Ekonomik çöküşe karşı önlem: Avrupa sürü bağışıklığına mı geçiş yapıyor?
Süre uzadıkça moraller bozuluyor. Pandeminin ekonomik, sosyal, psikolojik etkileri bir bir ortaya çıkıyor. Zorlu süreçte çeşitli Avrupa ülkelerinde koronavirüs önlemlerine karşı izinsiz protestolar bile gerçekleşti.
Federal Almanya’da ekonominin 2020’de salgın nedeniyle yüzde 8,4 küçülmesi bekleniyor. “Nürnberg İstihdam Piyasası ve Meslek Araştırmaları Enstitüsü (İAB), kısa süreli işlerde çalışanların sayısının 2,5 milyona, işsiz sayısının da yaklaşık 3 milyon ile zirveye çıkabileceği” yönünde alarm verirken, Almanya’da yapılan bir ankete göre nisan ayının ilk iki haftasında 4 milyon kişinin kısa çalışma uygulaması yaptığı ortaya çıktı.
Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkeleri koronavirüs önlemlerini kademeli olarak gevşetiyor. Almanya, Fransa, Belçika, Norveç, Hırvatistan, İsviçre, Çekya farklı tarihlerde önlemleri hafifletmeye hazırlanıyor.
Oysa en başta İngiltere Başbakanı Boris Johnson sürü bağışıklığı tezi ile dünyanın şimşeklerini üstüne çekmişti. Şimdi Avrupa sürü bağışıklığına doğru mu ilerliyor?
Avrupa’nın trilyonluk kurtarma planları Avrupa’yı kurtarmaya yetecek mi?
Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) salgın boyunca son gelişmeleri aktardığı YouTube kanalında pandemi ve Avrupa’ya yer vermeye devam ediyor.
Almanya’dan ATGB Rheinland Pfalz Eyalet Temsilcisi Ufuk Evla Bostan, ATGB Belçika Temsilcisi Fikret Aydemir, ATGB Avusturya Temsilcisi Mehmet Ali Demir, ATGB İrlanda Temsilcisi Çağdaş Gökbel ve ATGB Türkiye Temsilcisi Recai Aksu Avrupa’da sürü bağışıklığına geçiliyor mu sorusuna yaşadıkları ülkelerden örnekler vererek konuyu mercek altına aldı. ATGB Başkanı Işın Toymaz’ın yönettiği ve “atgb-press.eu” sitesinde de yayınlanan“ Avrupa ve pandemi” sohbetinde Avrupa’daki Türkiye kökenli gazetecilerin aktardıklarından öne çıkan başlıklar şöyle:
“EKONOMİ, KORONAVİRÜS ÖNCESİNE 2022’DE DÖNEBİLİR”
Çağdaş Gökbel / İrlanda: “Boris Johnson’un kapitalist ekonomiyi düşünerek ortaya attığı ‘sürü bağışıklığı’ tezi İngiliz aydınlanmasının yüzyıllar içerisinden süzülüp gelen ‘sosyal Darwinist’ ideolojisinin vasat bir tezahürüydü. Aşıyı ve ilacı bulamayan kapitalistlerin daha fazla bu karantina koşullarına dayanamayacaklarının işaretlerini alıyoruz. İrlanda Maliye Bakanı Paschal Donohoe’ye göre ise İrlanda Gayri Safi Yurt İçi hasılası bu yıl yüzde 10,5 daralacak. İrlanda tam istihdam durumundan, yüksek işsizlik rakamlarına geçiş yapacak. Bakan Donohoe, ekonominin koronavirüs öncesi günlere geri dönmesinin 2022’yi bulacağını söyledi. Sendika temsilcisi ve People Before Profit (Kârdan Önce İnsan Partisi) üyesi arkadaşım Memet Uludağ’a göre ise koronavirüs sonrasında İrlanda’da 400 bin kişi işsiz kalacak. İlerleyen günlerde aşının ve ilacın bulunmamasına rağmen normale dönme çağrıları yapılacak ve işçiler işlerinin başına dönecek gibi görünüyor. Bu da sürü bağışıklığı tezinin aslında iktidarlar açısından asla ortadan kalkmayan bir seçenek olduğunu gösteriyor. Sürü bağışıklığı geri dönecek; kronik hastalar ve yaşlılar ölüme terk edilecek. İnsanlar şu anda da işsizler aslında. Normal hayata döndüklerinde farkına varacaklar. Ayrıca sürü bağışıklığının yanı sıra salgından sonra bir barbarlığa gidebiliriz. Mülteciler konusunda ise İrlanda sınıfta kaldı. Mülteciler sosyal izolasyonun uygulanmadığı ortamlarda yaşıyorlar. Avrupa’nın demokratik değerlerinin kaygan bir zeminde tartışılacağı günlere gidiyoruz.”
