"Hainlik değil, çaresizlik ama..."

"Hainlik değil, çaresizlik ama..."

Can Dündar'ın Türkiye'deki hukuksuzluklar için Avrupa'yı ve Almanya'yı göreve çağırdığı yazısı Habertürk yazarı Oray Eğin tarafından eleştirildi.

Türkiye'den ayrılıp Almanya'ya yerleşen Can Dündar Alman Devleti'ni Türkiye'deki hukuksuzluklara tepki vermiyor diye eleştirmişti. Dündar yazısında "Almanya desteklemiyor, Alman Hükümeti destekliyor" ifadelerini kullanmış Alman Devleti'ni ve Avrupa'yı Türkiye'de yaşananlara karşı daha yüksek sesle tepki vermeye çağırmıştı. 

İLGİLİ HABER: Firari Can Dündar'dan Almanya neden Erdoğan'ı destekliyor çıkışı!

Dündar'ın bu yazısı Habertürk yazarı Oray Eğin tarafından eleştirildi. 

Eğin, "Batı’nın bir şekilde gücünü kullanarak sorunlu ülkelere çekidüzen vermesini beklemek yaygın yaftalamanın buyurduğu gibi ihanet ya da tembellik değil, daha çok çaresizlik aslında" sözleriyle Can Dündar'ın düştüğü durumu tarif etti. 

Eğin yazısını demokrasi dışarıdan değil içeriden gelecek vurguyla sonlandırdı.

İşte o bölüm 

"Her üçüncü dünya ülkesi aydını kendi ülkesine çekidüzen vermesi için bel bağladığı Batı’nın ikiyüzlülüğünü bir gün görecek. Eskiden belki samimiyetsiz tavrı gizlemek için özenli bir çaba vardı, son yıllarda o da tamamen ortadan kalktı.“Türk’ün Türk’ten başka dostu yok,” da değil, ama yalnızız. Demokrasi ve hukuk devleti ile ilgili sorunlarımıza çözüm içeriden gelecektir, dışarıdan değil."

Oray Eğin'in ilgili yazısı şu şekilde: 


Geçenlerde Can Dündar’ın bir yorumuna denk geldim. Başta yaşadığı Almanya olmak üzere Avrupa Birliği’ni Türkiye’ye yeteri kadar sert çıkışmadığı için eleştiriyordu. Sorsanız, özellikle Avrupa ülkeleri kendilerinin dünyadaki demokrasinin öncüsü olduğunu iddia ederler. Ama HDP’ye yönelik kapatılma davası, bir milletvekilinin tutuklanması, AİHM kararlarına rağmen serbest bırakılmayan isimlere karşı epeydir sessiz Avrupa Birliği, verilen tepkiler kozmetik.

Avrupa ne olursa olsun Türkiye’yle iyi geçinmeye mecbur olduğunu biliyor; demokrasi veya insan hakları dersi vermek artık öncelikleri değil. Almanya özellikle Suriyeli mülteciler yüzünden Türkiye’ye muhtaç; pandemi sonrası ekonomik toparlanma için de Türkiye’yi karşısına alamaz. Merkel gittikten sonra Almanya’nın pragmatik politikasında bir değişiklik olur mu, Yeşiller yıllardır kendileriyle özdeşleşen insan hakları konusunda Türkiye’yi sıkıştırır mı? ABD’nin yeni yönetimini örnek olarak kabul edersek AB’nin genel tavrında da çok da büyük bir değişiklik olacağını tahmin etmiyorum. Dünyanın lider devletlerinin başka ülkelerin iç meseleleriyle ilgilendiği, üçüncü dünyaya demokrasi getirme önderliğini yaptıkları çağ epeydir geride kaldı.

Türk aydınında, hatta siyasetinde Batı’dan medet umma alışkanlığı yaygın. Demokrasiyle sorunlu ilişkisi olan pek çok ülke Batı’nın kapısını çalıyor, çünkü gelişmiş demokrasiler yıllar içinde bu konuda kendilerine güvenilmesi gerektiğine inandırdılar dünyayı. Batı’nın bir şekilde gücünü kullanarak sorunlu ülkelere çekidüzen vermesini beklemek yaygın yaftalamanın buyurduğu gibi ihanet ya da tembellik değil, daha çok çaresizlik aslında. İçeride bütün yolların tıkandığını, muhalefetin etkisizleştiğini, kurumların yetersiz kaldığını gösteriyor.

Batı’nın sert eleştirileri, kınamaları artık pek sonuç vermiyor zaten. Belarus’u, Hong Kong’u sadece uzaktan endişeyle izliyorlar. Kongo’da seçimi kazanan adaya hak ettiği koltuk verilmediğinde bir-iki açıklamadan sonra devamı gelmiyor; ne de olsa bu ülkenin yeraltı kaynaklarını sömürmeye devam etmek zorundalar.

Her üçüncü dünya ülkesi aydını kendi ülkesine çekidüzen vermesi için bel bağladığı Batı’nın ikiyüzlülüğünü bir gün görecek. Eskiden belki samimiyetsiz tavrı gizlemek için özenli bir çaba vardı, son yıllarda o da tamamen ortadan kalktı.“Türk’ün Türk’ten başka dostu yok,” da değil, ama yalnızız. Demokrasi ve hukuk devleti ile ilgili sorunlarımıza çözüm içeriden gelecektir, dışarıdan değil.

Yazının tamamı için tıklayınız.

HABERE YORUM KAT