Magdeburg saldırısı: Güvenlik sisteminde 110 uyarıya rağmen büyük açık
Magdeburg’da 2024 yılının Aralık ayında yaşanan terör saldırısı, Almanya’daki güvenlik sistemindeki ciddi zayıflıkları ortaya çıkardı. 6 kişinin hayatını kaybettiği ve 300’e yakın kişinin yaralandığı saldırının faili Taleb A. hakkında, olay öncesinde toplam 110 kez farklı güvenlik birimleriyle temas kurulduğu öğrenildi. Ancak alınan bu uyarılara rağmen, saldırının önlenememesi güvenlik politikalarını yeniden tartışmaya açtı.
110 olaylık geçmiş: Güvenlik birimleri uyarıları dikkate aldı mı?
Alman İçişleri Bakanlığı’nın yayımladığı ve gizli ibaresi taşıyan bir rapora göre, Taleb A. hakkında daha önce 80 vaka bilinmesine rağmen, yeni veriler bu sayının 110’a çıktığını gösteriyor. Faille ilgili olaylar Almanya’da 6 farklı eyalet ve federal düzeyde çeşitli kurumlar tarafından ele alınmış. Ayrıca Suudi Arabistan, Birleşik Krallık ve Kuveyt gibi ülkelerden de şüpheli hakkında uyarılar alınmış.
2023 yılında Suudi yetkililer, Taleb A.’nın sosyal medyada yaptığı bir paylaşımı Alman yetkililere bildirdi. “Almanya’da büyük bir şey olacak” ifadelerini içeren paylaşım, Alman makamları tarafından “belirsiz bir tehdit” olarak değerlendirilmiş ve somut bir önlem alınmamıştı. İki ay sonra Suudi yetkililer tekrar bir hatırlatma mektubu gönderdi ancak bu uyarılar yine yeterli ciddiyetle ele alınmadı.
Faillerin profili ve saldırının motivasyonu
İçişleri Bakanı Nancy Faeser, Taleb A.’nın “standart bir terörist profiline uymadığını” belirtti. Analizlere göre, failin Almanya’ya yönelik nefretinin kaynağı, kendi ülkesine (Suudi Arabistan) duyduğu öfkeydi. Ayrıca, failin Angela Merkel’in politikalarını hedef alan “İslamlaşma” komplo teorilerine inandığı bildirildi. Faeser, bu saldırının arka planındaki güvenlik zafiyetlerinin kapsamlı bir şekilde araştırılması gerektiğini vurguladı.
Taleb A.’nın izlenmesindeki eksiklikler
Taleb A.’ya yönelik uzun yıllara dayanan gözlem ve soruşturmalarda, tehdit potansiyelinin neden yeterince fark edilmediği önemli bir soru işareti. Hakkında açılan bir düzineden fazla dava, genellikle delil yetersizliği nedeniyle kapatılmış. Suudi Arabistan gibi ülkelerden gelen uyarılara rağmen, Alman güvenlik kurumlarının harekete geçmemesi ve kurumlar arasındaki koordinasyon eksikliği, olayın ciddiyetini artırıyor.