Demirtaş: Erdoğan'a destek kararı alırsak...

Demirtaş: Erdoğan'a destek kararı alırsak...

Selahattin Demirtaş, tutukluluğunun asıl nedeninin siyasi olduğuna işaret ederek "Erdoğan'ı destekleme kararı alsak sabah erkenden tahliye edilirim ve Cumhurbaşkanlığı helikopteriyle Saray’a götürülürüm, öğlen yemeğini de orada yerim herhalde" dedi.

Kasım 2016'dan bu yana Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan ve bu süre zarfında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli tarafından sıklıkla hedef alınan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, gündemde yer alan konulara ilişkin olarak T24'ten Cansu Çamlıbel'in sorularını yanıtladı. 

Daha önce İz Gazete'ye verdiği söyleşide kullandığı "Ben istesem bir günde buradan çıkarım, ama onurumu yitirerek, boyun eğerek çıkmış olurum ki, öyle bir şey yapmaktansa burada ölmeyi tercih ederim" ifadesine açıklık getiren siyasetçi, şunları kaydetti:

Demirtaş, Erdoğan'ın önümüzdeki seçimde üçüncü kez aday olup olamayacağına ilişkin tartışmalara da değindi. 

Anayasaya göre bir kişi en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebiliyor. 101'inci maddenin ikinci fıkrasında "Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir" ifadesi yer alıyor. Konunun ilerleyen süreçte Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) taşınması bekleniyor.

Muhalefet ise 'yeni bir mağduriyet söylemi' yaratılmaması adına meseleyi büyük bir gündem haline getirmemeye çalışıyor. 

'HELİKOPTERLE SARAY'A GÖTÜRÜLÜRÜM, ÖĞLE YEMEĞİNİ ORADA YERİM'
- Medyadan gelen söyleşi başvurularını sıraya koyup titizlikle yanıt veriyorsunuz. Geçen hafta İzmir’in yerel gazetelerinden İz Gazete’ye verdiğiniz söyleşi dikkatimden kaçmadı. Pek çok şey söylemişsiniz ama ben şurasını çarpıcı buldum; 'Ben istesem bir günde buradan çıkarım, ama onurumu yitirerek, boyun eğerek çıkmış olurum ki, öyle bir şey yapmaktansa burada ölmeyi tercih ederim.' Nedir Edirne’den bir günde çıkmanın formülü? Erdoğan’a biat ettiğinizi ilan edecek birkaç açıklama mı mesela? Ya da Kürt seçmene 14 Mayıs’ta Erdoğan yanında hizalanma yönünde mesaj göndermeye başlamak mı? 

Evet, dediğiniz gibi bugün Erdoğan'ı destekleme kararı alsak sabah erkenden tahliye edilirim ve Cumhurbaşkanlığı helikopteriyle Saray’a götürülürüm, öğlen yemeğini de orada yerim herhalde. Ama ben buraya kendim olarak girdim ve de öyle çıkacağım. İlk yemeğimi de evimde yiyeceğim, küçük kızıma sözüm var. 

Çamlıbel'in soruları ve Demirtaş'ın bunlara verdiği yanıtlar şöyle:

'SEÇİMİ KAYBEDERSE TIPIŞ TIPIŞ GİDER'

- Batı’da Türkiye’yi yakından izleyen diplomat, akademisyen, düşünce kuruluşu analisti vs. pek çok kişi şu yorumu son zamanlarda satın almış gözüküyor; 'Erdoğan kaybedeceği seçime girmez, seçimi kaybederse de koltuğu bırakmaz.' 2019’da ikinci İstanbul seçimi öncesi de benzer konuşmalar yapılıyordu.

Erdoğan seçimle geldi, seçimle gider. Başka seçenekleri tartışmak bile yanlıştır. Seçimi kaybederse gider, hem de tıpış tıpış gider. 

