2016 Berlin Noeli katliamı NSU sonrasında ikinci bir istihbarat skandalı mı? Tehlikeli sorular

2016 Berlin Noeli katliamı NSU sonrasında ikinci bir istihbarat skandalı mı? Tehlikeli sorular

Berlin’de 19 Aralık 2016'da Noel pazarına kamyonla dalarak 12 kişinin ölümüne, 67 kişinin yaralanmasına neden olan Anis Amri gerçekten aracı süren kişi miydi?

Saldırıdan sonra kaçtığı İtalya'da polis tarafından öldürülen Amri’ye kimler yardım ediyordu? Gazeteci Thomas Moser Telepolis’te kaleme aldığı bir araştırmada, istihbarat-emniyet ilişkilerine de işaret ederek kritik sorulara yanıt arıyor.

Araştırmacı Gazeteci - Yazar Thomas Moser

Breitscheidplatz Katliamını İnceleme Komisyonu’nun üyesi Federal Meclis Birlik’90/Yeşiller  Milletvekili Konstantin von Notz'un şu sözleriyle saldırıya ilişkin önemli şüpheleri içeriyor: “Hepimiz Anis Amri'nin aracı gerçekten sürüp sürmediğini bilmiyoruz. İzlere bakılırsa kamyonda bir başka kişi daha varmış.”

Almanya'nın etkili bağımsız haber portallarından Telepolis’te gazeteci Thomas Moser, Breitscheidplatz saldırısına ilişkin bir geniş araştırma kaleme aldı ve saldırının arka planına ışık tuttu. Kanıtların, tanıkların ve Amri’nin bağlantıda olduğu kişilerin gerektiği gibi araştırılmadığı öne sürülen geniş dökümde, örneğin Federal Suçla Mücadale Dairesi BKA'dan bir başkomiserin “pek çok kanıtın net olmadığını” söylemesine karşılık, Amri'nin, katliamın tek suçlusu olduğu senaryosuna bağlı kalındığına işaret ediliyor. Aslının “telepolis.de” adresinden okunabileceği analitik haberde, Moser konuya ilişkin yeni birçok soruyu gündeme getiriyor. 

Almanya'nın etkili bağımsız haber portallarından Telepolis’te  Thomas Moser'in analizinin Almanca aslı şu  linkte yer aldı:

https://www.heise.de/tp/features/Wir-wissen-alle-nicht-ob-Amri-den-LKW-gefahren-hat-4770810.html

Thomas Moser'in araştırmasında özetle şu kritik noktalara dikkat çekiliyor:

NEDEN AMRİ’NİN TEK FAİL OLDUĞUNDA ISRARLILAR?

İnceleme Komisyonu şu sonuca ulaşıyor: “Amri gerçekten kamyonda oturan kişi miydi?”

Bu “Amri olup olmadığını bilmiyoruz” demek, henüz “Amri değildi” anlamına da gelmiyor. Ancak milletvekili von Notz, Amri’den sadece “sözde fail” olarak söz ediyor. 

Bu da “zanlı”dan daha hafif, “Evet, Amri faildir” sözünden daha da hafif bir nitelemedir. 

Bu, şu soruyu da akıllara getiriyor: Soruşturmanın tam merkezindekiler neden Amri’nin tek faili olduğu yönünde bu kadar ısrarlılar? Tunuslu Amri’nin o gün olay yerinin yakınlarında olduğu şüphe götürmüyor. Cinayet işlenen tabancayla saat 20’de Zoo İstasyonu’ndaki metro alt geçidinde olduğu video kayıtları ile ortada. Amri bir “failler” grubunun parçasıydı. Eğer kamyonun sürücüsü o değilse, birileri cinayet aracını sürüyordu.

Bununla birlikte ortada bir saldırı var. Faili ve suç ortakları aranıyor. Amri ise ele geçirilmiş  bir suçlu. Bu senaryo, resmi versiyondan daha aklı yatkın görünüyor.

Komiserler ve aynı zamanda inceleme komisyonundaki  siyasiler, Amri ile bağlantılı diğer kişileri de  göz önünde bulundurmalıdır. Amri’yle ilgilenildiği kadar çevresindeki istihbaratın muhbirleri de araştırılmalıdır. Neredeyse sadece Amri'ye odaklanarak çok zaman harcandı.

