Avantacı takımı şimdi ne yapacak?

Avantacı takımı şimdi ne yapacak?

İstanbul ve Ankara’nın el değiştirmesiyle birlikte avantası kesilenler ne yapacak? “Ölümüne Reis” diyerek dombra söylemeye mi devam edecekler, yoksa Erbakan Hoca gibi Erdoğan’ı da sırtından hançerleyip, yeni ufuklara mı yelken açacaklar?

OKTAN ERDİKMEN - AKP, 2002 yılında kimsesizlerin kimsesi olacağı iddiasıyla iktidara gelmişti. 

Ancak aradan geçen süre zarfında, yeni muhafazakar bir oligarşi yaratıldı. Belediyelerin, bakanlıkların koridorlarında iş takibi yapan, ihale üstüne ihale kovalayan bu sınıf, eskisine göre daha muhafazakardı ancak geniş yoksul kesimler için çok fazla bir şey değişmemişti.

Üstüne üstlük, iç ve dış politikada sürekli U dönüşü yapılması, hatalı siyasetin sorumluluğunun alınmaması, hiçbir şey yokmuş gibi davranan ve tüm haberlerini yalan üzerine kuran propaganda makinelerine teslim olunması, insanları AKP'den soğuttu.

Şimdi, Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim sonuçlarını kabul etmesine rağmen, yerel aktörler İstanbul’u ve Ankara’yı kaybettiklerini bir türlü kabul etmek istemiyorlar.

Bunun sebebi, yereldekilerin bir şekilde belediyelerden nemalanmaları, çok sayıda hala oğlunun, amca kızının belediye şirketlerinde çalışması, bazılarının iş yerine hiç uğramadan maaş alması, en önemlisi de belediyelerin açtığı ihalelerden bir şeyler kapma devrinin son bulması olarak görülüyor. 

Üstelik Erdoğan, İstanbul’u ve Ankara’yı kaybedenlerden bunun hesabını da soracak. Parti içerisinde yepyeni bir dönem başlayacak.

Peki bu yeni dönemde, milyonluk ihaleleri toplamaya alışmışken birden sistem dışına itilenler ne yapacak?

Eskisi gibi, “Ölümüne Reis” diyerek dombra söylemeye devam edecekler mi, yoksa Erdoğan’ı da, tıpkı Erbakan Hoca’ya yaptıkları gibi sırtından hançerleyecekler mi?

Bunu yakın zamanda göreceğiz. 

Halkın gözü kulağı ise 4 yıl Ekrem İmamoğlu’nun ve Mansur Yavaş’ın çalışmalarında olacak.

Geniş kesimler, bu şehirlerdeki hizmetlerden memnun kalırsa, 4,5 sene sonra CHP adayının Cumhurbaşkanı seçilmesi içten bile değil.

Türk siyasetinde her şey olabilir.

Ancak kesin bir şey var ki, 31 Mart 2019, Türk siyasi tarihinde tıpkı 1989 ve 1994 seçimleri gibi, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı bir dönüm noktası olarak yazılacak.

HABERE YORUM KAT