Dikkat eksikliğinde hatalı yaklaşım olumsuz davranışları pekiştiriyor

Dikkat eksikliğinde hatalı yaklaşım olumsuz davranışları pekiştiriyor

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Anne, baba veyahut öğretmen farkında olmadan olumsuz davranışı pekiştirirler" dedi

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) olan çocuklarda anne, baba ya da öğretmenin farkında olmadan olumsuz davranışı pekiştirebileceklerini belirterek, doğru yaklaşımın çocuğa yönelik özel strateji geliştirilmesi olduğunu bildirdi.

Üniversitesinden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Tarhan, ekim ayının her yıl DEHB farkındalık ayı olarak anıldığını aktararak, konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Tarhan, DEHB tanısını koymak için birtakım testler uygulandığını, özellikle okulda dersten sıkılan çocuklara tanı koymanın daha kolay olduğunu belirterek, çocuklara DEHB tanısı için yarım gün süren testler uygulandığını kaydetti.

DEHB'li çocuklara doğru yaklaşımla ilgili günümüzde öğretmenlere özel eğitim de verildiğine işaret eden Tarhan, "Öğretmenlerin de bu çocuklara yaklaşımla ilgili zorlanmaları gündeme gelebiliyor. Örneğin sınıfta bir çocukta hiperaktivite var. Çocuk kıpır kıpır diyelim. Böyle durumlarda öğretmen şöyle düşünüyor. 'Bu çocuğun benim dersime ilgisi zayıf. Benim dersimle ilgilenmiyor ya da benim dersim onun için sanki önemsiz.' Öğretmen çocuğun kendi dersine önem vermediğini düşünerek alınganlık gösterebilir ya da çocuğun kasıtlı olarak böyle davrandığını düşünmeye başlıyor.

Böyle durumda da çocukla ilgili düşüncesi artık duyguya dönüşebiliyor. Çocuğa karşı öfkeleniyor ya da çocuğa ters davranıyor. Çocuğu gözlemler, hatalarını bulur ve azarlar. Çocuğu susturur." ifadelerini kullandı.

Tarhan, öğretmenin bu tür yaklaşımlarının çocuk üzerindeki etkilerine dikkati çekerek, "Çocukta böyle durumlarda ne olur? Problemin farkında olunmadığı için öğretmeni tepkili davranır. Anne ve baba da yapar bunu. Anne, baba veyahut öğretmen farkında olmadan olumsuz davranışı pekiştirirler.

Böyle davranış bozukluğu olan çocuklarda, hiperaktivite olup da kurallara uymayan ya da söz dinlemeyen çocuklarda problem üzerine ilişki kurduğumuz zaman bu problemi pekiştirmiş oluyoruz. Bu çocuk onu ilgi çekme ya da iletişim yöntemi olarak görüyor. Halbuki o çocuklara yönelik olarak öğretmen ve ebeveynlerin çocuğa özel strateji geliştirmesi lazım." bilgisini verdi.

- "Anne ve baba çocuğu yönetmeyi bilmeli"

DEHB'li çocukla anne ve baba arasında yaşanan gerilimin bir süre sonra ego savaşı haline gelebileceğini vurgulayan Tarhan, bu gerilimde kaybedenin hep büyükler olduğunu, böyle durumlarda evde psikolojik üstünlüğün baba ve annede olduğunu, çocuk için strateji üretilmesi gerektiğini aktardı.

Prof. Dr. Tarhan, çocuğun mutlaka olumlu davranışlarının pekiştirilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Anne ve baba çocuğun olumlu hareketlerini 'Bak ne güzel yaptın, bak odanı ne güzel topladın. Bak ne güzel ayakkabını yerine koydun. Dersini çalıştın.' şeklinde pekiştirecek. Olumlu davranışlar üzerine pekiştirme yapınca çocuk 'Annem babam beni seviyormuş' diye düşünür ve olumsuz davranışları pekiştirmez. Bu psikoeğitim diye geçiyor. Anne ve babaya psikoeğitim olarak bunları öğretiyoruz." değerlendirmesini yaptı.

DEHB tedavisinin sadece ilaçla değil psikoeğitimle de yapıldığı bilgisini veren Prof. Dr. Tarhan, şunları kaydetti:

"Tedaviler sadece ilaçla olmuyor. İlaç, tedavinin 3'te biridir. 3'te 2'si de eğitimdir. Bazı durumlarda stres altında soğukkanlı kalma beceriler var. Onu çalışıyoruz. Bilgisayarda eğitim modülleri var. Yeni mesela Viyana test sistemi var. Onu uyguluyoruz. Rehabilitasyon ve dikkat eğitimi bilgisayarda yapılıyor. Bu yöntem, beynin ön bölgesi için egzersiz oluyor. Nasıl fizik tedavide zayıf kaslar için egzersiz yapılır ve geliştirilir. Beyindeki ön bölgeyi zihinsel egzersizlerle bilgisayar kullanarak geliştiren programlar var. Bunlar yapay zekanın getirdiği kolaylıklar. Biz onları kullanıyoruz."

Tarhan, DEHB'li çocuklara yaklaşımda anne ve babaya sembolik ödül sisteminin de öğretildiğine işaret ederek, "Bu çocuklar ile devamlı davranış üzerinden ilişki kurmak yerine sembolik ödül sistemi kullanılmasını da tavsiye ediyoruz. Mesela çocuğa evde günlük tutması sağlanır. Bir tablo hazırlanıp odasına asılabilir.

'Dişini fırçaladın mı?' Fırçaladıysa artı fırçalamadıysa eksi konur. Odasını düzelttiyse artı, düzeltmediyse eksi konur. Hafta sonu semboller toplanır. Belli bir puanı geçtiği zaman ödüllendirilir, bu ödül, istediği bir şey olur. Toplamadıysa o haftaki ödülü verilmez. Sembolik davranış eğitimi ve sembolik ödül sistemi diyoruz. Bu uygulanırsa çocuk hem dürtü kontrolünü hem de sabırlı olmayı öğreniyor. Bu dayanıklılık eğitimidir." yorumunu yaptı.

Artı49
Fotoğraf: Unsplash - aaronburden

HABERE YORUM KAT