NSU CİNAYETLERİ VE OKTOBERFEST “BAŞARISIZLIKLARI”

Bu durum, kasıtlı ya da kasıtsız bir isim belirleyerek tüm bir aygıtın nasıl belirli bir yönde manipüle edilebileceğine ve yönlendirilebileceğine dair bir örnek oluşturulduğunu ortaya seriyor. Breitscheidplatz olayındaki şüpheli kanıtlar, NSU cinayetleri ya da Münih'teki Oktoberfest (1980) bombalı saldırısı gibi diğer terör saldırılarındaki “başarısız” soruşturmayı çarpıcı bir şekilde akıllara getiriyor.

NSU cinayetlerinde Uwe Böhnhardt ve Uwe Mundlos'un, Oktoberfest bombalı saldırısında  da Gundolf Köhler'in tek başlarına hareket ettikleri, hâlâ kanıtlanamamıştır. Her üç terör olayı için de Federal Savcılık tüm bunların nasıl olduğunu  şu anda söylemeyeceklerini belirtiyorlar.

HANGİ ADLİ KANITLAR AMRİ’NİN SUÇUNU KANITLIYOR?

“Kamyonu sürenin Amri olup olmadığını bilmiyoruz” ifadesi şüpheye yol açıyor. Hangi adli kanıtlar Amri'nin kamyonu sürdüğünü, saldırıyı gerçekleştirdiğini ve şoför Lukasz Urban'ı kurşunladığını destekliyor? 

Kamyonda izine rastlanmıyorsa, söz konusu kaçağın kamyon şoförü olduğunu nasıl kanıtlayabilirsiniz? Amri'nin kıyafetlerinde, kamyonda bulunan Urban'ınki üzerinde cam tozları var mıydı? Bunlar, komisyona BKA uzmanlarının net cevap veremediği sorulardan bazıları. Deliller tam tersine kamyonda başka kişilerin olabileceğini kuşkusunu güçlendiriyor.

Anis Amri'nin şoför mahallinde kesinlikle parmak izine rastlanmadı. Ne direksiyonda ne  viteste ne gösterge panelinde ne de sürücü kapısının iç tarafında. 

AMRİ SİHİRBAZ MI?

Kanıtlanan tek şey Amri’nin sürücü kapısının dışında sağ elin avuç içi ve parmak izine rastlanması. BKA “kapı dışarıdan kapatılmış gibi” izleniminden söz ediyor.

Peki, bir kapıyı dışarıdan nasıl kapatabilir ve ardından araca nasıl oturabilirsiniz? Ve Amri'nin nasıl bir “sihirbaz numarası” (Konstantin von Notz) çekmiş olması gerekiyor ki, parmak izlerini sürücü kapısının dışında bırakıyor, ama iddia edildiği gibi  30 dakika kamyonda kaldığı halde bile bir tane bile içeride iz bırakmıyor. “Tek fail Amri” teorisine uymadığı için mi BKA bu çelişkileri görmezden geliyor?

“ÇÜNKÜ FAİL ÖLDÜ”

BKA Kanıt/İz Koordinatörü Başkomiser A.Q.'nun yanıtı ise adeta bir itiraf gibi.  Yeşil milletvekili von Notz’un neden soruşturmanın Amri yönünde yoğunlaştığı sorusuna şu yanıtı verdi: “Amri'yi bir fail olarak dışlayan hiçbir kanıtımız yok.” 

Von Notz ise buna karşılık şu yanıtı veriyor: “Çünkü fail öldü. Eğer ölmemiş olsaydı, mahkemede suç işlediğinin kanıtlanması gerekirdi ve bu kanıtlarla bu çok zor olurdu.”

Amri’nin kamyonda parmak izlerine rastlanmadı. Peki ya DNA? Bu kanıt da çok zayıf. Direksiyonda iki kişinin izlerine rastlanmış. Ağırlıklı olarak da kamyon şoförü Urban’a ait DNA izleri bulundu. Ancak ikinci DNA izlerinin Amri’ye ait olup olmadığı belirsiz. 

ŞÜPHELİ KAĞIT PARÇASI OLAY YERİNE Mİ KONDU?