“İNSANLAR AÇ”
Recai Aksu / Türkiye: “Türkiye’de toplumsal bir barış yok. İsteyen istediğini yapıyor. Saray rejimi bilim insanlarının, doktorların uyarılarını gerektiği şekilde dikkate almıyor. Türk Tabipler Odası’nın uyarılarını dinlemiyor. DSÖ bile ‘Türkiye’den gelen rakamlar doğruyu yansıtmıyor’ diyor. Bu zorlu süreçte işçiler, çiftçiler ne yapacak. Peki? Yardım yok. Destek yok. Almanya’da küçük işletmelere verilen destekler var örneğin. Hak hukuk adaletin olmadığı bir ülkede yaşıyoruz. Bayramdan sonra ise tedbirlerin gevşetilmesi konuşuluyor. Herkesi neye göre dışarıya bırakacaksın? Önce ortaya verileri şeffaf ve tüm gerçekliğiyle koyacaksın. Avrupa tedbirleri gevşetiyor, doğru. Ancak korona ile savaşta dünyada ortak bir yol izlenmesi gerekiyor. Avrupa’da protestolar da var tedbirlere karşı. ‘Açım’ diyor insanlar. Türkiye’de ise sosyal devlet olmamız gerek. Toplumda büyük bir tepki var. Bilime inanmayan insanlara tavır almak zorundayız. Yaşamımızı tehlikeye atıyorlar. Korona gölgesinde infaz yasasını çıkardılar. Böyle bir Türkiye’de yaşıyoruz. Korona günlerinde diktatörlerin gücünü arttırdığına da şahit oluyoruz.”
“SALGIN ÜCRETSİZ EĞİTİMİ DE VURACAK”
Ufuk Evla Bostan / Almanya: “Almanya’da işsizlik rakamları önümüzdeki sekiz hafta içinde 2 milyon 36 bine yükselecek. Ondan sonrasında da artış bekleniyor. 2019’a oranla dört ayda işsizlikte 90 bin kişi artış gerçekleşmiş. Almanya’da yüksek ve orta öğrenim ücretsiz. Bunun böyle kalacağından da yola çıkıyoruz. Ancak uyarılara da bakmak gerek. Eğitimde sorunlarla karşı karşıya kalabiliriz. Uzmanlar bu refahın 2-3 yıl sürmeyebileceğini söylüyorlar. Bu kriz sadece üniversiteleri değil orta dereceli okulları da etkileyecek. Salgının yarattığı ekonomik sarsıntı eğitim sektörünü de vuracak. Bunlar şimdilik tahminler ve uyarılar. Diğer taraftan Rheinland-Pfalz eyalet hükümeti, örneğin medya kuruluşlarına krizde destek verdi. 40 milyon avro abone usulü işleyen özerk olmayan kuruluşlara verildi. Medya ne kadar güçlü ise demokrasinin de o kadar güçlü olacağını düşündüklerinden bu adımları atıyorlar Avrupa’da. Almanya’da aşıdan önce Covid-19 hastalığı için ilaç bulunacağı da konuşuluyor. Görülen o ki, ekonomik, sağlık, eğitim ve iş dünyasında koronayı yazmaya devam edeceğiz. Bolca önlem konuşacağız. Ceza yasalarında, medeni yasalarda ve pandemiyle ilgili yasalarda düzenlemeler gelecek.”
