Gerçek mutluluk

Gerçek mutluluk

EMEL ASLAN - İnsanların hayatları boyunca yapmak istedikleri, gerçekleştirmeyi arzuladıkları birbirinden farklı birçok amaçları ve planları vardır....

EMEL ASLAN - İnsanların hayatları boyunca yapmak istedikleri, gerçekleştirmeyi arzuladıkları birbirinden farklı birçok amaçları ve planları vardır. İlk bakışta birbirlerinden farklı görünse de, bu amaçlar temel bir noktada birleşmektedir. Bu temel nokta, insanların yaşadıkları hayattan olabilecek en fazla menfaati elde ederek, mutlu ve huzurlu bir yaşam sürmeleridir. Elde edilen menfaatler ne kadar fazla olursa, buna bağlı olarak duyulacak olan mutluluk ve rahatlık da o denli fazla olacaktır. Bu yüzden tüm insanlar farklı yollar ve yöntemler izleyerek, bu ortak amaca ulaşmayı hedeflemekte ve bunun için ömürleri boyunca büyük bir çaba harcamaktadırlar. Ancak Allah'ın rızasını arayan ve ahireti gerçek yurt olarak benimseyen salih müminler dışındaki insanlar, tüm bu isteklerini gerçekleştirip, hedeflerine ulaşsalar da sonuç yine değişmemektedir. Mutsuzluk ve buna bağlı olarak da sıkıntı dolu, kasvetli bir hayat... Günümüzde insanların büyük bir kısmı bir türlü gerçek huzuru yakalayamadıklarından, onca çabaya, çalışmaya ve yorgunluğa rağmen bir türlü mutlu olamadıklarından şikayetçidirler. Böyle bir sonuçla karşılaşmalarının sebebi ise, insanların mutluluğu yanlış yerde, yanlış kimselerde bulacaklarına inanmış olmalarıdır. Kimisi için mutluluk elde edeceği maddi zenginliktedir; böylece parasını istediği gibi harcayacak, elde etmek istediği şeylere sahip olabilecek ve her geçen gün bir öncekine göre daha fazla şey tüketebilecektir. Bu insanlar için tüketmek, tüm güzellikleri ve zevkleri tatmak hayatlarının en büyük mutluluk kaynağıdır. Bu istekleri ise dipsiz bir kuyu gibidir; hiçbir zaman sonu gelmez. Bunun sonucunda da ortaya elde ettikleri hiçbir şeyden memnun olmayan, sürekli daha fazlasını, daha iyisini isteyen ve bu sayede mutlu olup daha rahat bir hayat sürebileceklerini zanneden insanlar çıkar. Ancak bu çabaları onlara sadece geçici bir mutluluk kazandırır. İnsan, yaratılışı gereği mutlu ve huzurlu yaşamak ister. Allah'ın Kuran'da bildirdiği ahlak yapısı, insanın fıtratına en uygun yaşamı sunar. Kuran ahlakı dışındaki yolların hepsi insanın huzursuz yaşam sürmesine neden olur. Yaşları, meslekleri, sosyal konumları her ne olursa olsun, Kuran ahlakından uzak toplumlarda yaşayan insanların hiçbiri tam anlamıyla mutlu ve huzurlu bir yaşam sürdürememektedirler. Kuran ahlakını yaşamayan, yani cahiliye hayatına göre davranan insanların içinde bulundukları en büyük yanlış budur; çözümü Kuran'da aramamak... Bu kişiler içerisinde bulundukları durumun açmaz bir hal aldığını açıkça görürler. Yaşadıkları hayat tarzının, benimsedikleri karakter yapısının onlara istediklerini vermediğini, kendilerini tatmin etmediğini ve hatta sıkıntıya soktuğunu hayatlarının her anında hissederler. Ancak buna çözüm olarak cahiliyenin sunduğu diğer alternatifleri deneme yoluna giderler ki, bu da onlara yine mutsuzluk ve huzursuzluk getirir. Cahiliye sistemlerinin temelde birbirinden hiçbir farkı yoktur. Belki insanlar, mekanlar ve şartlar değişebilir ama yaşanan kaygılar ve hedefler hep sabit kalır. Örneğin cahiliye yaşamına göre 'entel' olmak veya 'sosyete kültürü' ile yaşamak çok önemlidir. Ancak bu iki yaşam modeli her ne kadar birbirinden farklı olarak görülse de hedef hep aynıdır: Dünya hayatına göre yaşamak. Oysa dünya hayatı hırsla bağlanılmayacak kadar kısadır. Dünya hayatında kazanılan hiçbir şey baki kalmaz. Ölümle birlikte dünya hayatındaki herşey yok olacaktır. Bu nedenle, yalnızca dünyevi kazançlar elde etmek için atılan her adım insana büyük sıkıntılar getirir. Buna karşılık Allah insanlara mutlu ve huzurlu olmanın yollarını Kuran'da bildirmiştir: Bir insan ancak Allah'a yöneldiği ve O'nunla dost olup, Rabbimizin beğendiği ahlakı yaşadığında sıkıntılarından kurtulabilir. Allah, bir ayetinde bu önemli sırrı şöyle bildirir: "Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah'ın zikriyle mutmain olanlardır. Haberiniz olsun; kalpler yalnızca Allah'ın zikriyle mutmain olur." (Rad Suresi, 28) İnsan kendisini, tüm kainatı, geçmiş ve gelecekte var olan her şeyi yaratan Yüce Allah’a yakın olduğunda, Allah’a içten ve samimi bir imanla bağlandığında, Allah o kişiye mutluluğun yolunu açar. Kendisine samimiyetle yönelene Yüce Rabbimiz Allah güzellikle, nimetle, huzur ve mutlulukla karşılık verir. İnsanlar ancak Allah’ın kendileri için en uygun yaşam şekli olarak belirlediği hayatı yaşayarak ve Allah’ın emir ve tavsiyelerine uyarak dünya hayatında mutlu ve huzurlu olabilirler. Nitekim Müslümanlar iman ettikleri ve Allah’ın emir ve tavsiyeleri doğrultusunda yaşadıkları için bütün hayatlarını huzur ve rahatlık içinde geçirirler. Allah’ın bir insana vereceği en büyük nimetlerden biri imandır. İman sahibi bir insan, dünyanın bütün nimetlerinden uzak olsa, en büyük zorluklarla imtihan olsa, oluşan tüm şartlar aleyhinde görünse bile, imanın kalbinde oluşturduğu huzur ve mutluluk her şeyin üzerindedir. Allah Kendisine yönelenin kalbine huzur ve dinginlik, ruhuna mutluluk verir. Allah’a yönelmeyen, Allah’ın rızasına yönelik bir hayat yaşamayan bir insanın –kendisi aksini iddia etse dahi – mutlu olması imkansızdır. Allah imtihanın bir gereği olarak böyle bir insana da dünya nimetlerinden verebilir; bu kişi dışarıdan bakıldığında birçok nimet ve güzellik içinde olabilir. Ancak ruhuna sürekli özlemini çektiği mutluluğu yaşatamaz. Allah’ın bildirdiği gibi, kalplerin mutmain olması ancak Allah’ın zikri, derin ve coşkulu bir Allah sevgisi ile mümkündür. Mutluluğun samimi imandan başka bir yolu yoktur. Müjde, dünya hayatında ve ahirette onlarındır. Allah'ın sözleri için değişiklik yoktur. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur. (Yunus Suresi, 64) Şüphesiz "Bizim Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlar (yok mu); onların üzerine melekler iner (ve der ki) "Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size vadolunan cennetle sevinin" (Fussilet Suresi, 30)

HABERE YORUM KAT