Savaşın ortasında bir mucize: Franja Partizan Hastanesi

Savaşın ortasında bir mucize: Franja Partizan Hastanesi

Gazeteci Ali Çarman faşizme karşı direniş hareketinin bir parçası olan Franja Partizan Hastanesi gezisi ile ilgili izlenimlerini kaleme aldı. Yugoslavya’nın kimler tarafından, nasıl kurulduğunu hatırlattı.

Yugoslavya gerçekten tamamen silindi mi? İkinci Büyük savaş sonrasında nasıl yeniden kuruldu? Gazeteci arkadaşımız Ali Çarman, bu kuruluşun temellerinden birini on yıllar sonra yerinde gördü. 

Slovenya’nın değişik bölgelerinde faşizm koşullarında gizlice kurulan ve direnişçilerin, halkın yaşamasına hizmet etmiş 120  yasadışı hastane olduğu aktaran Çarman “Partizanska Bolnica Franja gezimiz, en koyu bir karanlık dönemde dahi umudunu kaybetmeyenlerin tarihsel süreçteki yerlerini bizlere gösterdi” dedi.

“Evrensel” ve “Yeni Hayat” gazetesi yazarlarından Ali Çarman, 2015 yılında Avrupa Mirası etiketi ile koruma altına alınan aynı zamanda UNESCO Dünya Mirası aday listesinde yer alan anıt ve Partizanska Bolnica Franja gezisi için  “En koyu karanlık dönemde dahi umudunu kaybetmeyenlerin tarihsel süreçteki yerlerini bizlere gösterdi” yorumunda bulundu.

Gazeteci Çarman’ın gezi izlenimlerinden aktardıkları şöyle:

 

ESKİ YUGOSLAVYA: FAŞİZME DİRENİŞ 

Bugüne değin gezebildiğimiz bütün yerlerde karşımıza çıkan bir olgudan söz etmek istiyoruz: İnsanlık, faşizmle karşı karşıya geldiği andan itibaren ölüm pahasına bir yaşam ve özgürlük mücadelesine girdi. İnsanlığın faşizm belasından nasıl kurtulduğunun, nasıl fedakarlıkta bulunduğunun hatırlanmasına neden olan ve faşizme karşı direnişi işaret eden, anıt, levha, heykel, toplama kampları, sokaklara adı verilen direnişçiler ile Avrupa bu konuda oldukça derslerle dolu. Unutulmaması için bu türden anıt ve tarihsel mirasların anlamı büyük. 

Bir grup arkadaşla Avusturya Graz’da sabahın erken saatlerinde mucizevi bir yer olan Slovenya Franja Partizan Hastanesi’ne doğru yola çıktık. Bu gezi bizlerin eski Yugoslavya üzerine bir şeyler okumamızı zorunlu kıldı. Zira az çok bilgi sahibi olmalıydık ki göreceklerimizi bilince çıkarabilelim. Yol boyunca yaptığımız sohbette bir yandan en ağır koşullarda dahi insan yaşamına verilen önem, diğer yandan nasıl bir manzara ile karşılaşacağımız konuları üzerine bolca yorumlarda bulunduk.

 

DOĞANIN KUYTULUĞUNDAKİ GÜZELLİK

Yüksek dağlar ve koyu bir yeşilliğin içindeki daracık ve kavisli bir yoldan sonra nihayet hastane yakınında kurulan konaklama parkına vardık. İkinci paylaşım savaşının en kızgın yıllarında Cernkno yakınlarındaki Dolenji Novaki’de Pasice vadisine olağanüstü bir titizlik ve gizlilik koşullarında büyük bir dayanışma ve fedakârlıkla inşa edilen partizan hastanesine gelenlerin sayısının giderek arttığını giriş kapısındaki görevli söyledi.

Bizler gibi, ormanların derinliklerinde saklı insanı yaşatma anıtını görmek için gelen epeyce insan var. Ailece gelenler çocuklarını dahi beraberlerinde getirmişler. Yaşanan tarihsel gerçeklikleri çocukların da öğrenmesine yardımcı olma doğal olarak bizleri sevindirdi.

 

KAYALIKLAR İÇİNDEKİ SAVUNMA HATTI

Vadide ağır ağır hastaneye doğru yol alırken Alplerin doruklarından süzülüp gelen suyu avuçlayarak kana kana içtik. Yol üzerindeki panolar sayesinde faşizme karşı direnişe geçenlerin kararlı tutumlarını ve yaşamın son anlarında söylenen sözlerini okuduk. Yükseklerde kurulu ve içinde üç kişilik koruma ekibinin yer aldığı savunma hattına hayranlıkla bakıyoruz. 

Hastane ve yaralıların korunması dahi en ince ayrıntıya kadar her şey düşünülmüş. Üç beş adım attıktan sonra bir partizanın yaşama elveda demeden çok kısa bir süre önce kaleme aldığı mektuptaki sözlerini nutkumuz tutulurcasına tercümanımızdan dinledik. “Anneme, hayatta kalmak güzeldir. Ama bilesiniz ki uğruna öldüğüm dava için bir daha ölmek isterdim. Mektup bulunduğunda kalbim durmuş olacaktır. Faşizmden nefret eden bir partizanım. Sizlere saatimi bırakıyorum. Son dileğim, benim için ağlamayın.”