Ayrıca olay gününden iki hafta sonra ikinci kez yapılan olay yeri incelemesinde üzerinde büyük harflerle “HARDENBERGSTR B” yazılı bir kağıt parçası bulunmuş. Bu kağıt ilk olay yeri incelemede bulunamamış, oysa kağıt parçasının aracın hız göstergesinin de bulunduğu bölümde yer aldığı söyleniyor. Başkomiser A.Q., bu kağıt parçasını daha sonra bir başkasının oraya yerleştirmiş olabileceğini söyleyemeyeceğini bildiriyor. Yani burada da bir manipülasyon söz konusu olabilir. Hardenbergstrasse, Breitscheidplatz'a giden yoldur. Bu kağıt parçasında da ağırlıklı olarak kamyon şoförü Urban’ın DNA izlerine rastlanmış. İkinci kişinin ise Amri olabileceği tahmin ediliyor. Bu kez üçüncü bilinmeyen bir kişinin izine de rastlanıyor. 

CEP TELEFONUNDAKİ ESRARENGİZ FOTOĞRAFLAR

Öte yandan Amri’ye ait HTC marka cep telefonu ise kamyonda bir karoseri boşluğunda bulunmuş. İnceleme Komisyonu üyeleri dosyalarda Amri’nin telefonunda saldırıdan sonra çekildiği görülen iki fotoğrafın yer aldığı bilgisine de rastladılar. BKA konuyla ilgili komisyona bir mektup göndererek bu fotoğrafları Amri’nin çekmediğinin ortaya çıktığını belirtti ve açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“Fotoğraflar, Google uygulamasının otomatik olarak kullanıcıya cihazlarında ön izleme görüntüsü olarak sunduğu ve bir önbellek dosyasında arabelleğe alındığı web sitelerinden gelen görüntü dosyalarıdır.” BKA söz konusu web sitelerinin adreslerinin de tespit edildiğini bildirdi. Ancak söz konusu iki fotoğrafın direkt söz konusu web sitesinden mi indirildiği ya da Google üzerinden mi alındığı konusuna açıklık getirmedi. 

“SUÇ ALETİ” KAMYONU İTALYA’DA KİM YÜKLEDİ?

Scania marka 40 tonluk “suç aleti” kamyon hakkında da açıklık kazandırılması gereken noktalar var. Komisyon üyesi Hıristiyan Sosyal Birlik (CDU) partili Volker Ullrich, şu soruyu yöneltti: “Amri çelik kirişler taşıyan kamyonun tamamen yüklü olduğunu biliyor muydu? Yüklenmiş olması bir tesadüf müydü yoksa birisi ağır yüklü olduğu için bu aracı bilinçli olarak mı seçti mi? İtalya'da kamyonun Almanya'ya yola çıktığı biliniyor muydu? Kamyonu orada kim yükledi? Yoksa kamyon daha İtalya'dayken mi ‘suç aleti’ olarak seçilmişti?”

BKA'nın da cevap vermediği sorular bunlar. Ancak Berlin'deki terör saldırısının İtalya sahnesine ve Amri'nin öldüğü ve Milano yakınlarındaki Sesto San Giovanni yakınlarında , “suç aleti” kamyonun 16 Aralık 2016'da son yükünü aldığı yere götüren sorular bunlar. 

AMRİ’NİN EHLİYETİ BİLE YOK

Peki bu kadar ağır, uzun ve hacimli bir aracı sürmek için ne gibi becerilere sahip olmak gerekir? Özellikle geceleri yoğun bir trafikte büyük bir şehrin trafiğinde. Amri'nin ehliyeti olduğu bile bilinmiyor. Bir keresinde muhbir “Murat”, Amri’yi Kuzey Ren-Vestfalya'dan Berlin'e götürürken  şoförlüğünü yapmıştı. Mesleği kamyon şoförlüğü olan Kamel A. ise  Amri’nin ev sahibiydi.

MADEM AMRİ SÜRDÜ OLAYDA NEDEN YARALANMADI?

Kamyon olay günü saatte  yaklaşık 50 kilometre hızla pazara giriyor, 70-80 metrelik bir mesafe boyunca sürüklenip duruyor. Tıpkı bir trafik kazası gibi. 

Yine de sürücüden hiç iz kalmamış öyle mi?

