60 yılın özeti mi? “Gurbetçiler” ve anlatılan büyük hikâyemiz

60 yılın özeti mi? “Gurbetçiler” ve anlatılan büyük hikâyemiz

Yazar ve çizer Yakup Karahan, Türkiye’den Avrupa’ya göçle ilgili gözlemlerini derledi. Bir özeleştiri yazısı.

Aslında biz “gurbetçi Türklerin” çok fazla lüks problemleri var.

Dünyanın büyük bir kısmının gitmek isteyip de gidemediği yerlerde yaşayıp “sıla, gurbet” gibi soyut şeyler uydurarak kendimizi ve çevremizi mutsuz edebiliyoruz.

Yaşadığımız yerlerde geçimsiz değiliz, ama kesinlikle uyum sağlamıyoruz, içe dönük ve birbirimizle yaşıyoruz.

Kendi topraklarımızdan olunca kötü birini bile yakın bulabiliyoruz, ancak işini iyi yapan bir Alman için “Gâvur ama iyi adam” diyoruz.

Kesinlikle başkalarının öğrettiğine veya başkalarından gelecek bilgiye kapalıyız.

En önemli ve hayati konulardaki bilgi ve haberleri bile kahvede, camide teyit ettirmeden doğruluğuna inanmıyoruz.

Alman gibi konuşmayı, Alman gibi davranmayı “gerektiği için” yapabiliyor, ama kesinlikle bir Alman gibi yaşamıyoruz.

Avrupa’da sol partilere, memlekette sağ partilere oy veriyoruz.

Avrupalı kızlarla gezmeyi başarı görüyoruz, ama bizim kızlardan biri Alman’la evlenirse içten içe inciniyoruz.

Sadece kendimizle meşgulüz, başkalarının dertlerine kapalıyız.

ÖĞRENDİĞİMİZ YANLIŞLAR

Avrupa’ya ilk geldiğimizde 2. Dünya Savaşı’nın yıkımı yaşanmış olsa da bizler gurbet acısı yaşıyor, köydeki koyunu kuzuyu özlüyoruz.

Öğrendiğimiz yanlışları kültür sanıp diğer kuşaklara aktarabiliyoruz.

Sürekli geri dönmeyi düşünüyoruz ama döndüğümüzde hayal kırıklığı yaşıyoruz.

Memleketten habire alıyoruz, alıyoruz.

Bir gün Türkiye’ye dönünce tekrar 20 yaşına da dönebileceğimizi sanıyoruz.

Yaşamadığımız yılların hayaliyle yaşıyoruz.

Nefesimizi tutar gibi zaman geçiriyoruz.

Kendimizi hiçbir zaman Avrupa’da edindiğimiz mülklerin sahibi gibi hissetmiyoruz.

Çalışırken zamanın geçmeyeceğini sanarak sadece çalışıyoruz.

KEŞKE...

Bu, aslında ilk işçi göçüyle ilgili bir nottu ve bitti.

Sonraki kuşakların ilk kuşaktan, kültür diye aldığı farklı sorunları var.

Keşke buralarda yaşamayı da deneyebilseydik. Keşke biraz da “yaşamak için” bu tarafa gelmiş olsaydık.

Arada bunu fark edenlerimiz, fiziksel ve ruhsal olarak kurtuldular.

YAKUP KARAHAN 

İLLUSTRASYON: Ömer Yaprakkıran

 

HABERE YORUM KAT
1 Yorum