"Şeriatçılık, Nazizm ile ortak tarihsel köke sahip"

"Şeriatçılık, Nazizm ile ortak tarihsel köke sahip"

İstanbul'da düzenlenen yürüyüş sırasında yaşanan saldırı olayı kamuoyunun gündeminde yer aldı ve almaya devam ediyor. Tartışmalara yine Almanya dahil edildi ve Cüneyt Akman sözleri sosyal medyada tartışıldı.

İstanbul'da 1 ocak 2023 günü düzenlenen "Filistin'e Destek" yürüyüşüne katıldıktan sonra evine döndüğü sırada Kelime-i Tevhid bayrağı açan bir kişi yumruklu saldırıya uğramış ardından saldırgan ters kelepçe ile gözaltına alınmıştı.

Olay Türkiye'nin gündemine oturdu. Televizyonlardan, sosyal medyalara her yerde tartışılan ve konuşulan bir konu haline geldi.

Gazete yazar Cüneyt Akman yaşanan bu olay sonrasında Şeriat propagandasını Nazi propagandasına benzetti: "Almanya için Nazi propagandası neyse Türkiye için hilafet/şeriat düzeni propagandası öyledir. Fikir belirtme değil toplumun çoğunluğuna yönelik ciddi tehdit ve hakarettir. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik diye suç varsa bu odur. Anayasal düzeni yıkma teşebbüsü varsa odur."

"Osmanlı halifeliğini Nazi Almanya'sına mı benziyor?" sorusu üzerine Akman uzun bir açıklama yaparak bugünkü şeriatçılığın Nazizmle bir hayli ortak tarihsel köke sahip olduğu vurgusunu yaptı.

İşte Akman'ın o açıklaması;

Şöyle cevaplayayım: Nazi rejimi ile Osmanlı hilafetini kıyaslamadım. Günümüzde hilafet ve şeriat düzenini isteyenlerin ülküsüyle Nazi rejimini yeniden kurmak isteyenlerin ülküsünü kıyasladım.

İlkinin yakın örneğini gördük: IŞİD halifeligi, Taliban şeriat düzeni, vb. Bunları Nazilikle kötülük konusunda yarıştırmaya niyetim yok; ikisi de kötünün kötüsü.

Gelelim Türkiye ve Almanya kıyaslamasına... Burada bir "Eski Rejim" olarak Osmanlı konuya kısmen girer. Günümüzde şeriat isteyenlerin bir kısmı cumhuriyet rejimine karşı çıkan gericiler (yani daha geri eski bir düzeni yeniden kurmak isteyenler). Bunlar Osmanlı'nın bile kabul edemeyeceği hayali bir Osmanlı'yı savunuyor. O gerici hareket hem cumhuriyetin kuruluş evresinde hem de farklı kılıklarda çok sonraları bile çeşitli kalkışmalara, katliamlara, komplo ve suikastlere girişti. Tıpkı Neonaziler gibi... O bakımdan şimdilik cebir ve siddete basvurmayan türden propagandaları bile TR için yakın ve gerçek bir tehlike ve tehdit oluşturur. Tıpkı ABD için yakın tehdit oluşturmayan Neonazi propagandasının Almanya için oluşturması ve bu nedenle orada yasal takibat altında olması gibi.

Son olarak 1400 sene önceki hukuk düzeninin bugün de geçerli olması demek olan şeriat talebi ve din ve devletin tek bir dini lider etrafında birleşmesi demek olan hilafet sistemi (ki bu ikisi teoride -en azından Sünni dünyada ayrılmaz bir bütündür) hem ülkemiz hem de dünya icin kadınlar, Müslüman olmayanlar, bazı etnik, dini ve cinsel azınlıklar ve en nihayet o tekfirci grupların anlayışına uymayan Müslüman çoğunluk icin 2. Sınıf vatandaşlıktan öldürülmeye dek uzanan bir tehditler bütünü anlamına gelir.

Bu bakımdan Nazi propagandası ile özünde aynı şeydir. Yeri gelmişken bugünkü şeriatçılığın Nazizmle bir hayli ortak tarihsel köke sahip olduğunu da vurgulamış olayım. Bkz. Kudüs Müftüsü konusu.

HABERE YORUM KAT