5 yaşındayken ciddi bir hastalığa yakalandım...

5 yaşındayken ciddi bir hastalığa yakalandım...

Ben 5 yaşındayken ölümcül bir hastalığa yakalandım Almanya da aylarca Katolik hastanesinde kaldım. Katolik hastanesi olduğu için...

M. HİCRAN AKKÖSE - Ben 5 yaşındayken ölümcül bir hastalığa yakalandım Almanya da aylarca Katolik hastanesinde kaldım. Katolik hastanesi olduğu için Hemşirelerin hepsi Rahibeydi. Hatta ikinci adım olan "Magnolia" ismini de bana bakan Rahibe Annemarie koydu. Rahibe Annemarie beni yatırırken lambayı söndürüp odadan çıkardı. Karanlıktan çok korkardım ışıklar hep yanık kalsın isterdim. Korkumu bastırmak için yatakta oturur şarkı söylerdim. Yıllar geçtikçe anladım ki korkulacak olan KARANLIK değildi, esas korkulacak olan vicdansız insanlar, iki kuruşa satılan kötü ruhlar, her gün kocası tarafından koruma istemesine karşın öldürülen kadınlar, ekonomik sorunları yüzünden intihar edenler, cari açık, hisse senetleri, borsa, yedin mi onun gibi yiyeceksin kelimeleri, kapanan fabrikalar, atomu mayını yapan bilim adamları ve bunları atma izni veren politikacılar, uyuşturucu satanlar, hak ararken sindirilenler, Toprakları istila eden ölüm tohumları, birileri aşırı zenginleşirken, fakirleşenler, yetimi iten kibirliler, aynı ırktan dinden mezhepten olmasına rağmen birbirini kıran ve birbirilerine kırdırılan insanlar. Bu saydıklarımın yanında karanlık nedir ki? Rahibeye yalvarırdım odanın kapısı aralık kalsın diye meğer manasız bir mücadeleymiş benimkisi! Neden mi? Karanlık bir odaya açılan aydınlık odanın kapısı, karanlığı aydınlatır ama aydınlık odaya açılan karanlık odanın kapısı, aydınlığı karartmaz. Öyleyse korkma sen de karanlıktan! Karanlık, sadece aydınlığı içinde barındırmayan ışığın farklı bir haliymiş büyüğünce anladım...

HABERE YORUM KAT