Brüksel’de başörtü eylemleri: AKP’yi getiren Türkiye günleri Belçika’da mı yaşanıyor?
Belçika’da “başörtü yasağına” karşı hafta sonunda yapılan bir gösteri yeni tartışmalara yol açtı. Bu tür çıkışların Belçika'da giderek yayılan ırkçılığa ve neofaşist güçlere katkıda bulunduğu iddiaları da var.
Geçen hafta sonunda Brüksel'deki bir gösteri, bazı taşların yerinden oynamasına yol açar mı? Karmaşık Belçika ve Avrupa siyasetinde, masaya yeni bir sorun gelmiş bulunuyor.
Belçika'nın başkenti Brüksel’de geçtiğimiz yıllarda özel bir üniversitenin derslere dini ya da felsefi aidiyet belirten semboller ile girilmesini yasaklaması ve bu yasağa bir grup öğrencinin mahkeme üzerinden itirazı, Anayasa Mahkemesi'ne yansıtıldı. Brüksel Sulh Mahkemesi, Anayasa Mahkemesinden konuya ilişkin görüş bildirmesini isteyince, Anayasa Mahkemesi üniversitenin aldığı bu kararın uygun olduğunu bildirdi.
Başkentteki Mont des Art Meydanı’nda sosyal medya üzerinden haberleşerek, bir araya gelen çok sayıda öğrenci ve başörtülü kadın, Anayasa Mahkemesinin bildirdiği görüşü protesto etti. Kadınlar, “Başörtüme dokunma”, “Eğitim hakkımız engellenemez”, “Asimilasyona hayır’’, “Başörtüsü insan hakkıdır”, “Elini başörtümden çek”, “Özgürlüğümüz nerede?” sloganları atarak, eğitim haklarının engellenmesini protesto etti. Göstericiler, yaptıkları konuşmalarda eğitim hakkının ve dini özgürlüklerin anayasal haklar olduklarına vurgu yaptılar. Bu arada başörtüsüne ilişkin kesin kararın Brüksel Sulh Mahkemesi tarafından verileceği öğrenildi.
Uzun yıllardır çalışmalarını Belçika'da sürdüren gazeteci ve yazar, Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) Belçika Temsilcisi Fikret Aydemir bu gelişmeleri “sanal problem” olarak değerlendirdi. Kararın iddia edildiği gibi “başörtü yasağı” olmadığını, tüm dini sembolleri kapsayan bir hüküm olduğunu kaydeden Fikret Aydemir’le Brüksel’deki eylemleri konuştuk:
- Meseleyi, “AKP'yi hazırlayan Türkiye günleri” çerçevesinde de değerlendirebilir miyiz? Abartılı mı olur sizce?
FİKRET AYDEMİR - O zaman da algı yaratılmıştı, şimdi de algı yaratılıyor başörtü üzerinden. Dönüp biraz geçmişe baktığımızda 2004-2005 yılında o zaman Leyla Şahin’in davası vardı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde.
Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) Belçika Temsilcisi Fikret Aydemir
Strasbourg’da duruşmaları bizzat izledim. Son duruşma 10 Kasım 2005’teydi. AİHM reddetmişti davasını. O Leyla Şahin bugün AKP İnsan Haklarından Sorumlu Başkan Yardımcısı olarak karşımıza çıkıyor. 1990’larda 2000’lerde sürekli başörtü yasağı algısı yaratıldı. Gezi sırasında da Kabataş iddiaları vardı. Aradan onca yıl geçmesine rağmen hâlâ bu görüntüler ortaya çıkmadı. Başörtüsü sanal problemi Brüksel’de yaşandı. Bugün de Anayasa Mahkemesi’nin aldığı karara başörtü yasağı deniyor. Oysa dini sembollerin kullanılmasına yüksek öğrenim kurumlarının yasak uygulamasına izin verdi. Bu sadece başörtüsü ile alakalı değil. Aynı zamanda Hıristiyanların haç, Yahudilerin kipa kullanmasını da yasaklayan kurumlara izin veren bir karar.
- Belçika ve Avrupa siyasetinde olay büyüyor. Şartlar Türkiye'den çok farklı. Türkiye'de Müslüman çoğunluk yüzde 99, burada Müslüman oranı yüzde 5. Belçika’da Hıristiyanlar ya da Yahudiler de sokağa çıkıp ve benzer bir eylem yaptılar mı?
FİKRET AYDEMİR - Zaman zaman başörtüsü eylemlerine onlar da destek veriyorlar çünkü dini sembollerin yasaklanması konusunda onlarda taleplerini bu şekilde dile getiriyorlar.
- Kesin karar Brüksel Sulh Mahkemesi tarafından verilecek. Olay hukuki bir çıkmaza dönüşebilir mi?
FİKRET AYDEMİR - Yasalar gayet açık. Özel kurum ve kuruluşlar kılık kıyafete karışamazlar. Ancak kamu kuruluşlarında herkes uymak zorunda. Buralarda çalışmak ya da eğitim almak isteyenler bu düzenlemelere uymak zorunda. Bunu bilerek eğitime başvurabilirsiniz. Tersi değil.
- Gösterilerde kadınlar kadar erkek eylemcilerin de yer almasını nasıl okumak gerekiyor?
FİKRET AYDEMİR - Biz de 90’larda Türkiye’de başörtü yasağına karşı eylemlere temel hak ve özgürlükler çerçevesinde destek verdik. Dönüp baktığımda “Acaba doğru mu yapmışım?” diye düşünmeden edemiyorum. Nasıl istismar edildiğini görüyoruz. Hak savunmasında kadın-erkek ayrımı olmaz tabii.
- Avrupa için tüm bu tablodan sonra başörtüsü nasıl algılanıyor?
FİKRET AYDEMİR - Son yıllarda ortaya çıkan İslamofobiyi ve ırkçılığı körüklüyor ve ekmeklerine yağ sürüyor ne yazık ki. Aşırı sağ partiler “Bakın tezlerimiz doğru. Kamu düzenimizi bozuyorlar. Batılı alışkanlıklarımı bozuyorlar” diyor. İki tarafı da keskin bıçak. Bir yanda Müslümanların haklarını savunuyorsunuz, diğer taraftan ırkçılığı körüklüyorsunuz. Nerede nasıl durmamız gerektiğini iyi bilmeliyiz.
+49-BRÜKSEL