Scholz döneminde Almanya-Türkiye ilişkileri nasıl şekillenecek?

Scholz döneminde Almanya-Türkiye ilişkileri nasıl şekillenecek?

Olaf Scholz'un başbakanlığı devralmasıyla Almanya'nın dış politikasında da yeni bir dönem başlıyor.

Almanya'nın en önemli dış politika başlıkları arasında yer alan Türkiye ile ilişkilerin nasıl şekilleneceği de merak konusu.

Scholz hükümeti, Türkiye ile ilişkilerde nasıl bir yol haritası izleyecek? 

Yeni Başbakan Olaf Scholz Türkiye'ye nasıl bakıyor?

Scholz Türkiye'nin artan oranda otoriterleştiğini, demokratik muhalefetin büyük ölçüde sınırlandırıldığını, insan hakları ve demokrasinin gerilediğini, AB üyelik müzakerelerinin bu koşullar altında sürdürülemeyeceğini söylemekle birlikte Scholz, tıpkı Merkel gibi Türkiye'nin AB ve Almanya için önemli bir ülke olduğunu, diyaloğun zor da olsa sürdürülmesi gerektiğini savunuyor.

Dış politika uzmanları, Scholz'ün Almanya'nın stratejik çıkarları gerektiği ölçüde AK Parti hükümeti ile işbirliğini sürdürmeye çalışacağı görüşünde. Türkiye'nin AB ile ilişkilerinin nasıl şekillendireceği ise Erdoğan sonrası dönemde ele alınmak isteniyor, "belke gör" politikası izleniyor. Öte yandan Scholz hükümetinin de Türkiye'nin ev sahipliği yaptığı sığınmacılar için mali yardımların sürdürülmesinden yana olacağı belirtiliyor. 

Yeni kabinede Türkiye ile ilişkilerin şekillenmesinde ağırlığı olacak bakanlar kimler? Türkiye yaklaşımları hakkında neler biliniyor?

Gelecek dönemde Türkiye ile ilişkiler konusunda öne çıkacak olan isim ise Almanya'nın yeni dışişleri bakanı Annalena Baerbock olacak. Almanya'nın ilk kadın dışişleri bakanı olacak olan Baerbock, geçtiğimiz günlerde vizyonunu açıklarken demokrasi ve insan hakları gibi değerleri öncelikli tutan bir dış politika anlayışını savunmuştu. Baerbock, değerlerin yön verdiği bir dış politika anlayışında, hem diyalogun hem de gerektiğinde sert yöntemlerin uygulanabileceğini ifade etmişti.

Daha önce Türkiye konusunda yaptığı açıklamalarda demokrasi ve insan hakları alanındaki gerilemeleri eleştirmiş olan Baerbock, demokrasi ve hukuk devletine dönüş olmadıkça mali yardımların yapılmaması gerektiğini savunmuştu. Baerbock, "Güçlü bir ekonominin gereklilikleri demokrasi ve hukukun üstünlüğüdür" demişti. Yeşiller'in önemli isimlerinden olan Baerbock, Türkiye'nin AB müzakerelerinin dondurulmasını savunmuş, ancak üyelik sürecine tamamıyla son verilmesi çağrılarına destek vermemişti. Baerbock, Türkiye'de demokrasiyi ve insan haklarını savunan kesimlere destek verilmesini istemişti.

 Koalisyon partileri Türkiye ile ilişkiler için nasıl bir yol haritası belirledi?

Salı günü imzalanan 177 sayfalık koalisyon sözleşmesinde Türkiye ile ilişkiler "İkili ve Bölgesel İlişkiler" başlığı altında yer alıyor. Bu bölümde, ABD, İngiltere, Ukrayna, Belarus ve Rusya ile ilişkilerden sonra Türkiye'ye yer veriliyor, iki kısa paragrafta Alman-Türk ilişkilerinde benimsenen ana parametreler aktarılıyor.

"Endişe verici iç siyasi gelişmeler ve dış politika gerilimlerine rağmen Türkiye bizim AB'nin önemli bir komşusu ve NATO partneri olmaya devam ediyor" cümlesinin hemen ardından Almanya'daki Türkiye kökenli nüfusun büyüklüğüne vurgu yapılarak bunun iki ülke arasında özgün bir yakınlık oluşturduğu ifade ediliyor.

Yeni hükümetin koalisyon sözleşmesinde "AB komşusu" vurgusu yapılan Türkiye'ye, AB'nin genişlemesine ilişkin bölümde ise yer verilmiyor. Genişleme perspektifi Batı Balkanlar'dan altı ülkeyle sınırlı tutuluyor, bu ülkelerin AB'ye tam üyeliğinin desteklendiği, Kopenhag kriterlerini karşılamalarını sağlayacak desteklerin de verileceği vurgulanıyor.

Haberin tamamını DW Türkçe 'den okuyabilirsiniz.

 

HABERE YORUM KAT