Bir gün sizin de kapınızı çalabilir

Bir gün sizin de kapınızı çalabilir

CEVDET YAYLI - Bazen bize uygun olan veya olmayan olaylara seyirci kalırız, bazen de seyirci kalmayıp yorum yaparız, eleştiriden de geri kalmayız.Konu o kadar...

CEVDET YAYLI - Bazen bize uygun olan veya olmayan olaylara seyirci kalırız, bazen de seyirci kalmayıp yorum yaparız, eleştiriden de geri kalmayız. Konu o kadar uzun, dallı budaklı ki... Ve bence bir o kadar da önemli. Günlük yaşamımızda güncel olsun olmasın, TV de veya Facebook'ta yeri geldiğinde video halinde, veya yazı şekliyle karşılaşıyoruz. Bize uzak veya yakın, izlediğimizle veya okuduğumuzla bir bütün olarak bazen duyarlıysak iç içe yaşarız. Kendimizi sorguladığımız bir an dahi düşünmeyiz mi?: Acaba bu benim başıma gelmiş olsaydı veya yakınlarımızdan birisi buna maruz kalsaydı ne yaparız/ne yapardık! Bununla birlikte, olaya sadece seyirci kalanlarımız da yok değil, "bana ne" dediğimiz an olay karşısında eleştiri oklarını zengince kullanırız. Bizi vicdanen rahatsız etmesi çok fazla umurumuzda da olmaz. Uzun zamandır arkadaşım olan zat-ı muhteremle Almanya, Alman kadınları ve çocuklar konusunda konuşurken bir itirafta bulundu. Yaklaşık 25-26 sene önce alman bir bayanla kısa süreli birlikteliklerinin olduğu zaman zarfında uyumlu bir yaşamlarının olduğunu, ama bir gün alman bayanın ondan ısrarla evde olmasını kendisinin bir yere gitmesi gerektiğini kısa süre sonra evde olacağını, kendisini beklemesini rica ediyor. Arkadaşım Alman bayan eve geldiğinde, elinde hamile olduğuna dair rapor, dört beş haftalık hamile. Pozitif test sonucuyla arkadaşımın yüzüne bakıyor bir hareket bekliyor. Arkadaşımdan beklediği sevinç hareketi çok gecikmeden geliyor, arka arkaya tokatlar ve dayak. Arkadaşımın alman bayana söylediği tek söz ; çocuğu hemen aldıracaksın. Alman bayan arkadaşımın yüzüne bakarak, "Derhal beni ve burayı terket çocuğu doğuracağım ve istersen daha sonra çocuğu görmeye gelebilirsin" diyor. Arkadaşım olay yerini terkediyor, yaklaşık dört ay sonra alman bayan arkadaşının bayan arkadaşından bayanın çocuğu aldırmadığını doğurmayı istediğini öğreniyor. Ben arkadaşıma dönüp "Neden çocuğun akibetini sormadın? Neden bayanı sorup soruşturmadığını" sorduğumda uzun zaman sonrası o eve gittiğini, evin yıkılıp başka bir bina yapıldığını söyledi. Yinede yaptığının yeterli olmadığını, o çocuk ve bayan için vicdanının sızlaması gerektiğini, mutlaka onları araştırmasını çok geçte olsa onlardan özür dilemesini kendine söyledim. Bilmem ne kadar başarılı oldum zaman gösterecek. Dönerci olarak da olsa bazen müşterilerle kişisel olayları da konuşuyoruz... Yine bir bayan müşterim, kendisi aslen Romanyalı. Eşinin annesinin Alman, babasının Türk olduğundan bahsetti. Kısa bir duraksamadan sonra, Türk babasının çocuk doğmadan Türkiye'ye gittiğini bildiklerini anlattı. Eşinin babasına karşı öfke dolu olduğunu, merak edip araştırmak istemediğini anlattı. Romanyalı bayan müşterim, eşinin haberi olmadan kızıyla eşinin babasını araştırmak istediklerini anlattı. Bende kendilerine, Hürriyet gazetesinin bu konuda kendilerine yardımcı olabileceğini, gazeteye başvurmalarını tavsiye ettim. Yine aynı şekilde Münih Türk Konsolosluğu'na müracatta bulunabileceklerini salık verdim. Arkadaşlar, Yaşınız ve cinsiyetiniz ne olursa olsun bu gibi konularda duyarlı olmamız gerekmez mi? Yapılanların doğru olmadığını sizde tasvip edersiniz umudundayım. Biraz kendimizi toparlamamız gerekmez mi? Ne olursa olsun umrumda mı? ...ve bunun gibi örnekleri çoğaltabilirim. Karşımızdaki hangi toplumdan olursa olsun, ilk önce insan! Ya o dünyaya gelen çocukların bir suçu var mı? Allah aşkına, illallah diyorum. Biraz olsun sorumluluk bilincinde olsak ne olur? Sizi vicdanlarınızla baş başa bırakıyorum. Bir gün sizin de kapınızı çalabilir. O çocukların bir günahı yok. Lütfen duyarlı olalım. Allah'a emanet olunuz. Saygılarımla...

HABERE YORUM KAT