“KRİZİ KARİKATÜRLER DEĞİL CİDDİ DEVLET ADAMLARI İDARE EDEBİLİR”
Fikret Aydemir / Belçika: “Belçika Hükümeti 4 aşamalı plan açıkladı. Bu adımlar için 4-11-18 Mayıs ve 8 Haziran olarak tarihler belirlendi. Belçika’da hafifletilmiş izolasyon yaşıyorduk. İnsanlar da bu süreçte kurallara uydular. Salgın ortaya çıktığında Belçika hükümetsizdi. 290 gün boyunca hükümet kurulamamıştı. Birden kriz çıkınca geçici korona hükümeti kuruldu. Eylül ayına dek görev yapacak. Bu hükümet sadece covid-19 ile adımlar atıyor. Başarılı bir şekilde krizi yönetiyor diyebiliriz. Her şeyi bilim kuruluna bıraktı. Her ülke farklı bir şekilde DSÖ’ye veri yüklüyor. Belçika’nın verileri, oranları yüksek. Çünkü Belçika yaşlılar ve bakımevlerindeki ölümleri Covid-19 olarak yansıtıyor ve rakamlar çok yüksek çıkıyor. Demokraside yaşıyorsunuz, hükümetin verdiği rakamlara inanmak durumundasınız. Boris Johnson ‘sürü bağışıklığı’ diyor, Trump ‘vücuda dezenfektan enjeksiyonundan‘ söz ediyor. Birileri ise saraydan çıkmıyor. Öyle bir dönemden geçiyoruz ki, devlet adamlığı vasıfları olmayanlar ülke yönetiyor. Karikatür gibi başkanlara değil, bu süreci büyük darbeler almadan atlatacak ciddi devlet adamlarına ihtiyaç var. Aşının üretilmesinin ise 1,5 yılı bulacağı konuşuluyor. Kas gevşetici ilacın bile üretiminin aylar, yıllar aldığını biliyoruz. Elbette bütün dünya bunun üzerine çalışıyor. Avrupa normalleşmeye doğru gidiyor. Ancak eskisi gibi normalleşme değil korona normalleşmesine döneceğiz. Tedbirler çerçevesinde ülke değiştirmeyin yönünde uyarılar var. 2021 yazına kadar gerçek anlamda bir normalden bahsedemeyeceğiz. Deniz kenarına gittiğinizde şezlongların arasına bile 1,5 metre mesafe konacak. Yaşam standartlarını ve alışkanlıklarını değiştirmek zorundayız. Küresel salgının aşırı grupların aşırı sağcıların aşırı solcuların işine yarayacağına inanıyorum. Alıştığımız hiçbir şablon üzerinden hayatı okuyamıyoruz. Yeni şeyler öne süren partiler seçmenlerin daha çok ilgisini çekiyor. Salgın aşırı uçtaki partilerin oy oranlarına yansıyor. Ancak geçici hükümet işi bilim adamlarına bırakıyor, bilene bırakıyor. Bilim kurulunun sunduğu önerileri hükümet ciddiye alıyor ve o yönde de adımlar atılıyor. Avrupa 2 triyon 770 milyar avro bütçe ayırdı AB ülkelerine destek için. 4 farklı kalemden oluşan bir bütçe bu. AB Brexit’le gücünü kaybetmişti, ama salgınla birlikte yeni bir yola kavuşmanın tartışmaları yeniden yaşanacak.”
“YAZ AYLARINDA TÜRKİYE TATİLCİLERİNE İZİN YOK”
Mehmet Ali Demir / Avusturya: “Açıkçası ben iyimser değilim. Aşıların söylendiği sürede bulunabileceğine inanmıyorum. Avusturya’da bu dönemde en yüksek işsizlik yaşanıyor. Normale döndüğümüzde kaç kişi daha işini kaybedecek bunu da bilemiyoruz. Avusturya’da şu anda tedbirler gevşetildi. Hijyen ve sosyal izolasyona uymaya ise devam ediliyor. Kurallara uymayanlar para cezası ödüyor. Avusturya’da da insanlar özgürlüklerinin kısıtlanması konusunda rahatsızlar. Burada da protestolar var. 14 Mayıs’ta ise okullar bazı şartlara bağlı olarak açılıyor. Avusturya, vatandaşlarına biner avrodan iki kere destek yaptı. Ekstra yardımlarda da bulundu. Küçük esnafa da yardım paketleri sunuluyor. Ancak Avusturya bu sene yaz aylarında ülke dışına çıkmaya izin vermeyecek. Sadece iş için izin belgesi olanlar bu yaz ülkeyi terk edebilecekler. 14 günlük karantinaya da tabi tutulacaklar. Önümüzdeki yaz Türkiye’ye gitmek mümkün olmayacak. Sürü bağışıklığına geçilebilecek gibi görünüyor. Hastalık, salgın, işsizliğin Avrupa’da aşırı sağı yükselteceğine inanıyorum. Tüm olumsuzlukların faturasını bir kez daha göçmenlere ve mültecilere kesecekler. Salgın halen devam ediyor. Ne olacağı belli değil.
HALKWEB – STUTTGART
Kaynak: www. atgb-press.eu