat, bunun dolaylı olarak bölgenin "yaşam süresini uzatmadaki başarısı" ile alakalı olduğunu ifade etti.

Bunamayı engellemek veya ertelemek için yaşam süresinin uzamasının yeterli olmadığını belirterek bu konuda atılan bazı adımlardan bahseden Azzopardi-Muscat, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Fiziksel faaliyette artış, sigara kullanmamak, alkol tüketimini azaltmak gibi tüm faktörler, bunamayı aslında engelleyebilir ve erteleyebilir. Bunamanın engellenebileceği hakkında daha fazla farkındalık oluşturmak için çok yolumuz olduğunu düşünüyorum."

Azzopardi-Muscat, bunamanın hala "klinik ihtiyaçlarının büyük çoğunluğunun karşılanmadığı" bir alan olduğunu vurgulayarak "Tedavi konusunda uygun araştırma ve keşiflerin yapılabilmesi için yatırıma ihtiyaç duyuyoruz ancak bunayan insanların mümkün olduğunca utanç duymaması, ayrımcılığa uğramaması ve rahat, güvenli ve onurlu bir yaşam sürmesi için yönetim ve destek açısından da sunulabilecekler var." değerlendirmesinde bulundu.

Çocukların ve ergenlerin ruh sağlığı

Azzopardi-Muscat, çocuklar ve ergenlerin ruh sağlığıyla ilgili endişelere yönelik özel atıflar yapıldığına dikkati çekerek "Birkaç ülke, ne yazık ki, çocuklarda ve ergenlerde kaygı, depresyon ve bazen intiharın yaygınlaşması konusunda bir artışla karşı karşıya bulunuyor. Ve bence bu gerçekten acil ve birlikte hareket edilmesi gereken bir alan." dedi.

Yaşlıların ruh sağlığına ilişkin değerlendirmede bulunan Azzopardi-Muscat, yaşlı nüfusun izolasyon ve yalnızlıktan kendilerini tecrit ettiğini, bunun da depresyona yol açtığını söyledi.

Azzopardi-Muscat, sağlık alanındaki iş gücü eksikliğini vurgulayarak "Önümüzdeki yıllarda kuşkusuz en büyük zorluklardan biri, sağlık alanındaki iş gücüne sahip olmak olacaktır. Genel olarak, küresel arenada ve Avrupa bölgesinde de sağlık çalışanı eksiğimiz var." ifadelerini kullandı.

Kaygı, gerginlik ve tükenmişlik yaşayan sağlık uzmanlarının konuşmaktan ve yardım istemekten "korktuklarını" söyleyen Azzopardi-Muscat, "Bu ilk aşama: Damgalanmanın üstesinden gelmek ve iyi olmamanın, yardım isteyebilmenin sorun olmadığını söyleyebilmek." diye konuştu.

Azzopardi-Muscat, nüfusun yaşlanması, bir kısmının başka ülkelere göçmesi sonucu iş gücü potansiyelinin bazı bölgelerde düşüş eğiliminde olduğunun altını çizerek "Akıl sağlığı iş gücüne (sağlık çalışanları) geldiğimizde elimizdeki ihtiyaca, talebe ve kaynaklara bakmaya başladığımızda, büyük bir uyumsuzluk olacak." uyarısında bulundu.

Pan-Avrupa Ruh Sağlığı Koalisyonu olarak dünyanın dört bir yanındaki ülkelerle çalıştıklarını aktaran Azzopardi-Muscat şunları kaydetti:

"Klişeleri kırdıklarını ve tüm ülkelerin birbirinden öğrenebileceğini görüyoruz. Sadece küçükler büyüklerden, büyükler küçüklerden, yoksul ülkeler daha zengin ve gelişmiş ekonomilerden ders almıyor. Her yerden öğrenilecek dersler var. Anladığım kadarıyla Türkiye'ye, ruh sağlığını gündemin en üst sıralarına koymaya ve mevcut sağlık hizmetlerinin ihtiyaç sahipleri için erişilebilir ve kaliteli olmasını sağlamaya çalışarak bunu takip etmeye gerçekten kararlı bir ortak olarak güvenebiliriz."

Azzopardi-Muscat, Türkiye'nin "toplum temelli hizmetlerin geliştirilmesini desteklemek ve kurumsallaşmada ilerleme sağlamak" için gösterdiği çabayı ise övgüyle karşıladığını ifade etti.

Artı49
Fotoğraf: Unsplash - dsamatkulov

HABERE YORUM KAT