"İstenmeyen kişi” mi ilan edilecek? Viyana'da Ozan Ceyhun bilmecesi

"İstenmeyen kişi” mi ilan edilecek? Viyana'da Ozan Ceyhun bilmecesi

Kamuya açık toplantılarda AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan hayranlığını gizleme gereği duymayan yeni Viyana Büyükelçisi Ozan Ceyhun üzerindeki baskı artıyor. Ancak Avusturya aşırı sağının gösterdiği tepkinin Ceyhun'un işine yarayacağı iddiaları da var.

Ramazan nedeniyle düzenlenen bir toplantıda Hıristiyanları ve Hıristiyan değerleri aşağıladığı iddia edilen Viyana Büyükelçisi Ozan Ceyhun'un çevresindeki çember daralıyor. Avusturya hükümet çevrelerinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik tepkisi devam ederken, Ceyhun'un saklama gereği duymadığı AKP ve Erdoğan militanlığından rahatsız olduğu gözlerden kaçmıyor. 

1-007.png


Ozan Ceyhun'un diplomasinin genel eğilimlerini çiğnediğini düşünenlerin sayısı artıyor. Avusturya Uyum Bakanı Susanne Raab'ın Türkiye'den Avusturya'daki dernekler üzerindeki etkisini sert bir dille reddetmesi ve uyum düşmanlığıyla suçlamasının yeni sonuçlar yaratması bekleniyor. Raab, İslami derneklerin artık çok daha yakından takip edileceğini, bunun için yeni bir kurum oluşturulacağını belirtmiş, gazetelere yaptığı açıklamalarda Ceyhun skandalının bu gereksinimi tetiklediği değerlendirmesinde bulunmuştu. Raab, Bavyera merkezli Milli Görüş'ün de takibe alınacağını bildirmişti.  
 

2-006.png


OZAN CEYHUN'A TEPKİLER 

Ana akım Avusturya medyasında olduğu kadar sosyal medyada da hedef alınan Ceyhun'un görevinden alınmasını isteyenler arasında sağcı ve solcu politikacılar kadar emekli Türk diplomatlar da bulunuyor. Özellikle Avusturya aşırı sağının Ceyhun'un hükümetçe “istenmeyen kişi” (persona non grata) ilan edilmesinde ısrarlı olduğu gözleniyor. Bu arada, aşırı sağın kendisine gösterdiği tepkinin bir diplomattan çok AKP militanı gibi davranan yeni Viyana Büyükelçisi Ozan Ceyhun'un “işine geldiği” de iddia ediliyor. Sebastian Kurz hükümetinin her an iki ülke arasındaki ilişkileri iyice gerecek bir tepki gösterebileceğine dikkat çekiliyor.

 
3-003.png

Öte yandan 500 kadar emekli Türk büyükelçinin üye olduğu bir grup içi yazışmada, geçmişte üst düzey görevlerde bulunmuş ve halen yurtdışında yaşayan emekli bir büyükelçinin değerlendirmeleri tartışmayı yeni boyutlara taşıdı. “Mesajın Ozan Ceyhun Bey'in şahsını hedef almadığı” belirtilen değerlendirmede şu ifadeler dikkat çekti: 
 

DİPLOMASİ: MESLEK VE SANAT

 
“Diplomasi bir meslek ve bir sanattır. Hem eğitim hem de uygulama yoluyla -hatta çırak usta ilişkisi içinde- öğrenilir. Konuşma ve yazışma usulleri vardır.


Edilen her sözün, kullanılan her sıfatın ve hitap tarzının, yazılacak her sözcüğün sonuçları olur. Bu mesleğin icaplarına -bilmedikleri, öğrenmedikleri 'ya da takmadıkları' için- uymayanlar olursa, bundan Devlet zarar görür.

