OKTAN ERDİKMEN - Almanya’da Duisburg ve Köln üniversiteleri, Türk ve Rus kökenli Alman vatandaşlarının eylül ayında yapılan federal meclis seçimlerindeki oy tercihlerine ilişkin bir araştırma yayımladı. Araştırmadan, Almanya’da yaşayan Türkiye kökenlilerin yüzde 35’inin SPD’ye, yüzde 20’sinin CDU-CSU’ya, yüzde 16’sının Sol Parti’ye, yüzde 13’ünün Yeşiller’e ve yüzde 4’ünün de FDP’ye oy verdiği sonucu çıktı. 

Bu oranlara göre, Almanya’daki Türkler, Erdoğan’ın "Bunlar Türkiye düşmanı ve Nazi. Sakın oy vermeyin’ dediği partilere (SPD, CDU ve Yeşiller) yüzde 68 oranında oy vermiş.

SPD, Yeşiller ve Sol Parti’den oluşan blokun aldığı oy oranı ise yüzde 64’e ulaşıyor. Diğer taraftan Erdoğan’ın desteklediği ve Türklerin öncülüğüne kurulan Almanya İçin İttifak (ADD) Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde (NRW) yüzde 12’de, Erdoğan'ın en azından ‘Oy vermeyin’ demediği FDP ise yüzde 4’te kalmış.

Yani Almanya’daki Türkler ve Kürtler, Erdoğan’ı dinlememişler. Aksine, onun kesinlikle oy verilmemesini istediği partilerde birleşmişler. 

Ankete katılanlar, liderlere - 5 ile + 5 arasında puan vermeleri istendiğinde de, Merkel’a 1,6 puan verirken, Cem Özdemir’e 0,9 ve Erdoğan’a da - 2,5 puan vermişler. Bu durumda, Almanya’daki Türklerin, Merkel’ı Cem Özdemir’den ve Erdoğan’dan daha çok sevdiği sonucu çıkıyor.

Avrupalı Türkler, Erdoğan'ı desteklemiyor muydu?

Peki bilimsel araştırmalara göre, Almanya’daki Türkler Erdoğan’ı dinlemiyorsa, iktidar partisi Türkiye’deki genel seçimlerde ve referandumlarda, Almanya’dan nasıl büyük oranda oy alabiliyor?

Bunun iki açıklaması var. Birincisi, Alman vatandaşı olan Türk ve Kürt kökenli yurttaşlar, Türk vatandaşı veya çifte vatandaş olanlara göre, yaşadıkları ülkeye daha fazla uyum sağlamış durumdalar. Bu nedenle Almanya seçimlerinde oy kullanırken, Erdoğan’ın ne söylediğinden çok, kendilerini etkileyen konularda Alman partilerin ne tür adımlar atacağını göz önüne alarak karar veriyorlar.

İkincisi ise yandaş medyada işlenen Avrupalı Türklerin büyük ölçüde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı destekledikleri yönündeki algının yanlış olması. Almanya’da seçime katılım oranı çok düşük. Bu nedenle AKP, oransal açıdan yüzde 59 gibi çok yüksek bir rakama ulaşıyor gibi görünse de, gerçekte çok az oy alabiliyor. Son genel seçimlerde, Almanya’da oy kullanma hakkı bulunan 1 milyon 411 bin seçmenden sadece 340 bini AKP’ye oy verdi. Yani, 1 milyon 71 bin kişi AKP’ye oy vermedi. 

Referandumda da, Almanya’da yaşayan her 4 Türk seçmenden 2’si oy kullanmaya hiç gitmedi. Gidenlerden de biri evet, diğeri de hayır verdi.

Dolayısıyla, Avrupalı Türklerin ezici bir çoğunlukla Erdoğan’ı destekledikleri doğru değil. Aksine, kendi kitlesini en iyi motive edebilen, tüm devlet imkanlarını kullanan, konsoloslukları ve camileri birer seçim bürosu gibi çalıştıran AKP, Avrupa’dan alabileceği en fazla oyu almasına rağmen, genel itibariyle başarısız bile sayılabilir. 

Önümüzdeki günlerde, muhalefeti harekete geçirebilecek bir Cumhurbaşkanı adayı çıkarılır ve Almanya’da AKP’ye oy vermemiş olan 1 milyon 71 bin seçmen sandığa gitmeye ikna edilebilirse, çok sürpriz bir tablo çıkabilir. 

Bu çerçevede, Almanya’daki Türk ve Kürt kökenli Alman vatandaşlarının, Erdoğan’ı dinlemeyerek kendi çıkarları doğrultusunda oy vermelerini anlayabiliriz.

Anlaşılamayan nokta ise bu ülkede yaşayan Türklerin yüzde 66’sının, Kürtlerin de yüzde 84’ünün Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olması.

Biz Avrupa Birliği’nin gelişmiş ekonomisinden, çoğulcu siyasetinden, insan hakları, demokrasi, hukuk ve sosyal devlet ilkelerinden sonuna kadar faydalanacağız. Ancak sıra Türkiye’ye gelince, ‘Hayır, Türkiye AB’ye girmesin’ diyeceğiz.

Yok canım, o kadar da kötü olamayız…

 

Oktan Erdikmen’in diğer yazılarını okumak için tıklayınız.

Araştırmanın tümünü Almanca olarak okumak için tıklayınız.