CDU lideri Armin Laschet'in hedefi başbakanlık
Almanya'nın Kuzey Ren-Vestfalya eyaleti Başbakanı Armin Laschet, Ocak ayının ortasından beri Başbakan Angela Merkel'in partisi Hristiyan Demokrat Birlik'in (CDU) genel başkanlığını yürütüyor. DW gündem'in haberine göre; Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerinin başbakan adaylığı için yapılan mücadelede Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) partisinin lideri ve Bavyera Başbakanı Markus Söder'i geride bırakan Laschet, 26 Eylül'de yapılacak genel seçimlerde başbakanlık koltuğuna oturmayı hedefliyor.
60 yaşındaki Laschet, CDU başkanlık divanı ve yönetim kurulunun geniş desteği ve onayı ile başbakan adayı oldu. Reuters CDU başkanlık divanının toplantısına katılanlara dayandırdığı haberinde, Laschet'in "görüşleri bir araya getirmesi, tutum geliştirmesi ve bunları temsil etmesi" için desteklendiğini belirtmişti. Parti yönetiminin desteğini alan Laschet'in yanı sıra CSU lideri de Söder de geçen hafta Pazar günü başbakan adayı olmak istediklerini açıklamışlardı.
CDU lideri Laschet, bu vesileyle ileride izleyeceği siyasi çizgiyi de ortaya koymuş oldu: "Doğudan batıya, kuzeyden güneye, kırsal bölgelerden şehirlerdeki yerleşim yerlerine kadar her yerde, toplumu bir araya getirecek şekilde Birlik partilerini güçlendirmek." Laschet, koronavirüs salgının yanı sıra iklim koruma konusunun da göz önünde bulundurulması gerektiği konusunda uyarıda bulundu. Koronavirüs salgını sonrasındaki döneme de işaret eden Laschet, "Pandemi sonrasında Avrupa'da gerginlikler artacak, bazı ülkeler durumun daha kolay üstesinden gelirken, bazıları için böyle olmayacak. Bunu göz önünde bulundurmak, yerine getirilmesi gereken bir görev" şeklinde konuştu.
Armin Laschet ve Markus Söder (sağda)
Kamuoyu yoklamalarında Laschet'e düşük puan
Laschet, kamuoyu yoklamalarına göre Söder'in gerisinde kalsa da başbakan adaylığından vazgeçmedi. Alman kamu televizyonu ZDF'in yaptırdığı bir ankete göre, başbakan olarak Laschet'i uygun bulanların oranı yüzde 29, Söder'i başbakanlık koltuğunda görmek isteyenlerin oranı yüzde 63 olarak tespit edildi. Araştırma şirketi Forsa tarafından yapılan son yapılan anket Laschet'in başbakan adayı olması halinde, 2017 yılında yapılan parlamento seçimlerinde CDU veya CSU'ya oy veren seçmenlerin sadece 32'sinin yine bu partilere oy vereceğini ortaya koydu.
Laschet'in Almanya Başbakanı Angela Merkel'in görevi bırakmasının ardından sürekliliği sağlayacağını göstermesi için her günü iyi kullanması gerekiyor, seçimlere altı aydan az bir süre kaldı.
PARTİ GENEL BAŞKANI SEÇİLDİ
Armin Laschet, Ocak ayında pandemi koşulları nedeniyle çevrim içi düzenlenen CDU kongresinde yapılan başkanlık seçimlerinin ikinci turunda rakibi Friedrich Merz'e karşı delegelerin yüzde 53'ünün, daha sonra yapılan mektupla seçimde ise oyların yüzde 83,5'unu alarak parti genel başkanı seçildi. Laschet'in genel başkanlığa seçilmesi, CDU içinde Angela Merkel çizgisinin devam edeceği şeklinde yorumlandı. 2012 yılından beri CDU'nun beş genel başkan vekilinden biri olan Armin Laschet, 2018 yılında başkanlık görevini bırakan Merkel'in yanı sıra 2018-2020 yılları arasında bu görevi üstlenen Annegret Kramp-Karrenbauer'e yakın isimler arasında yer alıyordu.
CDU'nun merkezde olması gerektiğini savunan Laschet'in, konuşmalarında sıklıkla "Ancak merkezde güçlü olursak kazanabiliriz" ifadesini kullandığı dikkati çekiyor. Bu düşünce ile 2017 yılında Almanya'nın en kalabalık eyaleti olan Kuzey Ren-Vestfalya eyaletininin başkanı olan Laschet, 2021'in başında da CDU'nun genel başkanlığına seçildi.
MERKEL'E YAKIN BİR İSİM
Armin Laschet, uzun süre Başbakan Angela Merkel'e yakın isimler arasında sayıldı. 2015 yılında yaşanan sığınmacı akını sırasında izlediği siyaset nedeniyle Merkel CDU içinde sert eleştirilere maruz kalırken, Başbakan'ın izlediği siyasete destek veren Laschet, Merkel'in güvendiği isimlerden biri oldu.
Koronavirüs salgını ile mücadele eden Almanya'da yaşanan aksaklıklar karşısında Laschet yavaş yavaş Merkel'den uzaklaştı. Başlangıçta salgın konusunda izlenen siyasette bir denge oluşturmaya çalışan Laschet, Mart ayı sonunda farklı görüşlere sahip olduğunu açıkça ortaya koydu. Başbakan Merkel ile eyalet başbakanlarının yaptığı ve yaklaşık 15 saat süren toplantı sonrasında Paskalya tatili için planlanan kısıtlamalar Almanya'da öfke yaratırken, Laschet de "Bu şekilde devam edemeyiz" sözleriyle izlenen siyaseti eleştirdi.