'BATI'DA ERDOĞAN'A KARŞIYMIŞ GİBİ YAPIP ALTTAN ALTA DESTEK VERENLER VAR'

- Yakın zamana kadar Washington’da gazetecilik yapan birisi olarak Batılı muhataplarının Erdoğan’a kendi çıkarlarına göre son derece pragmatik pozisyon almakta mahir olduğunu söyleyebilirim.

Batı dünyası en çok diktatörleri sever çünkü diktatörlerle anlaşmak, uzlaşmak, ülkelerinin tüm çıkarlarını satın almak onlar için çok kolaydır. Batı dünyası diktatörleri devirmeyi bırakın, iktidarlarını korumalarını ister ve bunun için ürettikleri politikalarını ustaca, kurnazca hayata geçirirler. Hatta Erdoğan'a karşıymış gibi davranıp alttan alta güç, destek verenler vardır.

Batı ile diktatörler arasında 'win-win' ilişkisi hep vardır, olmaya da devam edecek. Fakat biz bu durumu değiştireceğiz. Batı ile diktatörler arasındaki 'win-win' (kazan-kazan) ilişkisi 'lose-lose' (kaybet-kaybet) olacak. 'Win-win' ilişkisi, halklar arasında olacak.    

'AYM'DEN HUKUKA UYGUN KARAR BEKLEMEK SAFLIK OLUR'

- Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, HDP'ye ödenecek devlet yardımının bulunduğu banka hesabına tedbiren bloke konulması kararını oy çokluğuyla aldı. Ama karara Başkan Zühtü Arslan’ın da aralarında bulunduğu 7 üye muhalefet etti. 15 kişilik mahkemenin yarısından bir eksik. Bu tablo bize AYM’nin HDP kapatma davası konusundaki muhtemel tavrı konusunda herhangi bir sinyal veriyor olabilir mi?

Anayasa Mahkemesinin kararı ne olursa olsun siyasi olacaktır. Bu ortamda Anayasa Mahkemesinin hukuka uygun karar vermesini beklemek saflık olur. Olması gereken şey, kapatma talebinin reddedilmesidir. Bekleyip göreceğiz artık.  

- 'Açıkçası seçimle gelinen hiçbir göreve talip olma gibi bir düşüncem yok. Mücadelemi sosyal ve sivil alanda sürdürme düşüncesi daha basıyor. Fakat ben aktif temsili siyaset sayfasını kendi açımdan uzun süre önce kapattım' diye bir demeciniz var. Altı senedir cezaevinden bu kadar sıkı siyaset yapıyorsunuz, çıkınca sivil toplumcu olacağınızı hayal etmek bana şahsen zor geliyor. Yeniden seçilmek istemez misiniz? 

Ben sivil toplumcu olacağıma ilişkin bir şey söylemedim aslında. Siyasetin toplumsal alanında olmayı tercih ettiğimi belirttim. Şu seçimi bir atlatalım, neler olabileceğini sonra göreceğiz.

Bununla birlikte, önümüzdeki günlerde yayınlanacak olan bir yazıma şimdiden gönderme yapabilirim. O yazımda, geleceğin siyasetinin nasıl olacağına ilişkin bir önerim olacak.

Okuyunca daha iyi anlaşılacaktır, birazcık sabır sadece?

'EKREM BEY'İN GİTTİĞİ ŞEHİRLERDE YAŞANANLARI HERKES İZLİYOR'

- HDP çizgisindeki Kürt seçmen 2019 yerel seçimlerinde İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’ndan yana önemli bir ağırlık koydu. Sizce İmamoğlu’nun sizin seçmeniniz arasındaki popülaritesi devam ediyor mu? 

Ekrem Bey şehir şehir dolaşıyor şu anda, benim bir şey söylememe gerek yok. Gittiği şehirlerde neler yaşandı, yaşanıyor herkes izliyor zaten. Ben şimdi hangi yorumu yapsam yanlış anlamalara yol açar.

