Çevre Komisyonu Başkanı Kurum, Almanya Bakan Lührmann ile görüştü
Görüşmede konuşan Kurum, Türkiye'nin 6 Şubat'ta yaşadığı ve 11 ili derinden etkileyen depremler sonrası gösterilen destekten dolayı Alman halkına teşekkür ettiğini söyledi.
İklim krizi ve bu krizin neden olduğu ağır yıkım ve tahribatların, her geçen gün dünyayı derinden etkilemeye devam ettiğini, rekor seviyeye ulaşan sıcaklıkların, orman yangınlarının, seller ve heyelanların, büyük bir krizin eşiğinde olunduğunu da gösterdiğini vurgulayan Kurum, "Geçtiğimiz temmuz ayına baktığımızda aslında tüm zamanların en sıcak günlerini yaşadık. İşte bugün yaşadığımız gıda krizleri, yüksek enflasyona yol açan kuraklık ve ani hava olayları her geçen gün kendisini daha da fazla hissettirmektedir." dedi.
Kurum, okyanuslara ve denizlere bakıldığında ise su seviyesinin her geçen gün arttığını, iklim değişikliğine bağlı düzensiz göçler sebebiyle ülkelerin etkilendiğini dile getirdi.
Türkiye'nin de içinde yer aldığı Akdeniz iklim kuşağındaki ülkelerde orman yangınlarının sayısının ve şiddetinin de engellenemediğinin altını çizen Kurum, dünyanın geldiği bu çıkmazdan kurtarılmasının yegane yolunun, tüm dünyanın seferberlik anlayışıyla güçlü ve uyumlu bir şekilde mücadele etmesinden geçtiğine dikkati çekti.
TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Kurum, şunları kaydetti:
"Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın tüm dünyaya ilan ettiği 2053 yılı sıfır emisyon ve yeşil kalkınma devrimi hedefleri doğrultusunda hükümetimiz, ilgili bakanlığımız, komisyonlarımız ve belediyelerimiz işbirliği içerisinde çalışmaktadır. Tavizsiz bir şekilde ortaya koymuş olduğumuz karar ve hedef doğrultusunda çalışmalarınızı yürütmekteyiz. Bugün Türkiye'de iklim kriziyle mücadelenin en güçlü ve sembol aracı 'Sıfır Atık' hareketi olmuştur. Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi'nin himayelerinde yürüttüğümüz ve bugün dalga dalga tüm Türkiye'ye yayılan ve Türkiye'nin en büyük çevre hareketi olan 'Sıfır Atık' hareketi kapsamında 2035 yılında geri dönüşüm oranı hedefimizi yüzde 60'a çıkarmayı hedefliyoruz."
Murat Kurum, önemsedikleri bir başka konunun ise "İklim Kanunu" olduğunu, TBMM'nin yeni yasama dönemine başlamasıyla da bu konunun gündemin ön sıralarında yerini alacağını; İklim Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle Türkiye'nin 100 yılının şekillenmiş olacağını ifade etti.
Kurum, "Bu yasa sadece bizim değil, çocuklarımızın, doğanın, çevrenin, geleceğin yasası, sigortası ve teminatı olacaktır. Bu yasa sayesinde sanayi üretiminde yeşile, güvene, temize geçiş tamamlanacak, doğa ve doğadaki tüm canlılar da özgür ve rahat bir nefes alacaktır." diye konuştu.
- "İklim krizi sadece zorluklarla birlikte gelen bir görev olarak algılanmamalıdır"
Almanya'nın Avrupa ve İklimden Sorumlu Devlet Bakanı Lührmann da Türkiye ile Almanya arasında çok yönlü ve derin ilişkilerin bulunduğunu, mevcut işbirliğini daha da ileri taşımak amacında olduklarını vurguladı.
Türkiye'nin geçtiğimiz aylarda son derece sarsıcı bir deprem gerçeğiyle karşı karşıya kaldığını, bu durum karşısında Almanya'nın da dayanışmasını gösterdiğini belirten Lührmann, "Almanya'nın tüm şehirleri, bu dayanışmaya ortak oldu. Bu dayanışmada muazzam yardımlar sağlandı. 250 milyon avro değerinde yardım sağlandı. Bu kadar korkunç bir felaket karşısında dahi şunu gördük ki insanlar yine dayanışma içerisinde birbirleriyle yakın bağlarını geliştiriyorlar. Alman şirketlerinin yoğun katkısı hala devam ediyor." ifadesini kullandı.
Lührmann, Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Jürgen Schulz'un, Alman yatırımcılarla deprem bölgesini ziyaret edeceğini ve oraya ne tür katkı sunabileceklerini araştıracaklarını aktardı.
İklim krizinin herkes için son derece zorlu bir görev olduğunu belirten Lührmann, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sadece Türkiye'de değil dünya çapında yangınlar, seller ve çok sayıda felaketle baş başa kaldık. Çocuklarımıza, sonraki nesillere sağlıklı ve güvenilir bir ülke ve toprak emanet edebilmek için emisyonların azaltılması son derece önemli ve ivedi olan konular arasında yer alıyor. Sayın Cumhurbaşkanınızın da ifade ettiği, 2053'e kadar karbon nötr hedeflerine ulaşmaya çalışılması, bizler tarafından takdirle karşılanan bir hedeftir.
Emisyonların kısıtlanarak azaltılması önemli bir hedeftir. İklim krizi sadece zorluklarla birlikte gelen bir görev olarak algılanmamalıdır. Bununla mücadele edebilmeyi öğrenebilirsek bu aynı zamanda bir fırsata da dönüştürülebilir. Türkiye Cumhuriyeti, özellikle güneş enerjisi alanında en önemli üreticilerden bir tanesidir. AB'nin özellikle bu alanda ciddi bir alımı söz konusu. Alımın daha da yoğunlaştırılması söz konusu, böyle bir niyet ve hedef ifade ediliyor. Yeşil hidrojen konusu son derece önemli bir başlık ve burada da yine Türkiye-Almanya arasında son derece önemli işbirliği alanları ve açılımlar mümkün olabilecektir."
Konuşmaların ardından görüşme basına kapalı devam etti.