Bu, Hristiyan Birlik partilerinin içinde bulunduğu alışılmadık, dramatik duruma da uyuyor. Bu durumun farklı nedenleri var: Koronavirüs pandemisi ile mücadelede yaşanan zorluklar; meclis grubu sıralarında ortaya çıkan yolsuzluk vakaları, usulsüzlük ve güvensizliğin yanı sıra Başkan Merkel'in uluslararası düzeyde büyük saygınlığı olsa da görev süresinin sonuna geldiği için parti içinde "topal ördek" olarak nitelendirilmesi. CDU'nun kamuoyu yoklamalarına göre oy oranı, başbakanlığa giden yolun çok da kolay olmadığını ortaya koyuyor.
Buna rağmen Laschet mücadele etmek istiyor. CDU 15 yıldan uzun süredir başbakanlığa sahip değilmiş gibi, Laschet partisine yenilik ve yeni başlangıç vaadediyor, Hristiyan demokrat siyasetin temelini oluşturan özgürlük ve sorumluluk kavramlarının altını çiziyor. Partisinin seçim kampanyasına start verirken yaptığı konuşmada da "Değişim yapabiliriz ama son yıllarda biraz rahat davrandık" ifadesine vurgu yaptı. Laschet'in seçim kampanyasına start verirken veya CDU genel başkanlığına aday olurken görüldüğü gibi etkileyici konuşmalar yapması rastlanmadık bir durum değil. Seçim kampanyasının açılışında da, iklim koruma konusunda yeni bir başlangıç vaadederken, dijitalleşme konusunda yeni bir bakanlık kurulmasını fikrini ortaya attı, aynı zamanda bürokrasi ve düzenlemelerin fazlalığı konusunda uyarıda bulundu.
YEŞİLLER PARTİSİNDEN NEREDEYSE DAHA MÜTTEFİK
CSU lideri Söder'i geride bırakarak başbakan adayı olan Laschet'in şimdi şüpheler duyan ve hayal kırıklığı yaşayan parti içinde birliği sağlaması ve Yeşiller partisinin iktidar için harcadığı çabaya karşı koyması gerekiyor. Oysa Laschet, özellikle göçmenlerin uyumuna yönelik siyasette kendi partisi yerine Yeşiller partisinden neredeyse daha fazla müttefiki olan bir siyasetçi. 1994 yılında ilk kez milletvekili olarak Alman Federal Meclisi'ne giren Laschet, CDU ve Yeşiller üyesi vekiller arasında güven ilişkisi oluşturmak için çalışmalarda bulunmuştu.
Laschet CDU genel başkanlığına talip olduğunda benimsediği slogan, Birlik partilerinin başbakan adayına da uyuyor: "2020'li yılları Almanya için yenileşme dönemi yapmak: Yeni ekonomik dinamik, kapsamlı güvenlik, en iyi ve adil eğitim fırsatı." Ancak CDU lideri seçilmesinden bu yana Laschet'in korona krizi ile ilgili görüşmelerde ekonomi dünyasının perspektifi ile konuştuğu dikkati çekiyor.
AŞAĞIDAN YUKARIYA SİYASET
Armin Laschet, Merkel'in başbakanlığı öncesindeki döneme kıyasla siyaseti çok daha iyi tanıyor, belki tıpkı eski Başbakan Helmut Kohl gibi. Hukuk öğrenimi gören Laschet, 1989-2004 yılları arasında Aachen Belediye Meclisi üyeliği yaptı, 1994-1998 döneminde Federal Meclis'te yer aldı. 1999'da Avrupa Parlamentosu'na (AP) giren Laschet 2005'e kadar AP milletvekili olarak görev yaptı. 2010 yılından beri ise Kuzey Ren-Vestfalya Eyalet Meclisi üyesi olan Laschet'in çocukluğu Belçika sınırına yakın olan bir bölgede geçti. Tecrübeli bir Avrupalı olan Laschet, 2019 yılında beri de Alman Federal Cumhuriyeti'nin Alman-Fransız kültürel ilişkiler temsilcisi olarak görev yapıyor. Böylelikle Laschet'in uzun süredir Paris'te de siyasi ilişkiler yürütüyor. 2019 yılında Kuzey Ren-Vestfalya Başbakanı olarak ABD'yi ziyaret eden Laschet'in transatlantik ilişkilerde ise kuşkusuz ilerleme sağlaması gerekiyor.
CDU'ya yakınlığı ile bilinen Konrad Adenauer Vakfı'nın internet sayfasında "Armin Laschet, ulusal düzeyde de parti ve devlette yüksek görevleri üstlenebilecek bütün ön koşullara sahip bir siyasetçi" ifadesi yer alıyor. Ancak Laschet'in bunun için öncelikle ülkedeki seçmenleri ikna etmesi gerekiyor. Laschet, "18 milyon nüfuslu bir eyaleti yöneten bir başbakan, federal başbakan da olabilir" diyor.
Fakat "aday"ın öncelikle kriz yaşayan CDU'da motive edici çalışmalarda bulunması gerekiyor. Geniş bir yelpazeyi kapsayan bu çalışmalar, Merkel'in CDU'nun genel başkanlığını bırakmasının ardından iki kere bu göreve talip olan, şimdi ise bir bakanlık isteyen, aynı zamanda bir tehdit olarak görülen Friedrich Merz'den, Merkel ile gurur duyan partinin kadın üyelerine ve seçim bölgelerindeki adaylarına kadar uzanıyor. Laschet'in önünde başbakanlığa giden uzun ve taşlı bir yol bulunuyor.