Aklı ile konuşan mı, yüreği ile konuşan mı?

Aklı ile konuşan mı, yüreği ile konuşan mı?

GÜLSEMİN KONCA - Konuşmak , yaratılmışların en şereflisi ve mükemmeli olan insanoğlunun en belirgin özelliğidir. Allah insana dünya üzerindeki başka...

GÜLSEMİN KONCA - Konuşmak , yaratılmışların en şereflisi ve mükemmeli olan insanoğlunun en belirgin özelliğidir. Allah insana dünya üzerindeki başka hiçbir canlıda olmayan, kavramlarla düşünme ve konuşma yeteneğini bahşetmiştir. Gürültülü bir dünyada yaşıyor olmamıza rağmen, çoğu insan hayatlarındaki sessizlik ile mücadele eder çünkü; ya yalnız ya da menfaati için kendi işine bakan diğer insanlarla yaşıyorlardır. Bazen insanların konuşmaları kadar susmaları, söyledikleri kadar söylemedikleri de önemlidir ve göz önüne alınmalıdır. Bir insanı tam manası ile anlamak, satır aralarındaki manayı çözmekten geçer. İnsanın aklı ile konuşması; göremediği şeyleri görmeyi, fark edemediği şeyleri fark etmeyi, keşfedemediği şeyleri keşfetmeyi sağlar. İnsanın kalbi ile konuşması; duygu dünyasını giydirir, kelimelere ruh verir ve hissedebilme yeteneği artırır. Almaya çalıştığınız bir kararda, ikilemde kaldıysanız ve bir seçeneği tercih etmeyi daha çok istiyorsanız; aklın ve kalbiniz arasında sıkışırsınız. Akıl ile alınan kararlar daha mantıklı, daha etkili, insana daha fayda sağlayan sonuçlar doğurur. Aklımız ile konuşmak bilgi dağarcığımızı, kalbimiz ile konuşmak niyetimizi açığa vurur. Yanlış anlaşılan ve maksadını aşan sözler bazen sadece kalbimizle konuşmamızın sonucudur. Bu yüzdendir ki konuşurken sözlerimizi akıl süzgecinden de geçirmemiz gerekiyor. Mevlana Celaleddin-i; "Sen ne söylersen söyle, söylediğin, karşındakinin anladığı kadardır" der. Sadece aklımız ile konuşursak da; farklı manaya gelebilecek sözler sarf edebiliriz. Bu zihin yorgunluğunun bir tezahürü olabileceği gibi şuuraltının bir yansıması da olabilir. Tek akıl yada tek kalbi ile konuşan niceleri vardır ki kendisi konuşurken dinleyenlerin nasıl psikolojik bir eziyete katlandığını aklına bile getirmez. Hz. Ali; "Kişinin aklına her geleni söylemesi, aklının hafifliğine işaret eder" der. Akıllı insan, sözünü söylemeden önce zihninde tartar, sözün gerekli, faydalı ve yerinde olup olmayacağını ölçer, duyguları ve vicdanı ile tartar. Ondan sonra muhatabının idrak seviyesine göre düşüncesini söyler. Nice bilgili insanlar, etkili bir konuşma yeteneğine sahip olamadıkları için hak ettiği ilgi ve alakayı üzerlerine çekemezler. Bilgiyi doğru aktarmak için, muhattabının bilgi ve zeka seviyesini ölçmek zorundadır. İlgi çekmek için süslü ve abartılı sözler kullanmak yanıltıcı olabilir. Bazen ne dediğimiz değil ne demek istediğimiz önem kazanır. Söz insanın kıymet terazisidir. Dil, irfan hazinesinin anahtarıdır. Ne kalp nede akil ile tartmadan konuşmak; gönüldeki cevheri boşaltır. Yunus Emre dizlerin de der ki: Sözünü bilen kişinin, yüzünü ağ ede bir söz, Sözü pişirip diyenin, işini sağ ede bir söz, Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı, Söz ola zehirli aşı, bal ile yağ ede bir söz.

HABERE YORUM KAT