Köln merkezli Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF) bir açıklama yayımlayarak, Alman polisinin giderek sertleşen tutumuna karşı demokratik hakların kullanılması çağrısında bulundu. Bildiride şöyle denildi: 

“Almanya son üç gün içerisinde, üç ayrı şehirde polisin halka karşı insanlık dışı şiddetine tanık oldu. Tesadüf orada bulunanlar tarafından videoya alınan şiddet olayları, ırkçı-faşist ülkelerde uygulanan şiddeti anımsatmaktadır.

Hamburg’da 15 yaşında bir genç 8 polis tarafından biber gazı sıkılarak, yerlerde sürüklenerek gözaltına alındı. Polis gencin uyarıları dikkate almadığını ileri sürerek saldırısını haklı çıkarmaya çalışıyor. 'Nefes almakta zorlanıyorum' diye bağıran gencin tutuklandığı yerdeki duvarda ABD’de polis tarafından boynuna basılarak öldürülen Georg Floyd’un son sözlerinin yer aldığı ayrıca dikkat çekici. 

Düsseldorf’da ailesiyle birlikte olan başka bir genç gözaltına alınırken, bilinçli bir şekilde boğazına basılarak nefes alması engellenmeye çalışılıyor. Çevredekilerin ve annenin tepkilerine rağmen polisin tutuklamaya çalıştığı genç 'nefes alamıyorum' dedikçe, boynuna daha fazla basıldı.

Frankfurt’ta sabah erken saatlerinde polis tarafından kelepçelenen ve yerde yatan 29 yaşında bir kişiye, polis kafa göz demeden tekmelerle girişiyor. Tekmelenen kişinin çığlıklarına tesadüf uyanan birisinin cep telefonuyla aldığı kayıtlar sayesinde de bu barbarlık açığa çıkıyor. 

Bu üç olay son dönemde artan polis şiddetinin sadece kamuoyuna yansıyanları. Polis birçok demokratik eylemlerde, normal kamu güvenliği görevinde düne göre çok daha fazla suç işlemekte. Polisin halka karşı işlediği suçların artması tesadüf değil. Federal ve Eyalet hükümetlerinin son dönemlerde iç güvenlik gerekçeleriyle gündeme getirdikleri yasalar, açıklamalar, polis içerisinde var olan şiddet zeminini daha da güçlendirdi.

Geride bıraktığımız sene içerisinde, birçok eyalette Polis Yasası sertleştirildi. Özellikle göçmenlerin bu yasalarla birçok hakkı kısıtlandı. Polisin ırkçı uygulamalarına daha kolay gerekçeler bulunmasına olanak tanındı. Polis içerisinde NSU 2.0 adı altında örgütlendiği bilinen, birçok göçmeni ve anti-faşisti ölümle tehdit eden ırkçı-faşist grubun araştırılması, ilgili içişleri bakanı tarafından engellenmekte. Polis, politikacılardan ve hükümetten cesaret alarak bu suçları işlemekte. Bu nedenle hükümetin ortaya çıkan şiddet olaylarını kınaması asla yeterli değildir.

Başta Polis Yasası olmak üzere, ırkçı-ayrımcı uygulamalara olanak tanıyan tüm yasalar iptal edilmelidir. Polis içerisinde örgütlenen ırkçı gruplar dağıtılmalı, suç işleyen polisler derhal görevden alınarak, cezalandırılmalıdır. Polisin halka karşı işlediği suçlar, polis dışında tarafsız bir kurum tarafından araştırılmalıdır.

Irkçılığın-ayrımcılığın arttığı, aynı zamanda değişik uluslardan emekçilerin sosyal sorunlarının da derinleştiği bir süreç. Tüm emekçileri polis şiddetine ve ırkçı uygulamalara karşı çıkmaya, din, dil, renk ayrımı gözetmeden emekçilerin birliğini güçlendirmeye çağırıyoruz.” 

+49-KÖLN