Viyana'ya Büyükelçi olarak tayin edilen eski (ve yeniden) Türk vatandaşı -arada  Alman vatandaşı olup Avrupa Parlamentosuna  Alman Yeşiller Partisinden seçildikten sonra  Sosyalist Grubuna transfer olan ve bu şekilde siyasetçi transferine alışık olmayan kimi Avrupalı siyasetçiler tarafından eleştirilen- Avrupa Parlamentosu eski mensubu Bay Ozan Ceyhun, 2020 Ramazan Bayramında, Viyana'da 16. Bölge'de Türk vatandaşlar ile Türk kökenli Avusturya vatandaşları arasından oraya davet edilenlerle bir toplantı yapmış. (Adalet ve Kalkınma Partisi Başkanını desteklemeyen siyasal görüşlüler oraya davetli değilmiş.)

4-002.png

HANGİ DERNEKLER?
Bu toplantıyı Almanya ve Avusturya'daki AKP uzantIsı olan (WONDER, WEFA, UID) birkaç dernek düzenlemiş. (Bu Dernek Almanya'da ve Avusturya'da (Türkiye içindeki siyasal bölünmeyi yurt dışındaki Türklere taşımakla eleştiriliyor.)


Örneğin Avusturya'da 100 cami kurmuş ve Diyanet'e bağlı ATİB (Avusturya'da, DİTİB ise Almanya‘da) ile birlikte, yüzyıllara uzanan bir orta çağ geleneği  olan aralık ayında  okullara uğrayan Krampus geldiği takdirde Türk-Müslüman çocuklarını okullara yollamayacaklarını okul idarelerine yazılı olarak duyurmuşlar.

Yazıyı bana da gösterdiler. Bu girişim ciddi tepki almıştı. İtiraz eden Türklerin  gerekçesi, 'bu  geleneğin tek tanrılı dinlere ve Hristiyanlığa uygun olmamasıymış'. 

Yine aynı dernek ve ATİB Kuran okulu açılmasına izin alamayınca (haydi yerini de  söyleyeyim Viyana Simmering'de) Kültür Merkezi adı ile bina satın alıp (Milli Görüş Avusturya satın alıyor), tutup  orada  ilkokul öncesi çağdaki çocuklara -malum kıyafetleri giydirerek- Kur'an ezberletme faaliyetine girişmişti. 
 

ESEF VERİCİ FOTOĞRAF


Verilecek örnek maalesef pek çok. Ramazan Bayramında T.C. Viyana Büyükelçisi sıfatı ile Ozan Ceyhun'un gülümseyerek Viyana Büyükelçiliği rezidansinda bohem bir saray gibi oda içinde çok şaşaalı antika avizeler altında hanımına başını ve boynunu büktürerek üç yaşındaki kızına el öptürür gibi elini öptürürken resmini çektirmesi ve hanımının Twitter'i üzerinden kamuoyuna sunması, sadece görgüsüzlük ve anti-feministlik olarak kabul edilemez. Burada resmen modern Türkiye Cumhuriyeti kuruluş felsefesine ve AB içinde yer almaya çalışan Türkiye Cumhuriyeti'nin yerinin Orta Doğu'nun bataklığına din bezirgânlığı ile sokulduğunun resmi olması açısından önemli ve son derece esef vericidir.

Son toplantıda konuşan Ozan Ceyhun, 24 Aralık tarihinde Hıristiyanlarca kutlanan Noel yortusunun (Avusturya'da demek istemiş herhalde ) artı Paskalya’nın (bunu tercüman unutmuş) dar bir çerçevede bir araya gelen insanların bencil şekilde birbirlerine hediye vermek sureti ile kutlandığına işaret ettikten sonra, gerçek yardım ve diğergâmlığın toplumumuz tarafından sergilenmekte olduğu mealinde bir mukayese yapmış. 