Ne ter, ne kan, ne saç teli, ne saç kepeği. Ve kaza Amri'de de hiç iz bırakmamış. Yaralanma, sıyrıklar, çürükler, kanama. Emniyet kemerli ya da kemersiz. Amri'nin vücudunda buna uygun izler var mıydı? Bu da belirsiz. 

Sözün kısası şimdi inceleme komisyonu “kendi bilirkişi raporunu” hazırlamayı düşünüyor.  Baden-Württemberg Eyalet Meclisi İnceleme Komisyonu da NSU cinayetleri konusunda  NSU böyle bir prosedür uygulamıştı.

HİÇ Mİ DUYAN, GÖREN, DESTEKLEYEN YOK? 

Saldırı sırasında olay yeri yakınında olan ve muhtemelen suçlanan kişilerin sayısı ise artıyor: Amri'nin oda arkadaşı Khaled A., sırdaşı Ben Ammar, Walid S. veya Ahmad ve Bilel M. Kardeşler. Buna ek olarak komisyon Feysel H.’nın saldırıdan hemen sonra Breitscheidplatz'da olduğunu öğrendi. Amri muhtemelen saldırıdan bir saat önce Fussilet Camii'nde Feysel H. ile tanışmıştı. Komisyon ayrıca Amri'den birkaç dakika önce camiden ayrılan Ahmad M.'nin de olay mahalli yakınında olduğunu saptadı. Bu da, buluşma noktasındaki 4 kişinin kimliklerinin de tespit edildiği anlamına gelir. 

AMRİ’NİN KONAKLADIĞI SOKAKTA NSU CİNAYETİ İŞLENMİŞTİ

BKA aynı zamanda Amri’nin Almanya'da bağlantı içinde olduğu 300'ün üzerindeki kişiyi de belirledi. 43'ü “potansiyel suçlu” olarak sınıflandırılmıştı. Bununla birlikte özellikle radikallerin merkezi durumundaki Fussilet Camii çevresi de dahil olmak üzere Berlin’deki çevresi de saptandı. 

Berlin ve Kuzey Ren-Vestfalya eyaletlerinde evlere baskınlar yapıldı, şüphelilerin telefonları dinlemeye alındı. Dortmund'da Amri’nin konakladığı bir adresin ise, Mallinckrodtstraße, NSU cinayetlerinin işlendiği noktalardan biri olduğu ortaya çıktı.

BAĞLANTIDA OLDUĞU BEN AMMAR VE DİĞERLERİ SINIR DIŞI EDİLDİ

Hiçbir şekilde duyan, bilen, destekleyen ya da suç ortaklığı yapan yok, deniyor. 

Oysa en azından Ben Ammar hakkında güçlü şüpheler vardı. Ancak, Ben Ammar sınır dışı edildi. Tıpkı Amir’in bağlantıda olduğu bilinen bir düzine kişinin kendisinden sonra sınır dışı edildiği gibi. Şüpheler göz ardı edildi veya zayıflatıldı, örneğin suç silahındaki DNA izleri ve  olay yerinde bulunduklarına dair şüphelerin de göz ardı edilması gibi. Söz konusu kişiler şiddet yanlısı cihatçılar, uyuşturucu tacirleri ve örgütlü suçlarda yer alan kişilerle iç içeydi. 

En iyi örnek, Temmuz 2016'da Abou Chaker klanına ait bir uyuşturucu barında Amri’nin suç ortakları ve Araplar arasında çıkan çatışmaydı. Saldırı akşamı Amri ile Fussilet Camii'nde bulunan Ahmad M.’nin takma adı ise “Ahmad Abou-Chaker”.

MUHBİRLER SIR GİBİ SAKLANIYOR

Amri’nin bağlantı içinde olduğu kişilerin  soruşturmalarından sorumlu Federal Suçla Mücadale Dairesi’nden (BKA)  Başkomiser D.G., Amri hakkında bilgi taşıyan BKA kaynakları olup olmadığı yönündeki sorulara omuz silkti.  Söz konusu kaynakların raporunda soruşturmaya ışık tutacak bazı bilgilerin yer alıp almadığı sorusuna da “Hatırlamıyorum” yanıtını verdi. 

Ancak BKA’nın Berlin'deki söz konusu çevrelere en az iki muhbir yerleştirdiği biliniyor. 

