2005’ten beri Almanya’nın başbakanlığını yürüten, dört kez üst üste seçim kazanan Merkel, Forbes dergisi tarafından tam 14 kez dünyanın en güçlü kadını seçildi.
Merkel’in Almanya’da bu denli sevilmesinin birçok nedeni var. Bilim geçmişi bulunan, güçlü ve istikrarlı bir siyasetçi profilinin yanısıra gösterişten alabildiğine uzak yaşamı, geçen ocak ayı sonunda parti liderliği koltuğunu devrederken halkın balkonlara çıkıp aralıksız altı dakikalık ayakta alkış tutması olarak geri dönmüştü kendisine.

Bir kere bile yetkesini aşmakla suçlanmadı. ‘Zafer’ler ilan etmedi. Seleflerini diline dolamadı. Akrabalarını hükümetin önemli görevlerine getirmedi, emlak zengini olmadı, lüks arabalar, özel uçaklar almadı.

"BEN BİR HÜKÜMET ÇALIŞANIYIM, MODEL  DEĞİL"

18 yıl boyunca parti liderliği, 16 yıl boyunca da başbakanı olarak görev yaparken lüks çantaları, pahalı kıyafetleriyle gündeme gelmedi.
Bir basın toplantısında devamlı aynı kıyafetleri giymesiyle ilgili soru soran kadın bir gazeteciye, “Ben bir hükümet çalışanıyım, model değil” yanıtını verdi.

Evinde hizmetçisi olup olmadığı sorulduğunda ise verdiği cinsiyet eşitlikçi yanıtla kalpleri kazandı: “Hayır yok, ihtiyacım da yok. Eşim ve ben ev işlerini her gün birlikte yapıyoruz.”

Bunun üzerine bir başka gazeteci “Çamaşırları siz mi yıkıyorsunuz, eşiniz mi” diye sorunca “Ayarlamaları ben yapıyorum, makineyi çalıştıran eşim” yanıtını verdi ve şöyle devam etti: “Genelde geceleri yıkarız çamaşırları. Elektrik sarfiyatı açısından… Tabii komşularımızı rahatsız etmeden.”

Avrupa’nın en güçlü ekonomisinin lideri ‘normal’ bir apartman katında oturuyor. Başbakan seçilmeden oturduğu evde. Villası, hizmetçileri, yüzme havuzu ve bahçesi yok.
 

Kaynak: DİKEN

FOTO: REUTERS