Söyleyecek sözün varsa susmamalısın

Söyleyecek sözün varsa susmamalısın

Berlin'de yaşayan Türk yazar Nesrin Kişmar, kitaplarında Almanya'daki Türklerin hikayesini anlatıyor.

Nesrin Kişmar kimdir?

1973 İzmit doğumluyum. 1994 yılından beri Almanya'nın Berlin şehrinde eşim ve dört çocuğum ile yaşamaktayım.

Kitap yazma fikri nasıl doğdu?

Bugün yaşları 18 ve 16 olan iki büyük oğlumu büyütürken onlara masallar, hikayeler okumak, aynı masal ve hikayeleri bazen Türkçe bazen Almanca okumak istedim. O dönemlerde iki dilli çocuk kitapları ya azdı ya da bugünki gibi internet ortamı olmadığı için ulaşmamız mümkün değildi. Çocuklarımla bir alışveriş merkezine gezmeye giderken mutlaka kitapçılara girerdik. İngilizce - Almanca ya da Fransızca - Almanca çocuk kitapları olsa da Türkçe-Almanca çocuk kitabına hiç denk gelmemistik. Bu durumu garipserdim, çünkü Almanya'da çok fazla sayıda Türk kökenli gurbetçi yaşıyordu. Kitapçılarda gezinirken bulduğum Türk yazarlarının çeviri kitaplarını yazarlarımıza destek olmak amacı ile mutlaka alırdım. Bu şekilde zamanla kütüphanemde kendime ait güzel bir arşivim oluştu. Çeviri kitapları okurken hem almancamı geliştiriyor, hem de bizi anlatan hikayeleri romanları okuyarak memleket hasretimi gideriyordum. Zamanla çeviri yapmaya özel bir merak geliştirdim ve masal çevirileri yapmaya başladım. Üçüncü ve dördüncü çocuklarım dünyaya geldiğimde onlara okuyabileceğim iki adet iki dilli masal kitabım vardı. "Märchenküche" ve "Liebe wie das Salz" Shaker Media etiketiyle yayımlandı. "Märchenküche" (Masal Mutfağı) tanınmış alman halk masallarından bir seçki ve çocuklara özel tariflerden oluşuyor. "Liebe wie das Salz" (Tuz Kadar Sevgi) ise özellikle gurur duyduğum bir çalışma. Kitapta yer alan on adet Türk halk masalı almancaya ilk defa çevrildi. Kitabı renklendiren muhteşem çizimler aynı zamanda çocuk kitapları yazarı olan ressam Judith Crawford'a ait. 

Masal çevirileri bir dönem çok severek yaptığım bir uğraş olsa da artık kendi kurguladığım kendi kelimelerimle yazdığım hikayeleri anlatmak istiyordum. Çok uzun bir zamandır içimde büyüyen bir yazma isteğiydi bu. Bugün burada olmam, bu hayatı yaşamam tesadüf değil, ben hikayeler yazmalıyım diye düşünüp dururdum. En çok da ailemin göç hikayesini anlatmak isterdim. Aslında çok farklı, ilginç, herkesinkinden başka bir hikayemiz yoktu, ama işte özel olan da buydu. Sıradan insanların sesi olmalıydım. Şu veya bu sebepten memleketinden uzaklara düşmüş, yabancı bir ülkede yaşam mücadelesi veren, kültürünü yaşatmak isterken kayıplara uğrayan insanların hikayelerini anlatmak istedim. Romanlarımın kahramanlarını memleketini kültürünü seven ve yaşatan, aynı zamanda yaşadığı ülkenin kanunlarına, gelenek göreneklerine saygılı insanlar olarak hayal ettim. 

Kendi çocuklarımın iki kültür arasında yetişme süreçlerine tanıklık ederken ileride yazacağım romanlar için de farkında olmadan malzeme topluyordum. İlk romanım olan "Arda und der Spuk von Tegel" bu birikimin sonucu oldu ve arkası geldi. Kitabın kahramanı olan Arda onbir yaşında Berlin-Tegel'de yaşamakta olan Türk kökenli bir çocuktur. En iyi arkadaşı Lennard ile yaz tatilinde yaşadıkları bölgede bisiklet turuna çıkarken efsanelere konu olan hayalet söylentilerinin peşine düşerler. Arda ve Lennard'ın arkadaşlığı özünde Türk-Alman dostluğunu, farklılıklarımızla birlikte tolerans ve saygı ile birlikte yaşamanın mümkün olduğunu simgeler. İkinci romanım "Arrangierte Ehe" (Türkçe orjinali "Nazende Sevgilim") ise adından anlaşılacağı üzere görücü usulü evliliğin günümüzde ne şekilde uygulandığını konu etmektedir. Romanın ana karakteri Demet yirmiiki yaşında sosyal hizmetler eğitimi almış ve Berlin'de bir Türk alman hasta bakımevinde çalışmaktadır. Annesi ve babasını hiç tanımayan Demet'i anneannesi Perihan binbir emekle büyütmüştür. Selim Serter hoteller zincirinin tek varisidir. Alzheimer hastası olan annesi Jasmin'i tedavi için Almanya'ya getirdiğinde yanlarında çalışmaya başlayan Demet ile yolları kesişir. Jasmin unutmak istediği geçmişindeki sırdan kaçamaz. Genç kız hastasına yardım etmek ister. Oysa ki kendi geçmişinde de ne olduğunu çözemediği bir sır vardır. Hayat karşısına gerçek aşkı çıkardığında da geçmişindeki sır peşini bırakmaz. 

Şu ana kadar yayınlanmış tüm kitaplarım Almanya'da Amazon ve diğer bilinen tüm kitabevlerinden sipariş edilebiliyor. 

Nesrin Kişmar bugün ne işle uğraşıyor?

Yazmaya devam ediyorum. Yeni romanımın lektoratı yapılmakta. Bu yıl içerisinde yayınlanabileceğini umuyorum. Konum yine Almanya'daki Türkler. Fakat her kitapta başka karakterler, başka hikayeler var ve öyle olmaya devam edecek. Çok eskiden izlediğim bir filmdeki bir replik beni oldukça etkilemişti ve yazma serüvenimde yol göstericim oldu: "Söyleyecek sözün varsa susmamalısın" 

HABERE YORUM KAT