Demokrasi sorusu: Alman medyasında en alttakiler ve göçmenler nasıl temsil ediliyor?

Demokrasi sorusu: Alman medyasında en alttakiler ve göçmenler nasıl temsil ediliyor?

Eski Alman Cumhurbaşkanı Joachim Gauck makamındaki veda konuşmasında “Bu Almanya şimdiye dek sahip olduğumuz en iyi, en demokratik Almanya’dır” demişti. Ya medya? “En demokratik” Almanya’nın medyasında kimler, ne düzeyde temsil ediliyor?

Federal Almanya’da üç ayda bir yayımlanan “PoliTeknik” gazetesinin yeni sayısında her zaman yakıcı öneme sahip ilginç bir soruya yanıt arandı. Gazetenin başyazısında Alman medyasının yapısı masaya yatırıldı ve “en alttakiler” arasında yer alan göç kökenli toplumun medya temsiliyeti sorgulandı. 

“'Alman Medyasına Konu Önerileri'nden Vazgeçilmeli mi?” başlıklı yazıda Türkiye kökenli toplumu özellikle ilgilendiren bazı belirlemeler dikkat çekti: 

“Alman medyası, siyasetin belirlediği içerikleri aşarak kendisi gündem olmak isteyen her politik çıkışın üzerinden adeta bir silindir gibi geçiyor, başkalarına sınırlı bir söz hakkı dahi tanımıyor. O kontrol altında, Alman titizliğiyle rayında tutuluyor. İstediği zaman istediği bir kesimi kendi aynasında güzel-çirkin, iyi-kötü, eğri-düz gösterebiliyor.

Medyanın taraflı ve siyasetin güdümünde olduğu yaygın bir görüş, aşağıdaki araştırmadan çıkan bulgular da bu görüşü destekliyor.

NE DERECE TEMSİL EDİLİYORLAR?

'Das Progressive Zentrum' için Paulina Fröhlich ve Johannes Hillje’nin hazırladığı söz konusu araştırma (“Die Talkshow-Gesellschaft”), kamu yayın organlarındaki siyasi tartışma programlarında toplumun hangi kesimlerinin ne derece temsil edildiğine ışık tutuyor. Buna göre programlara davet edilenlerin yüzde 42,6’sı siyasi parti temsilcisi ve yüzde 22,9’u da ağırlıklı olarak siyasete yakın başkent gazetecilerinden oluşuyor. Bu üçte ikilik paydan geriye kalan manzara ise şöyle: Bilim alanından temsilciler yüzde 8.8, bireysel katılım yüzde 7,5, ekonomi temsilcileri yüzde 6,4, kültür yüzde 2,8, sivil toplum yüzde 2,7, kamu idaresi yüzde 2,1, sosyal alandan temsilciler yüzde 1,5; ekonomi konularında davetlilerin yüzde 80’i ise işveren temsilcilerinden oluşuyor. Araştırmacılar bu durumların demokratik bir sorun olduğunu vurguluyor.

Alman solunun konformist dediği bu mecra, son yıllarda özellikle Pegida hareketinin 'yalancı basın' suçlamasıyla aşırı sağ cenahın darbelerine maruz kaldı.

Alman toplumunun Hartz IV ile olağanüstü yol kateden kitlesel yoksullaşması ve demokratik meşruiyeti olmayan kuruluşların, danışmanlık büroları ve düşünce kuruluşlarının siyasi sisteme dışarıdan müdahaleleri karşısında giderek artan tepkiler basında yankısını bulamadı, aksine söz konusu tepkilerin dinmesi, mantıksal boşluğa düşürülmesi ya da itibarsızlaştırılması, hedefi şaşırması için o kendi üstüne düşen görevi layığıyla yerine getirdi. Şimdi modern dönemin ağırlığı altında ezilen, içine düştükleri acizliği anlamak isteyen insanlar komplo teorisyenleri (Covid-19 protestolarında sıkça bu tabir kullanıldı), aşırıcılar, hayalperestler vb. nitelemelerle öfkelerinden dahi mahrum bırakılmak isteniyor, ancak öfkeler katlanarak bir süre sonra tekrar ortaya çıkıyor, siyasileşerek sola ya da sağa kayıyor.

TEMSİL YOKSA, VERGİ DE YOK!

Kamu yayın organlarının finansmanı için her haneden zorunlu olarak toplanan primler (GEZ) bu koşullarda bir angaryaya dönüşüyor. 'No taxation without representation'. 13 Amerikan kolonisi bu parolayla İngiliz kralına başkaldırıyordu: 'Temsil yoksa vergi de yok'. Yukarıdaki araştırma temsil olmadığını tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.

Alman medyasına bu koşullarda ne önerilebilir? Koşullandırılmamış yayınlar yapması, tarafsız, çoğulcu ve bağımsız olması mı örneğin? O zaten 'tarihin gördüğü en iyi Almanya’nın' doruğa erişmiş demokrasisini taçlandıran güzide bir değerdir, haliyle sıralanan önerileri ihtiva ediyor. 

Aslında buna inanmayanlar kaideyi bozmaz. Ancak sayıları çok arttı ve siyasal söylem, egemenliğini bu kesim üzerinde artık tahkim edemiyor.”

Yazının tamamı gazetenin internet sitesinde (“politeknik.de”) okunabilir.  

+49-FRANKFURT

GÖRSEL: Ömer Yaprakkıran

KAYNAK: www.politeknik.de

 

HABERE YORUM KAT