'GÜVEN VEREN UZLAŞMA OLURSA HER İSİM ADAY OLABİLİR'

- Diyelim ki Millet İttifakı tutum değiştirdi, HDP ile bir müzakere ve uzlaşma yoluna gitti. O noktada ortak aday konusunda HDP’nin tavrı ne olur? Meral Akşener zaten şu an için 'Ben başkan adayı değilim, başbakan adayıyım' diyor. Ama anketlerde yine ülkücü kökenli Mansur Yavaş bir isim olarak çıkıyor. Mansur Yavaş Kürtlerin kırmızı çizgisi midir?

İlkeler, sistem, kurumsal denge ve denetleme gibi temel konularda uzlaşma sağlandıktan sonra ismin ne olacağı ikinci plana düşer. Güven veren bir uzlaşma olursa her isim aday olabilir ve kesinlikle de kazanır.

İnsanlar aday adayları konusunda kişisel fikirlerini açıklamakta özgürdürler ancak HDP kurumsal görüş olarak hiçbir isim için olumlu ya da olumsuz görüş açıklamadı, ilkeleri öne çıkardı ve kırmızı çizgi koymadan müzakereye hep açık oldu. Başka türlüsü politik değil, kişisel tutum olur. HDP yönetimi bu konularda başından beri tutarlı ve açık davrandı. 

- Peki İmamoğlu, Kılıçdaroğlu denklemiyle karşı karşıya kalınması durumunda Kürtlerin tercihi neyi yönde olur sizce?

Niye böyle bir denklemle karşı karşıya kalınsın? İki ismin aynı anda aday olması, olasılıklar içinde görünmüyor.

Ayrıca bir tek Kürtler mi seçimde oy kullanacak? 

'ÖNEMLİ OLAN ERDOĞAN'IN ADAYLIĞININ MEŞRU OLMADIĞINI GÖSTERMEK'

- 26 Ocak Perşembe günkü Altılı Masa toplantısından sonra açıklanan metinde önemli bir detay daha var. Kendisi önemli ama zamanlaması enteresan. Altı lider nihayetinde şöyle bir noktaya gelmiş; 'Anayasa ve kanunda hiçbir tereddüte yer vermeyecek kadar açık bir şekilde düzenlenmiş olan hükümler uyarınca, TBMM yenileme kararı almadığı müddetçe, Sayın Erdoğan’ın 14 Mayıs’ta yapılacak olan seçimlerde bir kez daha aday olması mümkün değildir.' Siz, Altılı Masa toplantısından birkaç gün önce 'Erdoğan hem diploması olmadığı için hem de olsa bile üçüncü kez cumhurbaşkanı olamayacağından, adaylığı yasaya aykırı ve gayrı meşrudur' demiş ve YSK’ya itiraz dilekçesi sunacağınızı söylemiştiniz. Altı lider de bir şekilde sizinle benzer bir çizgiye geldiğini anlıyoruz. Burada muhalefetten yeknesak bir tavır olursa hakikaten sonuç alınabilir mi?

Sonuç alınır veya alınmaz, önemli olan Erdoğan'ın yasa tanımaz tutumuna açıkça karşı çıkılması ve adaylığının meşruiyetinin olmadığının halk önünde gösterilmesidir.

'Erdoğan bunu mağduriyet için kullanacak' gibi bir kaygıya kapılmanın anlamı yok çünkü 85 milyon aynı anda bağırıp 'Biz, Erdoğan'ı çok seviyoruz' desek bile Erdoğan illa ki buradan bir mağduriyet çıkarır. Hiçbir şey demese 'Görüyor musunuz beni sevgiye boğmaya çalışıyorlar ama milletim bu boğma teşebbüsünde izin vermez' der yani? 

Bu nedenle korkuları, kaygıları bir kenara bırakıp son ana kadar hukuku savunmak gerekir. 

 

HABERE YORUM KAT