Bu sözlerini ülkenin içişlerine karışmak ve ulusal değerlere saygısızlık olarak niteleyerek, kendisini celbeden Avusturya makamlarına da sözlerinin yanlış anlaşıldığını, Hıristiyanları hedef almadığını belirtmiş, özür dilemiş.Türk sefirinin Weihnachten yortusunun ve Paskalya’nın Avusturya'daki kutlanma biçimini egoizm sayan söylemi şimdi tüm  Avusturya'da kınanıyor. Geçmişte de Türk temsilcilerinden benzer sözler duyan medya, siyasetçiler ve sivil toplum, örneğin birkaç yıl önce, Avusturya İçişleri Bakanı'nın partisinden istifa ederek daha radikal bir partiye katılmasını tavsiye eden Türk sefirinin sözlerini bu vesile ile hatırlatıyorlar.

BENCİL Mİ, EGOİST Mİ?

Türkiye'deki otokratik idareyi eleştirenler, bu kez yeni Türk sefirine takmışlar, geri çağrılmasını talep etmişler. Sayın Ceyhun, egoist demediğini 'bencil' dediğini ifade ile demagoji yapmaya teşebbüs etmiş ise  de  buna  kimseyi inandıramamış. Zira, bana  Viyana'dan yazan dostlar 'bencil ve egoist' arasındaki 'derin' farkı ve bencil sözcüğünün egoistten başka çevirisini bilmediklerini özellikle vurguladılar ve bahaneyi gülünç olarak nitelediler. Fark olmadığını Avusturyalı Bakan hemen öğrenmiş.
 

5.png

Dostlarım bana, oraya Türkiye ile Avusturya arasındaki ilişkileri canlandırmak için gönderilen temsilcinin bu söyleminin tam aksi sonuç verdiğini, anılan görevlinin bundan böyle ağzı ile kuş tutsa bile, adı her geçtikçe 'Weihnachten bencilliği' söylemi ile birlikte anılmaya devam olunacağına işaret ettiler. 'Elbet' dediler, 'Bay Ceyhun istediği gibi düşünebilir,  ama Türk sefiri olarak bu konuşmayı ve mukayeseyi yapamazdı. Türkiye'de  görev yapan bir yabancı sefir 'milli ve manevi  değerlerimize' böylesine bencillik  dokundurması yapmaya kalkışsaydı medya, sivil toplum ve hükümet kıyameti koparır, çok  daha ağır tepki verirdi.'


Ne yazık! Görev yapılan ülke ile ağız dalaşına girmek, onların değerlerine laf yetiştirmek, yorum yapmak, söz  söylemek ve  -istemese  de- ilişkiyi gerginleştirmek 'Yeni Türkiye Diplomasisinin' üslubu mu oldu? Noel veya  Weihnachten yortusu gerçekten Avusturya'da çok dar ve en yakın aile efradının katılımı ile evde kutlanır ve aile üyeleri  birbirlerine hediyeler  alır. Ama bu yaşam  geleneğini bencillik olarak nitelemek, orada görev yapan Türk diplomatının vazifesi midir? Diplomasi sanatı konusunda asgari bilgisi olan kimse, yapmaz bunu. Ama politikacı  diplomasiye soyunursa eski alışkanlıklarını sürdürür ya da 'sahibinin sesi' plağına dönüşür. 
 

MÜSLÜMAN KARDEŞLER KURUCUSU 

Düzenlenen 'Şükür Bayramı kutlaması' bununla da kalmamış.Törene telefonla katılan AKP milletvekili Bay Zafer Sarıkaya (Almanya'da UETD, şimdi UID'nin başkanlığını yapmış) adlı kişinin 'Müslümanlar olarak cephane gibi (Munition), birbirlerine kardeşçe destek olun' diyen Müslüman Kardeşler’in kurucusu Hasan Al Banna’nın adını Ankara’dan bağlanarak Avusturya’da yaşayan Türkiye göçmenlerine ifade etmiş! Aynı toplantıda bu kişinin konuşmasından sonra sahne alan ve Zafer Sarıkaya’ya 'kardeşim' diye hitap eden Bay Ozan Ceyhun'un söyledikleri ile birleştirilince, Avusturya hükümetinin ve muhalefetinin tepkisi artmış. Konu tüm Avusturya medyasında manşetlere çıkmış!


