Ona ne 12 Mart esareti ne de 12 Eylül sürgünü engel olabildi. Ağır işkence gördü. Yıllarca hapis yattı. Esaret yıllarında İbrahim Kaypakkaya ile  aynı cezaevinde kaldı. İbrahim Kaypakkaya’ya yapılan işkencelerin, tüm haykırışlarının, acı dolu bağrışlarının tanığı oldu.

Özgürlük mücadelesine Yaşar Kemal, Uğur Mumcu, Aziz Nesin, Ali Sirmen, Mustafa Ekmekçi gibi Türkiye’nin çok önemli aydınları, sanatçıları destek verdi.  “Şahturna’ya Özgürlük” kampanyaları yürüttüler.

Milyonlarca imza toplandı. 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerinde ağır işkenceler gördüğü iddiasıyla, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunan Şah Turna, 2004’de darbeci general Kenan Evren hakkında da suç duyurusunda bulundu.

Yayınlanmış 400’ün üzerinde esere, 50’den fazla plağa, 20’den fazla kasete imza attı. Kızılbaş-Alevi türkülerinin önemli isimi Ozan Şah Turna uzun yıllardan bu yana Almanya’da kendisi gibi sanatçı ve aktivist olan eşi Ozan Şiar Ağdaşan, kızları Şafak ve Şirin ile birlikte yaşıyor. Kızları da sanatçı, onlar da ailesinin izinden gidiyor. Almanya’da Cumhurbaşkanlığı Sarayı önünde

Ozan Şah Turna ve Ozan Şiar Ağdaşan çifti +49’un YouTube kanalında yayınlanan Avrupa Gündemi’nin konuğu oldu.

Eserleri yurtiçinde ve yurtdışında üniversitelerde tez konusu olan  Almanya’daki ozanlarımız Şah Turna ve Şiar dördüncü kuşağın sanata, siyasete meraklı, eğitime önem veren, toplumsal sorunlara duyarlı olduğuna işaret ettiler.

Ozan Şah Turna ve Ozan Şiar’ın aktardıklarından satır başları şöyle:

“60 YIL GEÇTİ HÂLÂ ‘GÖÇMEN’ DİYORLAR”

En yüksek notları da alsak, en güzel okullarda da okusak, burada yaşayan insanımız hâlâ göçmen olarak algılanıyor. Ancak biz kendimizi, dünya insanı olarak görüyoruz. Burada da özgürlük, hak mücadelesi veriyoruz. Yarımay değil, dolunay olmak gerekiyor. Belli bir kesime değil, direkt Almanya’nın geneline yönelmek için Almanya cumhurbaşkanlığı sarayı önünde açlık grevine gittik.

Eskiden Cumhurbaşkanlığı, başbakanlık gibi protokollerde yer alıyorduk. Ne zaman bu eylemi yaptık, bizi protokollerden çıkardılar. Hiç önemli değil. Biz bedenimizi, yüreğimizi ortaya koyduk. Biz dünya çocukları için de bedel ödemiş insanlarız. Bizim için her taraf aynıdır. Gözyaşının rengi yoktur.

ESERLERİNİ ALMAN SANATÇILAR DA SESLENDİRİYOR

Almanya'ya yönelik de sanat çalışmaları yapıyoruz. Burada yaşıyoruz, Almanya’dan etkileniyoruz. Buradaki sorunlarımıza yönelik müzik çalışmaları yapıyoruz. Eserlerimizi Alman sanatçılar da seslendiriyor. Çok renkli bir müzik yapıyoruz.

Şahturna Kültür Vakfı kurulduğunda Yaşar Kemal, Fakir Baykurt gibi aydınlarımız geldiler destek verdiler. Ancak haksızlıklara işaret edip, direndiğimiz için burada da üvey evlat muamelesi görüyoruz. Temel noktalara değinilmesi istenmiyor, sesimizi kısmıyoruz bu nedenle de proje almıyoruz.

“OMURGALI DURUŞ LAZIM. YAMA DEĞİLİZ”

Evimizin bir bölümü kültür sanat müzesi haline getirdik. Son dönemde sanat ve aydın çevrelerinde gruplaşmalar var. Biz hiçbir gruba sırtımızı dayayıp sanatımızı icra etmiyoruz. Omurgalı duruş lazım. Çeyrek değiliz. Yama değiliz. Bir bütün olduğumuz için de bir bütün içinde mücadele veriyoruz.

Buradaki insanımız hak mücadelesi içinde yeteri kadar yok. Almanlar ise büyük destek veriyor. Bizimkiler meseleyi kavrayamamış. Derdi tasası olmayanlar  'Bize ne' diyebiliyor. Türkiye’deki o kafayı buraya getirdikleri için o sınırı aşamıyorlar. Buradaki sanatçılarımız da yarın bir gün 'Projemiz engellenir mi?' diye düşünüp harekete geçmiyor. Türk insanı burada da büyük ölçüde bedel ödemeye hazır değil. Ancak yine de hak mücadelesinde aktif olan insanımızın sayısı küçümsenemez. Yeteri olmasa da her kesimden insanımız bu mücadeleyi canla başla sürdürüyor.

Sevindirici olan şu: Son kuşak eğitime, dile önem veriyor. Sanata, siyasete meraklılar, toplumsal sorunlulara duyarlılar. Biz ümitliyiz. Biz umudun türkücüsüyüz, şairiz.”

IŞIN TOYMAZ – BERLİN