Erdoğan neden 'Atatürkçüymüş gibi' yapıyor?

Erdoğan neden 'Atatürkçüymüş gibi' yapıyor?

Erdoğan’ın Atatürkçü olmadığını hepimiz biliyoruz. Peki neden öyleymiş gibi yapıyor? Anketlerde geriye düşmesi önemli bir etken ancak bu son U dönüşünün asıl sebebi, muhalefetin elinden Atatürk sembolünü almak istemesi.

OKTAN ERDİKMEN - Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar Atatürk’ün adını ağzına bile almıyordu. Almadığı gibi 30 Ağustoslarda, 29 Ekimlerde birçok kez yurt dışına giti, hasta oldu, kutlamalara katılmadı ya da komple iptal etti.

Cumhuriyetin kurucularına “ayyaş”, “10 Kasım’da put gibi duruyorlar”, “Demir ağlarla örmüşler, hiçbir şeyle ördüğün yok” diye hakaret ediyor, daha ağır hakaretlerde bulunanları da yanıbaşından ayırmıyordu.

Birkaç hafta önceyse, AKP çevrelerinde bir Atatürk sevgisi başladı. Erdoğan, Atatürk’ü yere göğe sığdıramama, AKP’liler de Atatürk posterleri dağıtma, Anıtkabir’e otobüsler kaldırma yarışına girdiler.

Bu sevginin kaynağının, AKP’lilerin yaptıkları hataların farkına varıp pişman olmaları ve çareyi Atatürk’ün fikirlerinde bulmaları olmadığını hepimiz biliyoruz. 

Peki aşırı dincilerin desteğini kaybetme pahasına, Erdoğan neden bir U dönüşü daha yaptı?

Birincisi, tükürdüğünü yalamak ona çok fazla şey kaybettirmiyor. Yeri geldiğinde “kardeşim” dediği kişileri terörist ilan edebiliyor ve dün etmedik hakaret bırakmadıklarını da sağ kolu yapabiliyor. Her halükarda onun dediğini alkışlayacak bir kitlesi ve ne dese manşetten destek verecek bir yalaka ordusu var. 

Seçimlerin yaklaşması ve anketler önemli etkenler

Bu son U dönüşünün nedenlerinden biri, elbette ki seçimlerin yaklaşması. 2019 öncesi yapılan anketlerde AKP çoğunluğu sağlayamıyor. Erdoğan, ikinci tura kalan bir seçimde başkan olamayacağını biliyor.

Peki, sabah akşam Atatürk dese ve Anıtkabir’in önünde yatsa, Atatürkçüler ona oy verir mi? Kesinlikle vermezler. 

Ancak İYİ Parti’de toplanan ve Atatürk’e laf söyletmeyen eski ANAP, DYP seçmeninin bir kısmı, bu vesileyle AKP’nin aslında “o kadar da radikal dinci” olmadığına ikna edilebilir.

Asıl neden Atatürk’ün muhalefetin sembolü olması

Türkiye’ye her gittiğimde evlerdeki, dükkanlardaki Atatürk posterlerinin ve büstlerinin arttığını görüyordum. Son gittiğimde, İzmir’de bir apartmanın bahçesine Atatürk büstü yaptırmışlardı.

Bunu arkadaşlara anlattığımda, kimse garipsemedi. Aksine herkes “Bizim apartmana da yaptıralım” dedi.

Bakkallarda, restoranlarda hatta pazar tezgahlarında bile Atatürk fotoğrafları asılıyor. Bu fotoğraf, Erdoğan muhaliflerini birleştiren güçlü bir sembol haline geldi. İnsanlar, Atatürk fotoğrafı asılı olmayan yerden alışveriş yapmamaya başladılar. 

Asıl niyet, bu sembolü muhalefetin elinden almak.

Önceki yıllarda, muhalifler hükümeti balkonlara bayrak asarak protesto ediyorlardı. Balkona bayrak asmak, “Ben muhalifim” demekti. Erdoğan, AKP’lilere de bayrak asma çağrısı yaptı. Gezi direnişinde, polis Türk bayrağı satışını yasakladı.

Herkes bayrak asınca, kimin Cumhuriyetçi olduğu anlaşılmaz hale geldi.

Şimdi de herkes Atatürk posteri assın, kimin ilerici, kimin gerici olduğu anlaşılmasın istiyorlar.

Atatürk düşmanlığının gereği kalmadı

Bir diğer önemli sebep de, Erdoğan’ın artık Atatürk düşmanlığına gerek görmemesi.

İktidarın ikinci yarısından itibaren, kendini Atatürk’ün yerine koymaya çalışan bir Erdoğan vardı. AKP’liler Cumhuriyet devrimlerini hiçe sayıyor, Çanakkale’den Atatürk’ü silmeye çalışıyor ve her fırsatta Kurtuluş Savaşı’nı aşağılıyorlardı.

15 Temmuz’dan ikinci bir Kurtuluş Savaşı destanı yaratmaya çalıştılar. Bu yeni destanın kahramanı da elbette Erdoğan olacaktı. Ancak bu halkta karşılık görmeyince vazgeçtiler.

Erdoğan, ne olursa olsun, Atatürk’ün bu milletin gönlünden silinemeyeceğini anladı ve sabah akşam “Atatürk” demeye başladı. 

Peki düşüncelerinde bir değişme var mı? Hayır. 

Erdoğan, laik mi? Değil. “Hem laik, hem Müslüman olunmaz” diyor.

Milliyetçi mi? Asla. “Milliyetçiliği ayaklar altına almak” istiyor.

Devletçi mi? Elbette hayır. Satmadık kamu kuruluşu bırakmadı.

Cumhuriyetçi mi? Kesinlikle değil. Cumhuriyet sistemini yıkıp, başkanlığı getirdi.

Halkçı mı? Olabilir mi? 2 bin korumayla gezip, saraylarda yaşıyor.

Devrimci mi? Bu soruya cevap vermeye bile gerek yok.

***

Hayat böyledir.

Bazen yapılabilecek her şeyi yaparsın.

Emrinde yüz binlerce polis, asker vardır. Banka hesapların parayla doludur, hatta bütün bankalar senindir.

Gazeteleri ve televizyonları satın alarak susturmuş, ihaleleri yakınlarına vermişsindir.

Hakimler, savcılar, adamlarından gelecek bir telefona bakarlar. 

Kağıt üzerinde en büyük senmişsin gibi görünürsün, yalakaların gece gündüz senin ne büyük bir dünya lideri olduğunu söylerler.

Oysa, 80 yıl önce ölmüş birinin, Anadolu’da bir köy bakkalına asılan küçük bir fotoğrafı korkutur seni.

Bir çift mavi göze yenilirsin…

 

Oktan Erdikmen'in diğer yazılarını okumak için lütfen tıklayınız.

HABERE YORUM KAT
2 Yorum