Zira Müslüman Kardeşlerin amaçları Avusturya'da biliniyor. Ozan Ceyhun, bu gelişmeyi haklı olarak eleştiren, şimdi İYİ Parti mensubu bir emekli Büyükelçi'ye de twitter yoluyla  ders vermeye kalkışmış: Avusturya’da Türk düşmanı olan medyaya inanmakla suçlamış kendisini eleştiren Bursa milletvekili emekli Büyükelçi'yi. 

Benzer düşünceye sahip olanlar, kendilerini desteklemeyen ve eleştiren medyayı Türk düşmanlığı ile suçlamaya alışmışlar. Halbuki burada Bay Ozan Ceyhun'un ifadeleri bariz, bir büyükelçiye yakışmayacak şekilde ve büyükelçilik yaptığı ülkeye büyük saygısızlık...


Sayın Ceyhun, son olarak, kırdığı bardağın parçalarını toplamak için kendisinin Noel ağacı önünde çekilmiş bir resmini de dağıtma yoluna gitmiş. 


Verilebilecek zararı vermiş, bundan sonra ne yaparsa beyhude. Kendilerine Austro-Türk diyen Türk kökenliler elektronik ortamda Türkiye'deki çekişmelerin oraya taşınmamasını talep eden mesajlar yağdırıyorlar.


TAVSİYE ETMİYORUM

Şimdilerde Hariciye'de görev alanlardan (hepsi demiyorum) bazıları, Adalet ve Kalkınma Partisi Başkanı'nın üslubunu ve söylemini yurt dışı görevlerinde  sergileyerek, mesleklerinde başarılı olacaklarını ya da hükümetin veya Devlet Başkanı'nın gözüne gireceklerini sanıyorlar.


Tecrübeli bir büyükleri ve Emekli Büyükelçi olarak bu yolu tavsiye etmiyorum. Büyükelçiler parti ve siyasetçi temsilciliğine bulaşmamaları gerekiyor. Makamları en başta Türk milletinin tüm renklerini, onurunu ve şerefini ve Türk bayrağını temsil etmektir...


Diplomasi mesleğini görev yaptığı ülkelerde muhataplarına çıkışmak ve onlara ders  vermek olduğunu sanan diplomatlar, bu söylemlerinin ülkemizin çıkarına olacağını, Türkiye'yi yüceltecegini, prestijimizi arttıracağını düşünenler çok  yanılıyor. Sonuç tam aksi yönde tecelli ediyor. Söyledikleri, yazdıkları ve yayınları nedeni ile kendilerini Avusturya'da partizanlik yaparak alkışlayan bir kesim olabilir.


Ozan Ceyhun ve ekibinin, bağımsız Türk derneklerini indirekt 'Büyükelçi Ozan Ceyhun'a sahip çıkın kampanyası yapın' mesajları ise orada yaşayan tüm Türk toplumunun başını belaya sokacaktır... Bu yaklaşım ve ifadeler kısa, orta ve uzun vadede Türkiye'ye çok zarar vermektedir.”
 

FİNALE DOĞRU MU?

Türk medyasında haber konusu olmayan, ancak Avusturya'nın önde gelen gazete ve dergilerinde, haber sitelerinde mayıs sonundan beri itibaren tartışmalı gündem maddeleri arasında ilk sıralarda yer alan Ozan Ceyhun'un iki ülke arasındaki ilişkileri daha da gerginleştireceğine dair yorumlar giderek sertleşiyor. 

Ceyhun, Avusturya medyasında kendisi hakkında çıkan iddiaları sert bir biçimde yanıtlamış, özür de dileyerek birçok dergi ve gazetede, yöneltilen suçlamaları reddetmişti. Bu arada bayram sırasında eşine elini öptürürken çektirdiği bir fotoğraf da yeni soru işaretlerine neden olmuştu. 


Günümüz Avusturya siyasetinin bu yükü ne kadar bir süre daha taşıyacağı sorusu belirsizliğini koruyor. 

+49-VİYANA