OKTAN ERDİKMEN - Psikolog Slovic, araştırmasında birinci gruba Malawi’den yoksul bir çocuğun fotoğrafını, sonraki gruba ise ülkedeki yoksulluk istatistiklerini gösterdi. Birinci gruptaki denekler, ikinci gruptakilere göre yüzde 50 daha fazla bağış yaptılar. Bu fotoğrafın gücüdür.

Erdoğan’ın yanında seçim öncesi poz verirseniz, üstelik bu fotoğraf propaganda malzemesi olarak servis edilirse, bunun anlamı Cumhurbaşkanlığı makamına saygı değil, Erdoğan rejimine destek vermektir. 

Alman milli takımında oynayan bir profesyonel futbolcuysanız, Almanlar size tepki gösterirler. 

Bu çerçevede Özil’in ve Gündoğan’ın yaptığı yanlıştır. Ancak olayın ardından bu futbolculara yapılanlar daha yanlıştır.

Alman Futbol Federasyonu yetkilileri, milli takımın Dünya Kupası’ndaki başarısızlığının sebebi olarak bu fotoğrafı göstererek kendi hatalarını örtbas etmeye çalışıyorlar.

Bu durumu fırsat bilen ırkçılar da, merkez sağdan başlayarak Özil’in şahsında Türklere yükleniyorlar.

Türklerin neden Alman milli takımında oynadığını soran milletvekili bile var.

Oysa Özil Almanya’yı dünya şampiyonu yaparken, kimse bu soruları sormuyordu.

Almanya’da ne yaparsanız yapın, bunu Türk olarak veya en fazla Türk kökenli bir Alman olarak yapabilirsiniz. Yani Almanya’da her şey olabilirsiniz ancak Alman olamazsınız. En küçük bir hatanızda, tüm iyi hatıralar unutulur ve hedef tahtasına konulursunuz.

Irkçılık tartışmaları, olayın bir boyutu. Ancak bu olayın basında çok fazla gündeme gelmeyen bir başka boyutu daha var.

8 senede ne değişti?

Mesut Özil, 2011 yılında Real Madrid’de oynuyordu. Erdoğan’ı ziyaret ederek, tüm takım arkadaşlarına imzalattığı bir formasını hediye etti. Şimdiyse, Erdoğan fotoğrafı çektirdi diye mezun olduğu okuldaki yardım projesinden bile çıkarıldı.

Bu süre zarfında Almanlara "Nazi', 'PKK destekçisi', 'Sen kimsin?', 'Kaç yaşındasın?" diye hakaretler eden iktidar, şimdi çıkıp Mesut Özil’e ‘Helal olsun’ diyor.

Keşke siz Türkiye’de 2 tane oy fazla alacağım diye, Avrupa’da ekmeğinin peşinde koşan milyonlarca gurbetçiyi zor durumda bırakacak bencillikler yapmasaydınız.

Bir Alman milli futbolcunun fotoğrafını seçim propagandasında kullanıp, onu takımdan ayrılmak zorunda bırakmasaydınız.

Otoriter bir tek adam rejimi kurmasaydınız. İnsanları kafanıza göre tutuklamasaydınız.

Onun yerine gurbetçilere verdiğiniz uçak biletlerinde indirim, emeklilere çalışma izni gibi sözlerinizi tutsaydınız da…

Biz de size ‘helal olsun’ deseydik.