Her gün yaklaşık 100 Alman cinsiyetini değiştiriyor
1 Kasım 2023 itibarıyla Almanya'da yürürlüğe giren yeni yasa, bireylerin cinsiyet kimliklerini daha kolay ve bürokratik engeller olmadan değiştirmelerine olanak tanıyor. Artık herkes, kişisel beyanı ve kimlik belgeleriyle başvurarak cinsiyetini "kadın", "erkek", "çeşitli" veya "belirtilmemiş" olarak kaydettirebiliyor. Ayrıca, bu değişikliğin birden fazla kez yapılabilmesi de mümkün.
Başvuru süreci sadece dakikalar sürüyor
Yeni süreç oldukça basit. Cinsiyet değişikliği yapmak isteyen kişiler, bağlı bulundukları nüfus müdürlüğüne giderek gerekli başvuruyu yapabiliyor. Süreç, sadece bir form doldurmak, doğum belgesi göstermek ve belirli bir ücret ödemekle tamamlanıyor. Başvuruların ardından yasal olarak üç aylık bir bekleme süresi başlıyor. Bu sürenin sonunda kişi, yeni kimlik ve belgelerini alarak resmi olarak yeni cinsiyetiyle tanınıyor.
Almanya genelinde başvuru ücretleri şehirden şehire küçük farklılıklar gösterebiliyor. Örneğin, Hamburg'da başvuru ücreti 35,50 Euro, yeni doğum belgesi içinse ek olarak 18 Euro ödeniyor.
İlk veriler: Binlerce kişi başvurdu
Yasanın yürürlüğe girdiği ilk 40 gün içinde, Almanya'nın büyük şehirlerindeki nüfus müdürlüklerine toplam 4361 cinsiyet değişikliği başvurusu yapıldığı tespit edildi. Bu, günlük ortalama 100 başvuru anlamına geliyor.
Başvuruların büyük kısmı Berlin, Leipzig ve diğer büyük şehirlerden geldi. Özellikle büyük şehirlerde başvuru sürecinin daha anonim ilerlemesi, tercih sebeplerinden biri olarak gösteriliyor. Leipzig'deki başvuruların önemli bir kısmı şehir dışından gelen kişilerden oluşuyor.
Yasanın amacı ve etkileri
Alman hükümeti, yeni düzenlemenin trans, interseks ve non-binary bireylerin kimlik beyanlarını kolaylaştırmayı hedeflediğini belirtiyor. Bu yasa, uzun süredir talep edilen bir adım olarak görülse de, toplumsal tartışmaları da beraberinde getiriyor.
Bazı şehirlerde başvuruların tamamı eksiksiz sonuçlanırken, bazı bölgelerde hâlâ yüzlerce başvuru işlem sırasını bekliyor.
Yeni düzenlemenin bireylerin kimliklerini özgürce ifade etmelerine olanak tanıdığı, ancak toplumsal kabul ve yasal uygulamalarda hâlâ bazı soru işaretleri olduğu gözlemleniyor. Sürecin ilerleyen dönemlerde daha net bir çerçeveye oturması bekleniyor.