Corona App hayatımıza girdi, ama ya bu bir sosyal deneyse?

Corona App hayatımıza girdi, ama ya bu bir sosyal deneyse?

Çok tartışılan koronaya karşı uyarıcı mobil telefon uygulaması "Corona App" Almanya’da hayatımıza girdi. Peki ya bu sosyal bir deneyse ve halkın büyük bir bölümü tarafından kabul görüp de siyasetçilerin iştahını kabartırsa?

Politika ve toplumsal gelişmelere eleştirel yaklaşan bir “Watchblog” türü olan“Nachdenkseiten” internet sitesinde yer alan bir haber analizde, Jens Berger bu sorulara cevap arıyor. 

Corona App’e kritik yaklaşan Jens Berger, uygulamaya önce olumlu taraftan bakıyor ya da daha da doğrusu bakmaya çalışıyor. Ancak ardından endişelerini de sıralıyor. 

Corona App geliştirilirken Sağlık Bakanı Jens Spahn’ın orijinal fikirlerinin galip gelememesini şimdilik bir şans olarak belirten Berger, söz konusu App’in Spahn'ın planlarından farklı olarak daha şeffaf olduğunu söylüyor.

Şu an kullanımda olan Corona App’in  verileri merkezi olmayan bir şekilde depoladığına, böylece devletin kişisel kullanıcı verilerine erişiminin teknik olarak mümkün olmadığına işaret eden yazar, endişelerini şöyle sıralamaya başlıyor:

UYGULMANIN KENDİSİ VERİ ERİŞİMİNİ ENGELLESE DE ARA YÜZ TARTIŞMALI

“Uygulama yalnızca veri koruma nedenleriyle derecelendirilmiş olsaydı, karar şaşırtıcı derecede olumlu olurdu.

Ancak olumlu eleştirinin bittiği yer burası. Uygulamanın kendisi için geçerli olan, ne yazık ki uygulama tarafından kullanılan arayüz (API) için geçerli değil. Akıllı telefon işletim sistemleri Apple (iOS) ve Google (Android) operatörleri tarafından hızlı bir şekilde geliştirildi ve ne yazık ki ne açık ne de şeffaf. Burada iki yazılım devinin merhametine bağlıyız. Çünkü bu iki şirket kesinlikle veri koruma açısından örnek gösterilemez. Elbette bundan Federal Almanya hükümeti sorumlu tutulamaz.”

UYARI DEĞİL SEMPTOM ESAS ALINIYOR

App kullanıcısının daha önce Sars-Covid-2 virüsü taşıdığı tespit edilmiş kişinin yakınında olup olmadığı yönünde uyardığını hatırlatan Jens Berger uygulamanın amaçlarını da tarif ediyor:

• Kullanıcının kendisinde semptom görülmüyorsa, uygulamanın uyarı mesajından otomatik olarak ve ücretsiz test edilmesine izin verilmiyor. Kural olarak, bu karar doktor tarafından veriliyor

• Önlem olarak, korona virüsü bulaşmış bir kişinin yakınında olduğu yönünde uyarı alan kullanıcıya kendisini karantinaya alması öneriliyor. Ancak pozitif test sonucu olmadan Almanya’da kişinin işe gitmemesine kanunlar müsaade etmiyor.  

• Doktor kullanıcıyı profilaktik olarak hasta olarak rapor etse de kişi “semptomsuz” ise hiçbir test yapılmıyor. 

• Kullanıcı sadece bir uyarı mesajı almakla kalmaz, aynı zamanda tipik Covid-19 semptomları da gösterirse, yaygın uygulamaya göre virüs için ücretsiz olarak test edilebilecek niteliktedir. Ancak, bu zaten uygulamayı kullanmasa da geçerlidir. Belirleyici nokta, uygulamanın uyarı mesajı değil, semptomun ta kendisidir.

SÜPERMARKETTE DEĞİL RESTORANDA KALIŞ SÜRESİ ÖNEMLİ

Aslında uygulama (App) öncelikle kullanıcıların daha sonra pozitif test edilen kişilerin hemen yakınında uzun bir süre -15 dakikadan fazla- geçirdikleri senaryolar için tasarlanmış. Yani süpermarketten yanından birinin geçmesi ya da  sokakta çok kısa sohbet etmek değil

restoranlarda yemek yemek veya bir trende seyahat etmek için geçen süreler hakkında tasarlanmıştır. Tam olarak bu senaryolar için, sağlık makamlarının takip ve tespiti sağlayan  kişisel verilerin toplanması ve saklanması yoluyla zaten ellerinde bir çözüm mevcut. Yani aslında App’e ihtiyaç yok. 

CORONA APP KULLANMAYI REDDEDENLERE AYRIMCILIK

Haber analizde Jens Berger böyle bir uygulamanın sosyal risklerinin hafife alınmaması gerektiğini Alman hükümetinin  "gönüllü olmayanları" ve "kullanıcı olmayanları"  ise ayrımcılıktan koruyacak bir yasa ile haklarını garanti altına almadığına da şöyle işaret ediyor.  

“Örneğin işveren artık uygulamanın kullanımını mecbur tutarsa veya restoranlar sadece corona uygulaması bulunanlara masa ayırırsa işte  bu ayrımcılık olacaktır ve “gönüllülük” esası da burada hızla sona erecektir. 

Ne yazık ki, bunların asılsız endişeler olduğunu düşünen herkes yanılır. Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisi saflarından, uygulama kullanıcıları için zaten “teşvik sistemi” için çok özel fikirler şimdiden  öne sürülüyor. Bu da daha yakından bakıldığında uygulamayı kullanmayan insanlara karşı ayrımcılıktan başka bir şey değildir. Aklınızdan çıkarmayın, uygulamanın (App) işlediği modern bir akıllı telefona sahip olmayanlar örneğin bu teşviklerle dışlanmış olacaklar. 

Her milletvekili yeni bir modern akıllı telefona sahipken milyonlarca emekli, işçi, hatta sosyal yardım Hartz IV alıcılarına ne olacak? Eski telefonları olanlar Corona App’ten yararlanamayacaklar. 

Uygulama yaygın olarak kullanılmadığı sürece, özel sektörün ayrımcılığa maruz kalması pek olası değil. Peki hükümet Corona App’i uygulamaya koyarken neden ayrımcılığa karşı koruyan bir yasayı da beraberinde çıkarmadı dersiniz?”

KORKU SENARYOLARI VE ASIL HEDEF

Corona Uyarı App’inin gittikçe kullanımın yaygın olacağını ve bunun da siyasetin iştahını kabartacağını söyleyen Jens Berger çok daha ürkütücü bir olasılığa işte şu cümlelerle dikkat çekiyor:

“Bu uygulama her şeyden önce koca bir  sosyal deney. Hükümet tarafından öngörülen bir uygulamayı akıllı telefonlarına yönlendirmek için kaç vatandaş medyanın da desteğiyle ortaya atılan korku senaryolarının etkisinden korunabilir?

 Hükümet, vatandaşların uygulamayı belirli koşullar altında, gönüllü olarak kullanarak kendilerini kontrol ettiğini fark ederse, bu sadece daha sonraki projeler için başlangıç sinyali olacaktır.  Veri koruma perspektifinden zararsız bir şey olmayan projeler. Umarım bu kadar ileri gitmez, uygulama tökezler ve sosyal deney de başarısız olur.”

+49 – STUTTGART

FOTO: Mika Baumeister on Unsplash

HABERE YORUM KAT