Alman siyaset bilimciler uyardı: Ülke çöküşe gidiyor
Küresel salgının da etkileriyle, Avrupa'da boy göstermeye başlayan ekonomik ve siyasi kriz, daha da derinleşerek, gözle görülür bir hal aldı.
Siyasi, ekonomik ve kültürel sebeplere bağlı olarak dünya ülkelerini yeni stratejiler oluşturmak zorunda bırakan göç dalgalarından da payına düşeni alan Avrupa hükümetleri, iç dinamiklere bağlı krizleri çözmek konusunda yeterince başarılı görünmüyor.
Bu başarısızlığın bir sonucu olarak, "aşırı sağ" ve "ırkçı" ideolojiler, nefes alabilecekleri ve kendilerini yeniden üretebilecekleri boşluklar buluyor.
YOKSULLAŞMA ARTIYOR
Alman basını, ekonomik krizin temel nedeninin "mevcut koalisyon hükümetinin politik hataları" olduğuna işaret ederken, ülkede yükselen iflas ve grev dalgaları, sorunun yalnızca hükümetin tercihlerine bağlı çözülüp çözülemeyeceği konusunda soru işaretleri oluşturuyor. Hayat pahalılığı her ne kadar yakıcı bir şekilde henüz hissedilmiyor olsa da, toplumun özellikle çalışan ve üreten kesimlerinde, geçmişe nazaran ciddi bir yoksullaşma gözlenebiliyor.
Almanya'nın 100 yıllık aile şirketi iflasını açıkladı
Alman Bild gazetesi, bu veriler ışığında 2023 yılını "Korkunç bir yıl" olarak değerlendiriyor. Gazetenin, mikrofon uzattığı siyaset bilimciler ise "Koalisyon hükümetinin henüz 'en kötüsünü' yaşamadığına ve Almanya'yı daha kötü günlerin beklediğine" işaret ediyor.
"AŞIRI SAĞ" YÜKSELİŞTE
Yapılan son araştırmalara göre, "aşırı sağcı" Almanya İçin Alternatif Partisi'nin (Afd), ülke genelinde yüzde 22'lik bir oy potansiyeline sahip olduğu belirtildi. Ülkenin doğusunda, bu oranın genelden daha yüksek rakamlara ulaşabileceği ifade ediliyor. Bu durum hem koalisyon hükümetinde yer alan partileri, hem de muhalefet partilerini zorlayacak gibi görünüyor.
Siyaset bilimci Heinrich Oberreuter, Bild'e yaptığı açıklamalarda, Alman siyasetini AfD'ye karşı uyararak şunları söylüyor:
"Doğu Almanya'daki seçimler 'Thüringen' modelini izleyen diğer eyaletleri de istikrarsızlaştıracaktır. AfD ile işbirliği yapmama konusunda bir konsensüs olduğu sürece, zor tolerans koşulları altında ve önemli karar alma zayıflıklarına sahip azınlık hükümetleri norm haline gelebilir."
Sağcı partinin "Federal Konsey üzerinde felç edici bir etkisi olacağını" ifade eden Oberreuter, Eyalet meclislerinde gerekli çoğunluğun sağlanamadığı durumda, hükümet projelerinin durma noktasına gelebileceğine işaret ediyor.
Başka bir siyaset bilimci Werner J. Patzelt ise "Mevcut eğilimler devam ederse, ki bu henüz kesin değil, AfD en güçlü parti haline gelecek ve her şeyden önce CDU'yu koparacak" diyerek, olası "tehlikenin" boyutlarına işaret ediyor.
"DOĞU ALMANYA NOSTALJİSİ İŞE YARAYABİLİR"
Ekim ayında Die Linke'den (Sol Parti) ayrıldığını duyuran ve başka bir partiyle siyaset yapmak istediği düşünülen Sahra Wagenknecht'in, AfD'ye alternatif oluşturup oluşturamayacağı konusunda da bir tartışma açılmış durumda. İki siyaset bilimci, bu konuda birbirlerinden ayrı düşünüyor.
Oberreuter'e göre, Wagenknecht'in kendisi ya da kuracağı-yer alacağı parti, "seçmenlerin önemli bir kısmı için AfD'ye alternatif olabilir, yani AfD'den seçmen çekebilir", ayrıca "Doğu Almanya nostaljisi" ve "Rusya'ya yakınlığıyla" yeni federal eyaletlerde puan toplayabilir.
Patzelt ise "büyük bir başarı" beklemiyor ve "Bu gibi hareketler nadiren istikrarlıdır ve sadece istisnai zamanlarda başarılı olur" diye ekliyor.
"ALMANYA ÇÖKÜŞE GİDİYOR"
İki siyaset bilimcinin, 2024'e ilişkin beklentileri, genel anlamıyla iç açıcı değil.
Gözlemleri ise özetle şöyle:
- Almanya, ekonomi politikası açısından bir "gerileme dönemine" girmiştir.
- Sosyo-politik olarak artan gerilimler, artan memnuniyetsizlik ve öfke dönemine girilmiştir.
- Rekabet gücünün azalması da dahil olmak üzere eğitimin her kademesinde özensizlik görülüyor.
- Avrupa politikası açısından Almanya "ayakları çamurlu, sevilmeyen bir dev" haline geliyor.
- Gelecek seçimlerden önce koalisyonun sarsılma ihtimali de göz ardı edilemez.
ARTI49