OKTAN ERDİKMEN - 8 Nisan 1997 Salı sabahı, Friedberg Karakolu’ndaki polis telsizinden bir trafik kazası anonsu yapıldı. Siyah bir BMW,  Ober-Mörlen bölgesinde kırsal alanda bir ağaca çarpmıştı.

Olay yerine gelen polisler, kazada hayatını kaybeden kişinin 45 yaşındaki evli ve 2 çocuk babası Türk vatandaşı Adem Bozkurt olduğunu tespit ettiler.

Yolun akışı ve maktulün yaraları, şüpheli bir durumu göstermiyordu. Bu nedenle otopsi yapılmadı.

Yakınları, trafik kazasında öldüğünü düşündükleri Adem Bozkurt’u götürüp İzmir’de defnettiler.

Oysa hiçbir şey görüldüğü gibi değildi.

2015 yılının başında, polise olayın cinayet olduğunu belirten bir ihbar mektubu gönderildi.

Kaza raporunun yeniden incelenmesi sonrasında, olayın kaza süsü verilmiş bir cinayet olabileceği tespit edildi.

Alman savcılık, adli tıp ve emniyet yetkilileri, İzmir’e giderek Türk yetkililerle birlikte Adem Bozkurt’un cesedine otopsi yaptılar.

Bozkurt, ensesine bir kurşun sıkılarak öldürülmüştü.

Cinayetin oto yol dinlenme tesislerinde tuvalet bakım firmaları arasındaki bir rekabetten dolayı işlendiği düşünüldü. Bu çerçevede 3 kişi cinayet zanlısı olarak gözaltına alındı ama bir süre sonra serbest bırakıldılar.

Araştırmalarını sürdüren polis, başka bir şüpheliye ulaşamadı.

Emniyet yetkilileri, vatandaşların Adem Bozkurt cinayetinin aydınlatılabilmesi için yardımcı olmalarını istiyor ve şu soruların cevabını arıyor:

- 8 Nisan 1997 sabah saat 04:30’da Ober Mörlen bölgesindeki Winterstein Caddesi’nde meydana gelen ve trafik kazası gibi gösterilen cinayetle ilgili bilgisi olan var mı?

- Olay günü siyah renkli bir BMW 518 aracı veya Adem Bozkurt’u gören oldu mu?

- Bu olay hakkında bilgisi olan veya bunun bir cinayet olduğu hakkında herhangi bir şey duyan kimse var mı?

Katilin veya katillerin bulunmasına yardım edecek kişilere 10 bin avro da para ödülü verilecek.

Sabaha karşı bir kişiyi ensesinden vurarak öldür. Olaya kaza süsü vermek için arabayı ağaca çarptır. Görevliler işini düzgün yapmadığı için olay kapansın ve otopsi bile yapılmadan cenaze defnedilsin.

Gerçekler, yıllar sonra da olsa vicdanının sesini dinleyen bir tanığın mektubuyla ortaya çıksın.

Kulağa film senaryosu gibi geliyor değil mi?

Amerikalı öykü yazarı Russel Banks’ın dediği gibi:

“Gerçekler, uyduracağım bütün hikayelerden daha ilginç ve ben de bu yüzden gerçeği anlatıyorum”…