AKP'liler yolsuzlukları neden görmezden geliyor?

AKP'liler yolsuzlukları neden görmezden geliyor?

Devlete cemaatçileri dolduran, PKK ile anlaşıp valilere operasyon yapmayın diyen, ayakkabı kutularından milyonlar çıkan siz, bunları eleştirince vatan haini, din düşmanı, Alman ajanı biz, öyle mi?

OKTAN ERDİKMEN - Son günlerde yeni bir dolandırıcılık türü başladı. Bulgaristan numarasından mesaj atıp “Kapalı bayanım, beş vakit namaz kılıyorum, ezan sesi altında yaşamak istiyorum” diyen bazı genç kızlar, Türkiye’de ev almak üzere yardım istedikleri kişileri kandırıp, paralarını alıyorlar.

Ülkemizin içinde bulunduğu dönemi çok iyi özetleyen bir dolandırıcılık girişimi. Dini ögeler barındırıyor, çalışmadan avanta para vadediyor ve en önemlisi kapalı olduğunu yazan genç kızın profil fotoğrafında, başı açık. Yani içinde yalan da var. 

Bu yeni yönteme kanıp, genç kıza para gönderenler onun yalancı ve sahtekar olduğunu en baştan biliyorlar. Ancak konduramıyorlar. Bir kere inanmak istediğiniz şeye inanmanın yolunu buluyorsunuz, ondan sonra gözleriniz inandığınız kişilerin sahtekar olduğu gerçeğini açıkça görse bile beyniniz bunu reddediyor. 

EBAY gibi açık arttırma sitelerinde, ürünler bazen mağaza fiyatının bile üzerinde satılır. Bunun sebebi, birinci sıradaki kişinin o ürünle artık bir bağ kurmuş olması ve açık arttırmayı kazanamayınca, sanki bir şey kaybetmiş gibi hissetmesidir.

ABD’de yapılan bir araştırmada, bir profesör öğrencilerine kurayla maç bileti dağıttı. Sonra bunları kurayı kazanamayanlara kaç dolardan satmaya hazır olduklarını sordu. Kurayı kazanamayanlar ortalama 170, kazananlarsa 2 bin 400 dolar talep ettiler.

İnsanın kazandığına ve bağlandığına inandığı bir şeyden vazgeçmesi, çoğu zaman kolay olmuyor.

Bunun için insanların yıllardır oturdukları evlere ve kullandıkları arabalara istedikleri fiyatlar da ortalamanın üzerindedir. 

AKP seçmeninin her şeyin ayan beyan ortada olmasına rağmen, tercihini değiştirmekte diretmesinin sebeplerinden biri de bu.

***

Bugün 17 Aralık’ın yıl dönümü. O gün neler yaşandığını kısaca hatırlayalım.

AKP’nin yıllarca yargıya ve emniyete doldurduğu, hatta bunun için özel referandum bile yaptığı cemaatçiler, rant kavgası nedeniyle hedefe Erdoğan’ı oturttular.

Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç’in emriyle büyük bir yolsuzluk operasyonu başlatıldı. Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın evinden ayakkabı kutusunda milyonlarca avro çıktı. 

İnternette, İçişleri Bakanı Muammer Güler’in Rıza Zarrab’ın önüne yatacağına ve Erdoğan’ın oğlu Bilal’den paraların sıfırlanmasını istediğine ilişkin ses kayıtları yayımlandı. Bakan çocukları ve Zarrab’ın da aralarında olduğu 26 kişi tutuklandı. 

25 Aralık’ta Bilal Erdoğan da şüpheliler arasındaydı. Savcılık ifadeye çağırdı ancak polis gözaltına alamadı.

AKP hükümeti, görevdeki savcıları başka yerlere atayarak, yerlerine kendilerine yakın savcıları koyup, Bilal Erdoğan’ın ifadesini öyle aldılar. Bir süre sonra da, tutuklanan herkes salındı ve dosya kapatıldı.

Mecliste bakanlarla ilgili fezleke verildi. CHP milletvekillerinin çabasına rağmen, çoğunluğu elinde tutan AKP’lilerin verdiği oylarla dosyaların üzeri örtüldü. Egemen Bağış’ın sırıtarak oy verdiği görüntüler hala hafızalarımızda. Dostlar alışverişte görsün diye kurulan komisyonla ilgili de yayın yasağı getirildi.

Ayakkabı kutularından çıkan paraları önce polisin koyduğunu iddia ettiler. Savcılar değişince de gidip paraları faiziyle geri aldılar. Bu parayla imam hatip lisesi yaptıracaklarını iddia ettiler.

Zafer Çağlayan önce saat yok dedi, sonra parasını verdiğini iddia etti. Bir peçetenin üzerine parayı ödediğine dair yazı yazıp, belge diye televizyonlarda yayımlattı.

Şimdilerde ABD’de görülen mahkemede Rıza Zarrab o dönem yayımlanan tapelerin gerçek olduğunu ve kime kaç para rüşvet verdiğini teker teker anlatıyor. Yandaşlarsa, artık ayan beyan ortaya saçılan bu pislikleri herkes görmezden gelsin istiyorlar.

Ülkenin itibarını 2 paralık eden bu aşağılık insanlara tepki gösterenleri de hemen FETÖ’cü, PKK’lı, Alman ajanı, vatan haini ilan ediyorlar. 

Milyonlarca insan da tüm bunlara gözlerini kapamış, hastane kapılarında bebeklerin öldüğü, evine kömür alamayan annelerin intihar ettiği bir ülkede, lükse, şatafata, yolsuzluğa batmış bir siyasetle gurur duyuyor.

Aslında herkes her şeyin farkında. Tapelerin, Man Adası belgelerinin gerçek, diplomaların sahte olduğunu herkes biliyor. Ancak kimse sesini çıkarmıyor.

Çoğu insan, CHP’li yan komşuya karşı başını öne eğip arkadaşlarına ‘Biz sana söylemedik mi?’ dedirtmemek için, bu bozuk düzenin biraz daha olsun devam etmesini istiyor. 

Onun için devlete cemaatçileri dolduranlar, bölücü - ırkçı teröristlerle ile anlaşma yapanlar, dinci teröristlere silah gönderenler, paraları sıfırlayanlar, ayakkabı kutularından milyonlar çıkanlar vatanseverler ve Müslümanlar. 

Geriye kalanlarsa vatan hainleri, Alman ajanları, din düşmanları.

Bazıları da 'Yolsuzluklar var ama FETÖ'cülerin ekmeğine yağ sürmemek için görmezden gelelim' diyorlar.

Onlara da AKP'li Tuğrul Türkeş cevap versin:

"E baba, devletin sana güvenlik işleri için verdiği telefonu oğlunla para transferi için kullanma sen de…"

Oktan Erdikmen'in diğer yazılarını okumak için lütfen tıklayınız.

HABERE YORUM KAT
4 Yorum