Almanya’da gıdayı çöpe atmak, bağışlamaktan daha kolay ve daha ucuz
Almanya’da yılda yaklaşık 10,8 milyon ton gıda çöpe atılıyor. Bu da kişi başına ortalama 131 kilograma denk geliyor. Bu durum, ihtiyaç sahiplerine yardım eden kuruluşlar, özellikle de Tafel gibi gıda bankaları için büyük bir sorun teşkil ediyor. Federal eyaletler, bu israfı azaltmak ve yardımlara yönlendirilebilecek gıda miktarını artırmak amacıyla yeni adımlar atmaya hazırlanıyor.
Gıda bağışlarını zorlaştıran bürokrasi hedefte
Berlin Eyaleti’nin başkanlığında çarşamba günü başkentte başlayacak olan Tüketici Koruma Bakanları Konferansı’nda (VSMK) bu konu masaya yatırılacak. Berlin Adalet ve Tüketici Koruma Senatörü Felor Badenberg (CDU), B.Z. gazetesine yaptığı açıklamada, “Ticaret sektörü için şu anda gıdayı çöpe atmak, bağışlamaktan daha kolay ve daha az maliyetli. Bunun nedeni ise bürokratik engeller ve vergi belirsizlikleri. Bu durumu acilen değiştirmek istiyoruz,” dedi.
Senatör, VSMK kapsamında iki başvuru sunarak bu sorunu çözmeyi hedefliyor. Hukuki engellerin kaldırılması ve kamuya ait büyük pazarların “gıda kurtarma merkezleri”ne dönüştürülmesi öneriliyor.
Hukuki güvence ve vergi muafiyeti talebi
Konferans öncesinde Berlin’de sivil toplum, hukukçular, bilim insanları ve ticaret temsilcilerinin katılımıyla bir yuvarlak masa toplantısı düzenlendi. Badenberg, “Ticaretin, bağış yaparken hukuki güvenliğe ve KDV muafiyetine ihtiyacı var. Şu anda sadece federal maliye bakanlığının genelgesi var, bu yeterli değil,” ifadelerini kullandı.
Çünkü ticari olarak çöpe atılan gıdalarda KDV uygulanmazken, bağışlanan gıdalarda bazı durumlarda vergi yükümlülüğü doğabiliyor. Ayrıca, bağışlanan ürünlerin yenilebilir olduğunu kanıtlamak için işletmelerin ciddi çaba harcaması gerekiyor. Örneğin, bir marketin Tafel’e muz bağışlaması durumunda, meyvelerin tüketilebilir olduğunu belgelemesi gerekiyor ve bu işlem sonrasında Tafel tarafından yeniden yapılıyor.
Gıda bağışında maliyet engeli kalkacak
Badenberg, bu çift denetimin kaldırılmasını ve yalnızca alıcı kuruluş tarafından yapılmasını öneriyor. “Amacımız, gıda bağışlarında ticaretin üstlendiği sorumluluk riskini en aza indirmek, ancak gıda güvenliğinden ödün vermemek. Ticari işletmelere ek maliyet ve risk yüklememeliyiz,” dedi.
Yine israfı azaltabilecek bir diğer adım ise etiketleme zorunluluğunun esnetilmesi. Örneğin, bir çilekli yoğurt yanlışlıkla böğürtlenli olarak etiketlendiyse, bunun yeniden etiketlenmesine gerek kalmadan, Tafel’de bir bilgilendirme afişiyle düzeltilmesi yeterli olabilir.
Tüketici eğitimi ve farkındalık şart
Ancak israf sadece ticari alanda değil; atılan gıdanın yarısından fazlası hanelerde gerçekleşiyor. Badenberg bu konuda, “Daha fazla bilgilendirme yapmalı ve insanlara, son kullanma tarihinin ertesi gün ürünün bozulacağı anlamına gelmediğini anlatmalıyız. Gıdaya daha fazla değer verilmesi gerekiyor,” dedi.