 

DERE ÜZERİNE KURULU BARAKALAR

Kopkoyu yeşillikteki orman, kayalıklar ve gürül gürül akan dere, iki ayrı noktadaki küçük şelaleler insanı kendine hayran bıraktırıyor. Sarp kayalıklarla kaplı bir alana ve daha çok da akan derenin üzerine kurulan tahtalardan dört dörtlük denebilecek kadar bir hastanenin bütün bölümlerinin çalışacağı 16 baraka büyük bir beceri ve mühendislik harikası. Barakaların elektrik ihtiyacını karşılamak için suyun gücünden yararlanılmış. 

En uç noktaya kurulan hidroelektirik santrali bizlere bir başka gerçekliği hatırlatıyor: Doktor, hemşire, mühendis, fizikçi, müzisyen, ayakkabıcı ve hastaları koruyan partizanlar ile faşizme karşı mücadelede birleşmenin pratiği yansımış. Ameliyathane, röntgen odası, hastane mutfağı, muayenehane odası, karantina barakası, morg, banyo, çamaşırhane, bütün barakaları tek tek gezdik. Mutfak odasında duvara asılı tablolar insanın savaş ortamında, ölümle yaşam arasındaki kısa zaman yanlarında dahi sanata ve güzelliğe olan bağlılığını yansıtmakta. Bazı barakalarda ise Stalin ve Tito fotoğrafları, faşizme karşı direniş ve zafere olan inancı müjdeleyen afişler asılı. Belirtmek gerekir: Hitler orduları Nisan 1941’de Yugoslavya’yı işgal ettiği andan itibaren partizanlar ve halklar direnişe geçerek büyük kahramanlıklar sergilediler. 

Yugoslavya Halk Kurtuluş Savaşı Partizan Birliklerinin başında Tito bulunuyordu. Nazi ordusu insan katletmek için akıl almaz yöntemler kullanmaktan geri durmuyordu. 1941 ağustosunda faşist saldırılar had safhaya vardı. 21 Ekim’de Kragujevac’da 700 sivil, bunların arasında ilkokul öğrencileri ve öğretmenleri de bulunuyordu, katledildi. Kraljevo’de 2 bin işçi yanında binden fazla insan kilisede vaftiz töreni esnasında hunharca katledildiler.

GÖZLERİ BANDAJLANARAK GETİRİLEN YARALILAR

Bizlerin bugün bile yürürken dikkat ettiğimiz daracık ve kayalarla kaplı yolda, bir zamanlar en küçük bir sesin, bir iniltinin dahi tehlikeli olabileceği dikkate alınarak gözleri bağlanmış insanlar sedyelerle hastaneye taşınmış. Hastaların ve görevlilerin güvenliğini sağlamak için tek yönlü ve sarp bir yol üzerine kurulu hastane çevre halkın her türden yardımı ve gözetimi olmasaydı uzun denecek bir süre hizmet veremezdi. 

 

Bölge faşistler tarafında birkaç kez rastgele bombalandı. Ancak faşistlerin partizan hastanesini bulma hevesleri kursaklarında kaldı. Hastanenin kurulmasında büyük rol oynayan Dr. Viktor Volcjak, hastaları iyileştirme sorumluluğunu üstlenen Dr. Janez Peternelj ve partizan hastanesine adını veren kadın doktor Franja Bojc Bidovec bugün anıtlaşan çalışmanın mimarlarıdır. Franja Partizan hastanesinde kurulduğu günden(1943) savaş sonuna kadar farklı uluslardan yüzlerce ağır ve hafif yaralı kişi tedavi gördü. Tedavi gören hastaların morallerini üstün tutmak üzere; müzik/koro çalışmaları ve satranç oyunları dahi düzenlendi.

SLOVENYA DİRENİŞ GELENEĞİ VE PARTİZANLARIN ZAFERİ

Slovenya’nın değişik bölgelerinde faşizm koşullarında gizlice kurulan ve direnişçilerin, halkın yaşamasına hizmet etmiş 120 adet yasadışı hastane olduğu söylenmekte. 15 binden fazla kişi bu yeraltı hastanelerinde tedavi gördü. Partizan hareketinin bir başka geleneği ise yeraltı basını çalışması oldu. Partizan matbaaları faşizme karşı direnişte, özgürlüğü elde etme mücadelesinde büyük rol oynadı. Kızıl Ordu ve Partizan hareketinin birlikte sürdürdüğü ölüm kalım savaşında, faşistler yenilgiye uğratılarak, bir yanıyla halklar hapishanesi olan Yugoslavya özgürlüğüne (15 Mayıs 1945) kavuştu.

Faşizme karşı direniş hareketinin bir parçası olan Franja Partizan Hastanesi 2015 yılında Avrupa Mirası etiketi aldı. Koruma altına alınan anıt, aynı zamanda UNESCO Dünya Mirası aday listesinde yer almakta.

Partizanska Bolnica Franja gezimiz, en koyu bir karanlık dönemde dahi umudunu kaybetmeyenlerin tarihsel süreçteki yerlerini bizlere gösterdi. Anı defterine birkaç satır yazı karalayıp “Faşizme Ölüm/Halka Hürriyet” notu düşerek biraz hüzünlü ama daha çok gururla dönerken, kayalıklar içine kazılmış isimlerin önünde saygıyla eğildik.

+49 – FRANJA - SLOVENYA

 

HABERE YORUM KAT