Hür Demokrat Parti’li (FDP) milletvekili Benjamin Strasser’in Amri’nin bağlantıda olduğu yaklaşık 300 kişi ile ilgili soruşturmada yardımcı olacak bilgilere ulaşılıp ulaşılmadığı sorusuna Başkomiser D.H. “Bu çok karmaşık bir soru” yanıtını verdi. Bunun üzerine milletvekili Strasser “Aslında çok basit bir soru” dedi.  

40 KİŞİLİK ŞÜPHELİ LİSTESİNİN YARISI ARAŞTIRILDI

19 Aralık 2016 tarihinde Eyalet Suçla Mücadele Dairesi (LKA) idareyi ele aldı ve Breitscheiplatz saldırısının İslamcı bir saldırı olduğu konusunda çok çabuk da ikna oldu. Saldırıyla bağlantısı olduğu varsayılan 40 kişilik bir liste hazırladı. Bu kişilerin olay akşamı saat 23’te evde mi yoksa camide mi olduğu araştırılacaktı. Ancak bu kontrollerden başka da bir şey yapılmadı.

ANİS AMRİ LİSTEDE YER ALMIYORDU

O dönemde Mobil Harekat Komutanlığı (MEK) ve Soruşturma Gruplarından Sorumlu Stefan Redlich şüphelilerin yarısı üzerinde soruşturmalar tamamlanmak üzereyken 20 Aralık 2016 tarihinde Anis Amri isminin ortaya çıktığını ve geriye kalanların soruşturulmasının durdurulduğunu belirterek sadece kaçak Amri üzerinde yoğunlaşıldığını bildirdi. Amri’nin sırdaşı Ben Ammar 10 gün boyunca kayıplara karıştı. Ammar’ın nerede olduğu hâlâ bilinmiyor.

LİSTEDE MUHBİRLERİN İSİMLERİ Mİ VARDI?

Listedeki isimler arasında polisin ve istihbaratın muhbirlerinin yer aldığını varsaymak mümkün. Halen kimlikleri bilinmiyor. Uzun süreden bu yana Berlin parlamentosunun inceleme komisyonundaki Sol Parti’li milletvekilleri  saldırıdan sonra güvenlik birimlerinin  bilgileri soruşturma dosyasına nasıl dahil ettiklerini soruyorlar. Halen bir yanıt alamadılar.

Buna karşılık  muhbirler  etrafında gerçek bir tabu inşa edildiği izlenimi güçleniyor. 

Yine de o dönemde  MEK Başkanı Redlich, soruşturmanın alt kademelerinde istihbaratla birlikte çalışıldığını açıklamıştı.”

THOMAS MOSER KİMDİR?

Gazeteci ve siyaset bilimci. Alman kamu kurumu ARD televizyonu ve alternatif medya çerçevesinde analitik haberleriyle dikkat çeken Telepolis (“telepolis.de”) için çalışmalarını sürdürüyor.

2010-2012 yılları arasında Stuttgart'ta RAF-Buback davasını gözlemledi. 2011'den bu yana ırkçı terör hücresi NSU skandalına ilişkin çeşitli meclis inceleme komisyonlarının gözlemleri üzerinde çalışıyor. Baden-Württemberg komisyonunda ise uzman olarak yer alıyor. Aynı zamanda Münih'teki Almanya’nın en büyük davalarından biri olan NSU davasını da düzenli olarak takip etti. 

19 Aralık 2016'da Berlin'deki Noel pazarına yönelik saldırıdan sonra, NSU ırkçı cinayetlerine paralel olarak söz konusu Breitscheidplatz saldırısı üzerinde de çalışmaya başladı.

Mayıs 2014’te yayınlanan “Geheimsache NSU. Zehn Morde, von Aufklärung keine Spur” (Gizli Konu NSU. On Cinayet Var, Dosyanın Aydınlanmasından İz Yok) kitabının yazarlarından. 

2017 yılında ise e-kitap olarak “NSU - Die doppelte Vertuschung”u (NSU - Çifte Örtbas) çalışmasını yayınladı. Thomas Moser'in Temmuz 2018’de ise “Ende der Aufklärung. Die offene Wunde NSU” (Açıklık Kazanmadı: Açık Yara NSU) adlı kitabı okurla buluştu.

+49 – STUTTGART

HABERE YORUM KAT